Yeni yönetim sistemini siz nasıl buluyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanı iki yıldır uygulamaya çalıştıkları, henüz tam adı konulmamış, 'yeni yönetim sistemi' ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bazı zafiyetler yaşansa da 'yeni yönetim sistemi' ile devletimizin hem içeride, hem de dışarıda daha aktif roller üstlendiğini, güçlendiğini, hızlandığını ifade etti.

Örneğin dedi ki; "Türkiye, yeni sistemle bölgesel ve küresel krizlere karşı daha etkin, daha hızlı ve daha kapsamlı refleksler verebilme imkanına kavuştu."

Ben de şöyle içeriye, dışarıya bir daha bakayım dedim. 10 yıldan fazladır gündem ettiğimiz Ege'de işgal edilen ve silahlandırılan (ki, geçen ay eski asker, yeni Savunma Bakanı Hulusi Akar da bu işgali kabullendi) 18 ada geldi.

Şahsen laf dışında bir etkimizi göremedim. Siz?

Diğer taraftan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "15 Temmuz'un arkasında kim varsa terör örgütü PKK'nın arkasında da o vardır" dedi.

O, kim? ABD. ABD kim? İktidarın dostu, müttefiki, stratejik ortağı. Ekonomimizi mahveden, o alçak mektubu yazan, 2,5 milyar dolarlık S-400'leri depoya kıldırttıran, 1,5 milyar dolar ödediğimiz F-35'lere el koyan, ülkemize karşı terör örgütlerini besleyen, İsrail ve Rum kesiminin hamisi, Gülen'in ve darbecilerin ev sahibi ABD.

Dün ABD'ye laf edilebiliyordu. Bugün laf bile edilemiyor. Hani refleks? Gören var mı?

Bu sistem oturmaz

Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir diğer vurgusu ise sosyal alana dairdi ve şöyle dedi;

"Yönetim sistemimizi değiştirirken, iç ve dış siyasetten tarihi ve sosyal düzeltmelere kadar pek çok alanda değişimin sancılarının yaşanması kaçınılmazdır. Her değişim gibi bunun da oturması vakit alacaktır. Pek çok alanda değişimin sancılarının yaşanması kaçınılmazdır. Daha iyisini daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de siyasetimiz de açıktır."

Bu paragraftaki  'sancı' kelimesi kilittir. Yeni yönetim anlayışı, uygulamaları ve yöneticilerin halka karşı tutumu çok büyük sancılara sebep oldu. Aslında bu sistem ile de alakalı değildir. Zihniyetin genel sonucudur.

Örneğin yandaş yazarların da itiraf ettiği gibi "yaşananlara bakınca insanımız, dinden uzaklaştı." Deizm tavan yaptı. İnsanları mezhep, siyasi tercih, kılık-kıyafet üzerine ayrıştırma bugünkü kadar yüksek seviyeden olmamıştı. İnsanımız kindarlaştırıldı.

Tarihin bir kesimi kutsallaştırılırken diğer kesimi düşman ilan edildi.

Aile yapısı çöktü. Ahlak çöktü. Eğitim çöktü. Milli ve manevi değerlerden uzak, 'ben' diyen nesiller yetiştirildi.

Bu millet, zina ve domuz eti yasasını gördü. Faize fetvayı gördü. 'Kur'an güncellenmelidir' diyen liderler gördü.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın başlıkları arasında kadınlar da vardı. Birçok rakamlar verdi.

Ama sahadaki dehşet, vahşet her gün daha da artıyor. Medyaya yansıyan rakamlara baktığımızda (kıyasımı mazur görün) teröristten çok kadın öldürülmüş ülkemizde.

Evet, 18 yılda en az 7 bin 500 kadın öldürülmüş, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırıya maruz kalmış ve 200 binden fazla cinsel taciz dosyası yargıya taşınmış.

Diğer taraftan 18 yıllık AKP iktidarı döneminde 2 milyon 50 bin aile dağılmış.

Ekonomi başlığı ise her zamanki gibi uçuşta. İthalat rakamları verilmeden ihracat rakamlarıyla geçmiş kıyaslaması yapıldı.

Kimsenin inanmadığı enflasyon rakamları da, geçmiş ile kıyaslandı. İşsizlik başlığı hiç açılmadı.  

Asgari ücret karşılaştırılması yapıldı; "2002 yılında 184 lira olan asgari ücreti bugün itibarıyla 2 bin 324 liraya çıkardık."

Ama 2002'de bir asgari ücret ile aldığın altının yarısını, bugünkü asgari ücret ile alınamadığı gerçeği yine söylenmedi.

Paramızın 'pul' olduğu gerçeği hiç gündem olmadı. Dolar'ı, Euro'yu geç! 2000 yılında 0.13 kuruş olan Bulgar Levası bugün 4.02 TL.

Artık canı yanan da, yanmayan da adalet diyor, iş diyor, eşitlik diyor, adam kayırmaya, yolsuzluğa hayır, diyor, liyakat diyor, ehliyet diyor.

İktidarın küçük ortağı ne diyor? "Yeni yönetim sistemini eleştirenler teröristtir."

Peki, iktidar ne diyor? "Ayasofya'yı özgürlüğüne kavuşturduk."

Ben mi ne diyorum? Ben, Hüseyin Baş Beyefendi ile yürüyorum ve "Hep beraber, Elbet taşıyacağız bu davayı iktidara" diyorum.