Yeraltı kaynakları bir millete ait olan doğal zenginliklerdir. Devletlerin yapması gereken, bu kaynakları milletinin menfaatine millet ile birlikte çıkarmak, işlemek ve satmaktır.
Küresel güçler bu kaynakları tekellerine almak isterBu kaynakların, ait olduğu ülke menfaatine kullanılmasını istemeyen küresel güçler ise, bu kaynakları kendi tekellerine almak isterler. Bu amaç doğrultusunda o ülkenin ekonomi politikalarına müdahale ederek adeta o ülkenin ekonomik bağımsızlığını kısıtlarlar. Bir ülke, yeraltı kaynaklarını yabancılara çıkarttırıyor ve işlemeden (ham madde olarak) satıyorsa, bu o millete ait olan yeraltı kaynaklarının küresel güçlere aktarılması demektir. Çünkü birçok ülke, ihraç ettiği yeraltı kaynaklarını işlendikten sonra 100 hatta 1000 kat daha fazla para vererek tekrar satın almaktadır.
Global güçler bizim kaynaklarımızı bize daha pahalı satıyorGlobal güçler bu yeraltı kaynaklarının maden işletim haklarını alıp, çıkardıkları madenleri işledikten sonra, bu kaynaklara sahip olan ülkelere kat kat pahalı fiyattan geri satmaktadırlar. Daha önceleri ülkelerin kaynaklarını hammadde olarak satın alıp, işledikten sonra satan küresel güçler, artık direkt olarak maden yataklarını ele geçirerek hammaddeleri de tekellerine almışlardır.
Maden potansiyeli değişkendirGöz önünde tutulması gerekli bir başka nokta da şudur ki; maden potansiyelinin değerlendirilmesi, değişken (dinamik) bir süreçtir. Değişen ekonomik şartlar ve teknolojik ilerlemeler yeni kaynakların keşfedilmesine imkan sağladığı için ülke rezervlerinde ciddi değişikliklere yol açabilir. Bugün önemli olmayan düşük kalitedeki yataklar, madenciliğin ilgisi dışında kalan doğal zenginlikler yarın cazip hale gelebilir. Başka bir ifade ile, "bugünün çöpü, yarının serveti olabilir". Yeni kaynaklar açısından ülkelerin potansiyelleri çok farklı olabilir ve bu durum maden potansiyellerine göre yapılan ülke sıralamalarını altüst edebilir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Doç. Dr. Anara Aldaşeva / Kırgızistan Teknik ÜniversitesiMEM nüfus meselesine doğru yaklaşıyorBenim dikkat çekmek istediğim nokta kaynaklar ve nüfus artışı konusu. Aile planlaması ile ilgilenen bir çok uluslararası sağlık kuruluşları, Maltus'un teorilerini uygulamakla onur duyduklarını beyan etmekteler ve kulağa hoş gelen Aile Planlaması terimini kullanarak bölgemizdeki nüfus oranını düşürmeğe karar vermiş bulunmaktalar. Aile planlamasının uygulamasında doğurganlık oranını düşürme politikası yürütülmekte. Bu da Sovyetler sonrası alanda ulaşmaya çalıştığımız demokratik özgürlüklere uygun düşmemektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın çalışmasına döndüğümüzde, o insan ihtiyaçlarının sınırlı olduğunu, kaynaklarınsa sürekli yenilendiğini ve sınırsız olduğunu söylemektedir. İşte bu noktalar da özel ilgiyi hak etmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş, bireyin tükettiğinden fazla üretme kabiliyetinde olduğunu ve bunun gerçekleşmesi için kaynakların yeterli miktarda bulunduğunu da söylemektedir.
Küresel güçler bu kaynakları tekellerine almak isterBu kaynakların, ait olduğu ülke menfaatine kullanılmasını istemeyen küresel güçler ise, bu kaynakları kendi tekellerine almak isterler. Bu amaç doğrultusunda o ülkenin ekonomi politikalarına müdahale ederek adeta o ülkenin ekonomik bağımsızlığını kısıtlarlar. Bir ülke, yeraltı kaynaklarını yabancılara çıkarttırıyor ve işlemeden (ham madde olarak) satıyorsa, bu o millete ait olan yeraltı kaynaklarının küresel güçlere aktarılması demektir. Çünkü birçok ülke, ihraç ettiği yeraltı kaynaklarını işlendikten sonra 100 hatta 1000 kat daha fazla para vererek tekrar satın almaktadır.
Global güçler bizim kaynaklarımızı bize daha pahalı satıyorGlobal güçler bu yeraltı kaynaklarının maden işletim haklarını alıp, çıkardıkları madenleri işledikten sonra, bu kaynaklara sahip olan ülkelere kat kat pahalı fiyattan geri satmaktadırlar. Daha önceleri ülkelerin kaynaklarını hammadde olarak satın alıp, işledikten sonra satan küresel güçler, artık direkt olarak maden yataklarını ele geçirerek hammaddeleri de tekellerine almışlardır.
Maden potansiyeli değişkendirGöz önünde tutulması gerekli bir başka nokta da şudur ki; maden potansiyelinin değerlendirilmesi, değişken (dinamik) bir süreçtir. Değişen ekonomik şartlar ve teknolojik ilerlemeler yeni kaynakların keşfedilmesine imkan sağladığı için ülke rezervlerinde ciddi değişikliklere yol açabilir. Bugün önemli olmayan düşük kalitedeki yataklar, madenciliğin ilgisi dışında kalan doğal zenginlikler yarın cazip hale gelebilir. Başka bir ifade ile, "bugünün çöpü, yarının serveti olabilir". Yeni kaynaklar açısından ülkelerin potansiyelleri çok farklı olabilir ve bu durum maden potansiyellerine göre yapılan ülke sıralamalarını altüst edebilir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Doç. Dr. Anara Aldaşeva / Kırgızistan Teknik ÜniversitesiMEM nüfus meselesine doğru yaklaşıyorBenim dikkat çekmek istediğim nokta kaynaklar ve nüfus artışı konusu. Aile planlaması ile ilgilenen bir çok uluslararası sağlık kuruluşları, Maltus'un teorilerini uygulamakla onur duyduklarını beyan etmekteler ve kulağa hoş gelen Aile Planlaması terimini kullanarak bölgemizdeki nüfus oranını düşürmeğe karar vermiş bulunmaktalar. Aile planlamasının uygulamasında doğurganlık oranını düşürme politikası yürütülmekte. Bu da Sovyetler sonrası alanda ulaşmaya çalıştığımız demokratik özgürlüklere uygun düşmemektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın çalışmasına döndüğümüzde, o insan ihtiyaçlarının sınırlı olduğunu, kaynaklarınsa sürekli yenilendiğini ve sınırsız olduğunu söylemektedir. İşte bu noktalar da özel ilgiyi hak etmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş, bireyin tükettiğinden fazla üretme kabiliyetinde olduğunu ve bunun gerçekleşmesi için kaynakların yeterli miktarda bulunduğunu da söylemektedir.