"Batı: 'İşte ben buyum!' diye bağırıyor. 'Bana bakın! Beni dinleyin... Yalnız... Ben! Ben! Ben!' Doğu ise kendisi ile ilgili tek bir kelime söylemez. Kendini, Tanrı'nın ...içinde yeniden bulur. Her şeyi kendi içinde keşfetmesini bilir."
Andrey Tarkovski
"AIDS'den daha tehlikeli olan, Fransız nüfusunun yaşlanması ve buna karşılık Müslümanların hızla artmasıdır... Nüfustaki bu dengesizlik Fransa'nın Cezayir'e ilk mağlubiyeti oldu. (Burada) Müslümanlar bütün güçleriyle inançlarını korumakla kalmadılar. Aynı zamanda bölgeler arası dengeyi tehlikeye sokarak özgürce çoğalmaktadırlar." Bu ibret verici ifadeler, Fransız sosyolog Alfred Sauvy'e ait. Sayın sosyolog buna çözüm olarak, ABD'nin ve Avustralya hükümetlerinin yerli halkı yok ederek yaptıkları soykırım gibi tedbirleri hatırlatıyor. Burada aslında batılılıların çoğunun aklında olup açıkça seslendiremedikleri bir şekilde, topyekün Müslüman aleminin yok edilmesi düşüncesi bilim adına bir sosyolog olarak ima ediyor olması, siyasilerin de yeri geldiğinde ABD Başkanı G. W. Bush gibi, ülkesine yapılan terörü bahane ederek Haçlı seferinden söz açmasına haklılık kazandırıyor!
Bunu açık dile getiren ilk çağdaş batılı siyasi lideri olan Kasap Sırp canilerden Karadziç, Bosna'daki akıl almaz Müslüman halkın katliamlarına gerekçe olarak; "Biz burada Avrupalıların menfaatleri için savaşıyoruz" demesi de, aslında aynı haçlı zihniyetin bir başka ifadesiydi.
Bu nedenle herhangi bir insani endişe tanımayan batının maddi gelişmesinin, insani yönleri boşlukta bırakmasının, dünya halklarını felaketlerin eşiğine getirdiğinin görülmesi gerekir artık. Çünkü modern dönemden sonra başladığı farz edilen bu yüzyılda da böylesine teknolojik ve bilimsel gelişme ortamında, batının hala ortaçağ dinî fanatizmi gibi "karanlık yüzünü" uygarlığında barındırması sebebiyle gelecekte insanlığın dünyada nasıl var olacağının endişesini şimdiden duymalıyız...
Taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakan batılı kültür, beraberinde tüketilip popülaritesi kalmayınca, "bugün var, yarın yok, dünü hiç olmamış; kullan at" mantalitesinin egemen olduğu bir modern dünyada, şayet bilinç altında bir de gizli Haçlı Ortaçağ zihniyetini de barındıyor olması, modern dünyanın hiç de hoş bir gelecek vaat etmiyor göstermektedir kuşkusuz...
Ivan Illich gibi modernizm eleştirmenleri, batı dünyasının bu makine uygarlığı için zaten hiç de hoş şeyler söylemedi şimdiye kadar; "Yüzyıllardır makinelerin insanlara hizmet etmesini sağlamaya çalıştık. Oysa makinelerin hizmet etmeyeceği ve insanların da hayat boyu makineler için eğitilemeyeceği ortaya çıktı. Artık bu hipotez bir yana atılmalı. Bu hipotez, makinelerin, kölelerin yerini alabileceğini öngörüyordu. Kanıtlar gösteriyor ki, bu amaçla kullanıldığında bizatihi makineler insanları köleleleştiriyor. Dolayısıyla daha fazla enerji tüketilmesiyle köle sahibi insanlık yerine, Ortaçağın kölelik dönemini aratmayan, sosyal-kültürel bir hayat aldı."
İşte teknolojiye tapan insanlardan üretilen modernizmin ve bu modernizm sonrası dönemin getirdiği mevcut hoşnutsuzluklar ard arda eklenince görülüyor ki; felaketler, katliamlar, terörizm dünyanın başına yağarak şiddetli şoklar yaşatıyor ve yaşatacaktır insanoğluna.
Daha beteri böyle bir kapitalist Hıristiyan toplumun, kendini kaybetmesi olacaktır... Öyle ya batılının maddi gelişmesini esas alan bütün sistemi; topluma, dünyaya yabancılaşmış, ortalıkta deli kurşun gibi nerede, ne yapacağı belli olmayan, ahlaki bir endişesi kalmamış ve her an nevrotik patlamaya hazır haçlı zihniyetiyle malul yaratıklar üretecektir!
