Siyasi irade Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını düzenleyen 52 maddelik bir tasarıyı ortaya koyunca, dün siyasi irade tarafından yetkileri artırılan birileri bugün yetkilerinin ellerinden alınacağını anladı ve feveran etmeye başladı. 2010 Anayasa referandumunda yetkiler artırılınca her şey iyiydi, şimdi bir anda kötü oldu.
Dün bağımsız olan yargı referandumla birlikte cemaate yakın isimlere devredilince her şey güzeldi, bugün ellerinden bu yetkiler alınınca yargının bağımsızlığından dem vuruyorlar.
Etme bulma dünyası derler ya işte öyle?
Şimdi son durumu basit bir mantıkla değerlendirirsek, siyasi irade HSYK'da yetkileri Adalet Bakanlığı'nda topluyor, yargının da yargılanmasının önünü açıyor, buna gerekçe olarak da yargının milli olmayan iradelerin kontrolünde olmasını gösteriyor.
Adalet Bakanı ve de aynı zamanda HSYK Başkanı olan Bekir Bozdağ, "HSYK'nın bir ideolojinin ön ya da arka bahçesi olmaması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini" savundu, hiçbir mensubiyetin yargının üzerinde hükümran olmaması gerektiğini vurguladı ve "Böyle bir yapının kurulması gerekir" dedi.
HSYK mensuplarının medya ve basın önünde sürekli açıklama yapmasını eleştiren TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise "Kayıt dışı siyaset yapılıyor" dedi ve "Siyaset yapacaklarsa gelirler bir partiye girerler. Filanca kuruluş benden çok siyaset yapıyor. Kendi görevleri dışında kayıt dışı siyaset yapıyor. Herkes vicdan muhasebesi ve özeleştiri yapsın" ifadelerini kullandı.
Bazı yargı mensupları ise siyasi iradenin HSYK'nın yapısını değiştirmesinden duydukları rahatsızlığı ifade ederek, yargının bağımsızlığına müdahale edildiğini, yargının yürütmenin kontrolüne girdiğini belirttiler.
Şu bir gerçek ki, referandum sürecinden sonra yargıda hızla kadrolaşmaya giden cemaat, yargıyı milli iradenin kontrolünden almış ve Pensilvanya'nın şahsında ABD'ye endekslemiştir.
Yani Bozdağ'ın da ifade ettiği gibi yargı bir ideolojinin arka bahçesi haline getirilmiştir.
Böyle bir yargının bağımsızlığından bahsedilemez.
Yargının gücünü milletin iradesinden alıp ABD'ye endekslediğinizde bu yargının bağımsızlığından söz edilemez.
Bağımsızlığını öyle ya da böyle kaybetmiş olan yargının ya da başka bir devlet gücünün okyanus ötesine bağlanmasındansa, milletin iradesiyle Meclis'e girmiş olan siyasi iradede olması daha iyidir.
Doğru olan elbette ki Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu gibi ve demokrasinin gereği olan yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız olmalarıdır.
Ama son 11 yıl içinde maalesef bu düzen kaybolmuş ve özellikle yargı erki milletin faydasına olmayan, ülke üzerinde menfur hesapları olan iradelerle işbirliği içinde olan okyanus ötesi unsurların kontrolüne girmiştir.
Böyle bir yanlış kapıyı açmanın nelere mal olduğunu siyasi irade pratik olarak bugün yaşamaktadır.
Bu sebeple siyasi irade, önce kurumlara yerleşen okyanus ötesi sızıntıları temizlemeli, ardından da olması gerektiği gibi yargı erkini yeniden milletin lehine bağımsız hale getirmelidir.
Okyanus ötesi beysbol sopası ve cemaat siboplu bir siyaset anlayışı yerine, gücünü milletinden alan, hiçbir kapıda icazet peşinde dolaşmayan, milletin yararına bağımsız bir yargı ve milletin iradesiyle oluşan bir yasama ile milli bir rotada hareket eden, milli bir akla sahip siyasi irade arzu edilendir.
Dün bağımsız olan yargı referandumla birlikte cemaate yakın isimlere devredilince her şey güzeldi, bugün ellerinden bu yetkiler alınınca yargının bağımsızlığından dem vuruyorlar.
Etme bulma dünyası derler ya işte öyle?
Şimdi son durumu basit bir mantıkla değerlendirirsek, siyasi irade HSYK'da yetkileri Adalet Bakanlığı'nda topluyor, yargının da yargılanmasının önünü açıyor, buna gerekçe olarak da yargının milli olmayan iradelerin kontrolünde olmasını gösteriyor.
Adalet Bakanı ve de aynı zamanda HSYK Başkanı olan Bekir Bozdağ, "HSYK'nın bir ideolojinin ön ya da arka bahçesi olmaması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini" savundu, hiçbir mensubiyetin yargının üzerinde hükümran olmaması gerektiğini vurguladı ve "Böyle bir yapının kurulması gerekir" dedi.
HSYK mensuplarının medya ve basın önünde sürekli açıklama yapmasını eleştiren TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise "Kayıt dışı siyaset yapılıyor" dedi ve "Siyaset yapacaklarsa gelirler bir partiye girerler. Filanca kuruluş benden çok siyaset yapıyor. Kendi görevleri dışında kayıt dışı siyaset yapıyor. Herkes vicdan muhasebesi ve özeleştiri yapsın" ifadelerini kullandı.
Bazı yargı mensupları ise siyasi iradenin HSYK'nın yapısını değiştirmesinden duydukları rahatsızlığı ifade ederek, yargının bağımsızlığına müdahale edildiğini, yargının yürütmenin kontrolüne girdiğini belirttiler.
Şu bir gerçek ki, referandum sürecinden sonra yargıda hızla kadrolaşmaya giden cemaat, yargıyı milli iradenin kontrolünden almış ve Pensilvanya'nın şahsında ABD'ye endekslemiştir.
Yani Bozdağ'ın da ifade ettiği gibi yargı bir ideolojinin arka bahçesi haline getirilmiştir.
Böyle bir yargının bağımsızlığından bahsedilemez.
Yargının gücünü milletin iradesinden alıp ABD'ye endekslediğinizde bu yargının bağımsızlığından söz edilemez.
Bağımsızlığını öyle ya da böyle kaybetmiş olan yargının ya da başka bir devlet gücünün okyanus ötesine bağlanmasındansa, milletin iradesiyle Meclis'e girmiş olan siyasi iradede olması daha iyidir.
Doğru olan elbette ki Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu gibi ve demokrasinin gereği olan yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız olmalarıdır.
Ama son 11 yıl içinde maalesef bu düzen kaybolmuş ve özellikle yargı erki milletin faydasına olmayan, ülke üzerinde menfur hesapları olan iradelerle işbirliği içinde olan okyanus ötesi unsurların kontrolüne girmiştir.
Böyle bir yanlış kapıyı açmanın nelere mal olduğunu siyasi irade pratik olarak bugün yaşamaktadır.
Bu sebeple siyasi irade, önce kurumlara yerleşen okyanus ötesi sızıntıları temizlemeli, ardından da olması gerektiği gibi yargı erkini yeniden milletin lehine bağımsız hale getirmelidir.
Okyanus ötesi beysbol sopası ve cemaat siboplu bir siyaset anlayışı yerine, gücünü milletinden alan, hiçbir kapıda icazet peşinde dolaşmayan, milletin yararına bağımsız bir yargı ve milletin iradesiyle oluşan bir yasama ile milli bir rotada hareket eden, milli bir akla sahip siyasi irade arzu edilendir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025