Yaşlılıkta zayıf olmak da iyi değil!
İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı (Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, yaşlılık döneminde yetersiz beslenmenin (malnütrisyon) obeziteden daha büyük bir tehlike olduğuna işaret ederek, "Araştırmalar, yaşlılarda en düşük ölüm oranlarının ve en iyi fonksiyonelliğin ‘hafif fazla kilolu’ sayılan beden kütle indeksi aralığında (kabaca 24-29 kg/m2) görüldüğünü gösteriyor" dedi.
20.09.2025 00:10:00
AHMET SAFA TERZİ
AHMET SAFA TERZİ





Türk Böbrek Vakfı tarafından hayata geçirilen 19-25 Eylül 'Dünya Şeker Tüketimine Dikkat Haftası', aşırı şeker tüketimi ve buna bağlı hastalıklara dikkat çekmek üzere bu yıl dördüncü kez düzenlendi. TBV, konunun uzmanlarını Kasımpaşa Emekli Evi'nde buluşturdu. Etkinlikte konuşan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, "Erken yaşlarda edinilen sağlıklı alışkanlıklar, bireylerin orta ve ileri yaş dönemlerini daha dinç ve ayakta geçirmeleri adına en büyük yatırım oluyor" dedi. İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı (Yaşlı Sağlığı ve Hastalıkları) Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, yaşlılık döneminde yetersiz beslenmenin (malnütrisyon) obeziteden daha büyük bir tehlike olduğuna işaret ederek, "Araştırmalar, yaşlılarda en düşük ölüm oranlarının ve en iyi fonksiyonelliğin 'hafif fazla kilolu' sayılan beden kütle indeksi aralığında (kabaca 24-29 kg/m2) görüldüğünü gösteriyor. Bu nedenle yaşlı bireylerde kilo kaybı ve diyet kısıtlamaları zararlı olabilir. İleri yaş da kas miktarı son derece önemli, bu nedenle kas miktarını korumak için şişman olmak, zayıf olmaya göre çok daha iyi. Bunun önüne geçmek için özellikle diyabet ve yüksek tansiyon hastalarında, aşırı kısıtlamalı beslenme şekli gözden geçirilmeli ve egzersiz muhakkak hayatımızda olmalı. En az ölüm riski ve en az bağımlılık-sakatlanma riski fazla kilolu aralıkta. 65 yaş üstü böyle ama 70 yaş üstü özellikle böyle. Çok zayıf kimseler düşme ve benzeri sakatlanmalar ile zatürree, grip gibi bir hastalığı çok daha derin yaşarken, bunun aksine kilolu kimselerde bu süreç daha rahat işliyor. Yağ ve kas herhangi bir hastalık döneminde bizi koruyor" dedi.
Şekerin zararı çok
'Tüketirken Tükenmeyin!' sloganı ile hayata geçirilen etkinlikte TBV Danışma Meclisi Üyesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Nadir Alpay da konuyu, böbrek sağlığı açısından ele aldı. Doç. Dr. Alpay, şunları söyledi: "Dünya genelinde 20-79 yaş arasındaki yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 11.1 kadarı diyabetli. Bu da yaklaşık 589 milyon yetişkin (20-79 yaş) demektir. Ülkemizdeki durum da TURDEP I ve II çalışmalarında yüzde 13-15 oranında diyabet hastası olduğunu gösteriyor. Fazla şeker tüketiminin vücutta hem insülin direnci hem organ yağlanmaları hem de böbreklere zararı oldukça fazla. Bunun yanında az şeker tüketimi de önemli. Şeker hastalarında özellikle böbrekle ilgili kısma değinecek olursak şekerin kendisi; damar sertliğine, böbrekte küçük kılcal damarlarda tıkanmaya ve aynı zamanda böbrekte protein kaçağına neden olabiliyor. Bu sebeple şeker hastalarının kalorilerine, ilaç kullanımına ve diyetine çok dikkat etmesi gerekiyor."
Doç. Dr. Nadir Alpay böbrek hastalıkları bulguları ile ilgili olarak da şunları söyledi: "Yüksek tansiyon, el, ayak, yüz ve gözlerde şişme ve ödem, iştahsızlık, bulantı ve kusma, kansızlık, çabuk yorulma, göğüs ağrısı, kas-eklem ağrısı gibi bulgular ve sonrasında da idrarın kalitesinin değişmesi, miktarının azalması gibi bulgular bizlere böbrek hastalığı düşündüren durumlar olabiliyor. Bir de son dönemde kaşıntı bulgusunun eklediğini söyleyebiliriz. Böbrek hastalığı sinsi ilerliyor, gizli ve sinsi kalabiliyor ama bizim topluma genel önerimiz; yılda 1 defa, hiçbir hastalığı olmasa da aile hekimine gidilip tahlil yaptırılmasıdır. Üre ve kreatin denilen kan tahlilleri ile idrar tahlili yaptırmak bizim böbrek hastalığı açısından fikir sahibi olmamıza yardımcı oluyor. Bu durum, gizli bir böbrek hastalığı söz konusu ise bunu saptayarak iler tetkik yapmamıza imkan sağlıyor. Özetle yılda bir kez yapılacak bir kan ve idrar tahlili bize yardımcı olacaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.