Andrey Tarkovski
"AIDS'den daha tehlikeli olan, Fransız nüfusunun yaşlanması ve buna karşılık Müslümanların hızla artmasıdır... Nüfustaki bu dengesizlik Fransa'nın Cezayir'e ilk mağlubiyeti oldu. (Burada) Müslümanlar bütün güçleriyle inançlarını korumakla kalmadılar. Aynı zamanda bölgeler arası dengeyi tehlikeye sokarak özgürce çoğalmaktadırlar." Bu ibret verici ifadeler, Fransız sosyolog Alfred Sauvy'e ait. Sayın sosyolog buna çözüm olarak, ABD'nin ve Avustralya hükümetlerinin yerli halkı yok ederek yaptıkları soykırım gibi tedbirleri hatırlatıyor. Burada aslında batılılıların çoğunun aklında olup açıkça seslendiremedikleri bir şekilde, topyekün Müslüman aleminin yok edilmesi düşüncesi bilim adına bir sosyolog olarak ima ediyor olması, siyasilerin de yeri geldiğinde ABD Başkanı G. W. Bush gibi, ülkesine yapılan terörü bahane ederek Haçlı seferinden söz açmasına haklılık kazandırıyor!
Bunu açık dile getiren ilk çağdaş batılı siyasi lideri olan Kasap Sırp canilerden Karadziç, Bosna'daki akıl almaz Müslüman halkın katliamlarına gerekçe olarak; "Biz burada Avrupalıların menfaatleri için savaşıyoruz" demesi de, aslında aynı haçlı zihniyetin bir başka ifadesiydi.
Bu nedenle herhangi bir insani endişe tanımayan batının maddi gelişmesinin, insani yönleri boşlukta bırakmasının, dünya halklarını felaketlerin eşiğine getirdiğinin görülmesi gerekir artık. Çünkü modern dönemden sonra başladığı farz edilen bu yüzyılda da böylesine teknolojik ve bilimsel gelişme ortamında, batının hala ortaçağ dinî fanatizmi gibi "karanlık yüzünü" uygarlığında barındırması sebebiyle gelecekte insanlığın dünyada nasıl var olacağının endişesini şimdiden duymalıyız...
Taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakan batılı kültür, beraberinde tüketilip popülaritesi kalmayınca, "bugün var, yarın yok, dünü hiç olmamış; kullan at" mantalitesinin egemen olduğu bir modern dünyada, şayet bilinç altında bir de gizli Haçlı Ortaçağ zihniyetini de barındıyor olması, modern dünyanın hiç de hoş bir gelecek vaat etmiyor göstermektedir kuşkusuz...
Ivan Illich gibi modernizm eleştirmenleri, batı dünyasının bu makine uygarlığı için zaten hiç de hoş şeyler söylemedi şimdiye kadar; "Yüzyıllardır makinelerin insanlara hizmet etmesini sağlamaya çalıştık. Oysa makinelerin hizmet etmeyeceği ve insanların da hayat boyu makineler için eğitilemeyeceği ortaya çıktı. Artık bu hipotez bir yana atılmalı. Bu hipotez, makinelerin, kölelerin yerini alabileceğini öngörüyordu. Kanıtlar gösteriyor ki, bu amaçla kullanıldığında bizatihi makineler insanları köleleleştiriyor. Dolayısıyla daha fazla enerji tüketilmesiyle köle sahibi insanlık yerine, Ortaçağın kölelik dönemini aratmayan, sosyal-kültürel bir hayat aldı."
İşte teknolojiye tapan insanlardan üretilen modernizmin ve bu modernizm sonrası dönemin getirdiği mevcut hoşnutsuzluklar ard arda eklenince görülüyor ki; felaketler, katliamlar, terörizm dünyanın başına yağarak şiddetli şoklar yaşatıyor ve yaşatacaktır insanoğluna.
Daha beteri böyle bir kapitalist Hıristiyan toplumun, kendini kaybetmesi olacaktır... Öyle ya batılının maddi gelişmesini esas alan bütün sistemi; topluma, dünyaya yabancılaşmış, ortalıkta deli kurşun gibi nerede, ne yapacağı belli olmayan, ahlaki bir endişesi kalmamış ve her an nevrotik patlamaya hazır haçlı zihniyetiyle malul yaratıklar üretecektir!
Adnan Ulutaş / diğer yazıları
- Bir medeniyetin iflası nedir bilir misin? / 23.07.2002
- Demokrasi kabusu / 17.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-II / 12.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-I / 11.07.2002
- Hangi zaman? / 10.07.2002
- Hangi ruh? / 09.07.2002
- Zulmün hukuku olmaz / 03.07.2002
- Batının ahlâksız hayatı! / 25.06.2002
- Avrupalaşma ihaneti / 19.06.2002
- Alçaklığın adı hukuk oldu! / 16.05.2002
- Demokrasi kabusu / 17.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-II / 12.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-I / 11.07.2002
- Hangi zaman? / 10.07.2002
- Hangi ruh? / 09.07.2002
- Zulmün hukuku olmaz / 03.07.2002
- Batının ahlâksız hayatı! / 25.06.2002
- Avrupalaşma ihaneti / 19.06.2002
- Alçaklığın adı hukuk oldu! / 16.05.2002