




Abdulkadir Geylani hazretleri buyurdu ki:
Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Cebbârlardan her birine, her an doksan dokuz türlü azapla azap olunur. Her gün derisi bin kere değişir. İşte bunların da azabı böyledir. Amma dünyada haksız yere insanları bağlayanların azabı, onları zincir ve bukağılarla getirmeleri ve Cehennem denizine atılmaları ile olur. Onlara Cehennem denizinin dibine dalınız denir. Hâlbuki Cehennem denizinin dibini ancak onu yaratan Allah-ü Teâlâ bilir. Başkası bilmez.
Allah-ü Teâlâ'nın dilediği kadar dalarlar, sonra nefes almak için başlarını çıkarırlar ve o halde onlardan her birine ellerinde demirden gürzler olan binlerce melek gelip, gürzlerle başına vururlar. İşte onların azabı, sonsuz olarak böyledir."
Resûlullah (s.a.a.), "Allah-ü Teâlâ, Cehennem ehlinin hukbelerle kalmasına hükmetti. Çoğul olarak kullanıldı. Allah-ü Teâlâ'nın kaç hukbe bırakacağını bilmem. Ama şu kadar var ki, bir hukbe seksen bin senedir. Bir sene ise üç yüz altmış gündür. Bir gün de, sizin dünyada saydığınız günlere göre bin senedir.
Veyl, helak ve şiddetli azap, Cehennemlik olanlaradır.
Veyl ve helâk Cehennemin yakacağı yüzler içindir. Zira dünyada güneşin sıcaklığına sabredemezlerdi. Veyl ve helâk, Cehennemin sıcak ve kaynar suyu başlarına dökülecek kimseler içindir. Zira dünyada baş ağrısına sabredemezlerdi. Veyl ve helâk, gözleri gök olup, Cehennem ateşine bakınca göz kapaklarını hareket ettiremeyenler içindir. Zira dünyada göz ağrısına dayanamazlardı. Veyl, helâk ve şiddetli azap kendilerinden alev çıkan kulakların sahipleri içindir. Zira dünyada yalan sözler işitip ondan zevk alırlardı.
Veyl, helâk ve şiddetli azap, Cehennem ateşini koklayacak burunların sahipleri içindir. Zira dünyada leş kokusundan kaçınır, feryat ederlerdi. Veyl ve helâk ve şiddetli azap zincir ve bukağılarla bağlanan şu boyunların sahipleri içindir ki, dünyada küçük bir sızıya dayanamazlardı.
Veyl, helâk ve şiddetli azap, ateşten sert elbiseler giydirilen ve kokusu çirkin olan derilerin sahipleri içindir ki, dünyada sert elbise giymeğe dayanamazlardı. Veyl, helâk ve şiddetli azap, bağırsaklarını doğrayacak kızgın su ile zakkum giren karınların sahipleri içindir ki, dünyada küçük bir ağrıya dayanamazlardı. Veyl, helâk ve şiddetli azap, ateşten ayakkabı giydirilecek ayakların sahipleri içindir ki, dünyada azaplar, helâk veyl ve korkular Cehennemlikler içindir."
Yâ Rabbi! Bu büyük ilmin ve umumi faziletin hürmetine bizi Cehenneme giden kullarından eyleme!
(Günyetü't-Tâlibın'den…)
Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Cebbârlardan her birine, her an doksan dokuz türlü azapla azap olunur. Her gün derisi bin kere değişir. İşte bunların da azabı böyledir. Amma dünyada haksız yere insanları bağlayanların azabı, onları zincir ve bukağılarla getirmeleri ve Cehennem denizine atılmaları ile olur. Onlara Cehennem denizinin dibine dalınız denir. Hâlbuki Cehennem denizinin dibini ancak onu yaratan Allah-ü Teâlâ bilir. Başkası bilmez.
Allah-ü Teâlâ'nın dilediği kadar dalarlar, sonra nefes almak için başlarını çıkarırlar ve o halde onlardan her birine ellerinde demirden gürzler olan binlerce melek gelip, gürzlerle başına vururlar. İşte onların azabı, sonsuz olarak böyledir."
Resûlullah (s.a.a.), "Allah-ü Teâlâ, Cehennem ehlinin hukbelerle kalmasına hükmetti. Çoğul olarak kullanıldı. Allah-ü Teâlâ'nın kaç hukbe bırakacağını bilmem. Ama şu kadar var ki, bir hukbe seksen bin senedir. Bir sene ise üç yüz altmış gündür. Bir gün de, sizin dünyada saydığınız günlere göre bin senedir.
Veyl, helak ve şiddetli azap, Cehennemlik olanlaradır.
Veyl ve helâk Cehennemin yakacağı yüzler içindir. Zira dünyada güneşin sıcaklığına sabredemezlerdi. Veyl ve helâk, Cehennemin sıcak ve kaynar suyu başlarına dökülecek kimseler içindir. Zira dünyada baş ağrısına sabredemezlerdi. Veyl ve helâk, gözleri gök olup, Cehennem ateşine bakınca göz kapaklarını hareket ettiremeyenler içindir. Zira dünyada göz ağrısına dayanamazlardı. Veyl, helâk ve şiddetli azap kendilerinden alev çıkan kulakların sahipleri içindir. Zira dünyada yalan sözler işitip ondan zevk alırlardı.
Veyl, helâk ve şiddetli azap, Cehennem ateşini koklayacak burunların sahipleri içindir. Zira dünyada leş kokusundan kaçınır, feryat ederlerdi. Veyl ve helâk ve şiddetli azap zincir ve bukağılarla bağlanan şu boyunların sahipleri içindir ki, dünyada küçük bir sızıya dayanamazlardı.
Veyl, helâk ve şiddetli azap, ateşten sert elbiseler giydirilen ve kokusu çirkin olan derilerin sahipleri içindir ki, dünyada sert elbise giymeğe dayanamazlardı. Veyl, helâk ve şiddetli azap, bağırsaklarını doğrayacak kızgın su ile zakkum giren karınların sahipleri içindir ki, dünyada küçük bir ağrıya dayanamazlardı. Veyl, helâk ve şiddetli azap, ateşten ayakkabı giydirilecek ayakların sahipleri içindir ki, dünyada azaplar, helâk veyl ve korkular Cehennemlikler içindir."
Yâ Rabbi! Bu büyük ilmin ve umumi faziletin hürmetine bizi Cehenneme giden kullarından eyleme!
(Günyetü't-Tâlibın'den…)
HAKAN AKKUŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.