Bizzat Uzun Adam'dan dinlediğimiz; "Eeeey B.....! ... Bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız ... eğer bu iddianızı ispatlayamazsanız müfterisiniz. Daha ileri bir tabir kullanmıyorum çünkü terbiyem buna müsaade etmez! Bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar bunun hesabını her yerde vereceklerdir" meydan nutkundan biliyoruz ki AKP, terör örgütüyle ve destek veren siyasilerle masaya oturmazmış!Ayrıca oturmanın da oturdular demenin de verilecek hesabı varmış! Bu kesin ve kararlı tavrı ile 1.000 odalı 1.500 personelli Kaç-AK-Saray'a terfi eden koskoca Başkomutan yalan mı söyleyecek?AKP'nin kararlılığını vurgulamak için Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Bülent ARINÇ'ın; "Terör örgütü ile görüşen şerefsiz ve namussuzdur. Biz teröristle örgütle pazarlık yapacak namussuz ve ahlaksızlardan değiliz" sözleri de kulaklarımızda çınlıyor! Aynı adam Bülent ARINÇ, bugün; "15 yıldır cezaevinde bulunan bir insana önem veriyorsanız. ... Sekretarya, ve ziyaretçi heyetleri daha kalabalık olsun diyorsanız. Olabilir, olmaz demedik!" diyebiliyor!Görüşmeleri inkâr eden, söyleyenleri tehdit eden sözler, bir kaç ay önce, bir önceki seçim sath-ı mailinde söylenmişti ama sanki üzerinden asırlar geçmiş!Sanki hiç bir zaman, hiç bir yerde; "... görüşen şerefsizdir, namussuzdur!" sözleri söylenmemiş gibi, hemen seçimden sonra, "MİT Müsteşarıma Oslo görüşmeleri emrini ben verdim" dediler! AKP Hükümetinin terör örgütüyle görüştüğünü ispatlamayan şerefsizdir, namussuzdur ama "Devlet ve Devletin bürokratları, gerekirse şeytanla da görüşür" sözleri de aklımızda!Biliyoruz ki Devlet, milletin teşkilatlanmış halidir. Nurettin Topçu'ya göre; "Devlet, milletin ruhudur."Şimdi var mı bilmiyorum ama bizim zamanımızda liselerde Mantık dersi vardı. O derste "mantık önermeleri" kurarak mantığımızı çalıştırırdık.Pratikten bir mantık önermesi yaparsak; Devlet, milletin ruhuysa, devleti yönetsin diye hükümeti millet seçiyorsa, milletin seçtiği hükümetin ruhu da devlet olmaz mı? Aynen millet gibi ruhu devlet olan Hükümet, Devlet adına yaptıklarından millete karşı sorumlu değil midir?Aklıma bir fıkra geldi: Hasso'nun erkek çocuğu yoktur. Beşinci kızdan sonra eşi yine hamiledir. Hasso'nun içini; "Ya bu da gaçcik olursa!" korkusu kaplamıştır! Geceli gündüzlü yalvarıp yakarmalardadır.Doğum sancıları başlar! Köyün ebesi çağrılır.Hasso bahçede beklerken yalvarmaya da devam etmektedir. Bir ara iyice coşar ve "Ya Hude! Biye bir oğul ver; oğlan on yaşina geldiğınde başıni kesip Sene gurban edeceğam! He Gur'ânıma!" diye yemin eder! Az sonra içeriden; "Gözün aydın! Xîlatımi isderem! Cenafar gibi bir oğlun oldi!" müjdesi gelir. Hasso sevinçten; adağını, ahtini, yeminini bir anda unutur!Zaman hızlı, çocuk ta zamanla yarışırcasına hızla büyür. Çocuk dokuz yaşını tamamladığında Hasso'nun aklına yemini gelir! Çocuğun on yaşına, aylar kalmıştır! Her geçen hafta Hasso'nun korkusu dayanılmaz bir hal alır!Mecnunlaşır, kendini dağlara-taşlara vurur! "Ay Hude! Ya Rebbi! Bir yol görset!" diye yüksek sesle yalvararak dolaşmaya başlar! Hasso'nun hali, bir arkadaşının dikkatini çeker!Bir gün sabah erkenden evden çıkışında Hasso'yu yakalar.- Ola Hasso! Oğlum dur hele! Bu ne haldır? Diye sorar. Hasso, anlatmamakta epey dirense de sonunda arkadaşına, nasıl bir adakta bulunduğunu ve yeminini söyler! Oğlan da on yaşına iyice yaklaşmıştır! Arkadaşı da önce şaşırır! Biraz düşünür;- Ola Hasso! Oğlum sen yemin etdiğın zeman yanında kisme var di?- Yoo-ok! Heç kisme yokidi.. Der Hasso... Arkadaşı biraz daha düşünür ve sonunda;- Ola Oğlum, buldum! O ki yanında kisme yokidi! Yemin etdığın kisme de duymadi ele değil?- Heee! Diye heyecanlanır Hasso;- İnkar et oğlum! Kisme yoğudisa, İnkar et! Kim eşidecak?Yanında kimse yok diye verdiği sözü, ettiği yemini inkâr etmeyi, böylece -hâşâ- Allah'ı kandırabileceğini zanneden kurnazın okumuşlarından oluşan danışmanların yönlendirmesiyle olmalı ki, Uzun Adam ve kurmayları, söyleyip sonra inkâr ediyorlar!Daha bir kaç gün önce; "Terör örgütü yöneticisi sıfatında birine Başbakan yardımcısı olarak muhatap alıp cevap verirsem Türkiye Cumhuriyeti'ne yazık olur!" diyen Bülent ARINÇ bugün; "... Öcalan'ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyorsunuz. Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan'ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?" diyerek bebek katili caniyi HDP'lilere karşı savunuyor! Yalandan kim ölmüş? Allah aşkına bu ne hâl?Kuvve-i derrâkemize ne oldu Allah aşkına?"UDAÇI ERTİ TÜRK BUDUN! ÖKÜN!"(Nâdim ol Türk Milleti! Kendine dön!)Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017