Enver Paşa, Bağdat'ın İngilizlerce işgali üzerine Alman Genelkurmay Başkanı Lüdendorf'tan iki isteği vardır. Birincisi, Çanakkale vuruşmalarından sonra Avrupa'ya gönderilen Türk birliklerinin geri gönderilmesidir. İkincisi ise, Almanya Genelkurmaylığı karargâhından bir ""Ordular Gurubu Kurmaylığı ile yardımcı bir Alman Birliğinin gönderilmesidir. Çünkü Anadolu'nun da insan kaynakları sömürgelerden getirilen çok sayıdaki asker sayısı ile yeterli değildir. Alman Emperyalizminin amaçlarına göre Hizmet ederek zafere ulaşacağını zanneden Enver Paşa, İşgal edilen ülkesini koruyabilmek için yaptığı yardım isteklerini, Almanya'nın siyasi ve askeri amaçlarına göre değerlendiren Genelkurmay Başkanı Lüdendorf bu konu ile hatıra defterine şunları not etmiştir: Enver'in istediği müdahale olabilecek bir şey gibi göründü. Az sayıda Alman Taburları ile belki önemli Türk Kuvvetlerini yeniden savaşa sokabilir ve İngilizleri Irak'ta daha büyük kuvvetler bırakmak zorunda bırakabilirdi. Gerçektense Genel Karargâh, Enver'in bu dileğini isteksiz olarak kabul etti. O (yani Enver), General Von Falkenhayn'ın Ordular Gurup Komutanlığını elde etti? 7 Mayıs 1916 günü General Von Falkenhayn İstanbul'a gelir. Büyük bir gösteri ve tantana ile karşılanan Von Falkenhayn, ayni gün Osmanlı Genelkurmaylığında Müşir Falkenhayn Paşa unvanı ile Osmanlı Orduları Başkomutanı olarak göreve başlar. O, bu yetkisi ile Osmanlı Genelkurmaylığını ve Ordularını Almanya Askeri kuralları ile teşkilatlandıracaktır. Yani askeri teşkilatlanma milli bir yapıdan uzaklaşarak 28 Eylül 1916 tarihli dörtlü antlaşma kuralları dâhilinde Alman ordusu gibi yapılandırılacaktır. Bu yapılanma kuralları dâhilinde Osmanlı Ordusu Falkenhayn'ın Başkomutanlığında Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığı adı altında Alman Ordusuna göre teşkilatlanmıştır. Osmanlı Genelkurmaylığında 9 adet küçük rütbeli subay haricinde tamamı Alman subaylarından oluşmakta idi. Kısacası Osmanlı, Askeri siyasa ve yönetimi Almanlara teslim etmekle, ülkesinin kaderini ve bağımsızlığını da teslim etmiş oluyordu. Bu durum Türk Ulusçuluğu ile bağdaşması mümkün olmayan bir düşüncedir. Yıldırım Orduları gurup Komutanlığının kurulması ve Falkenhayn'ın gönderilmesi işinde Alman Genel Kurmay başkanı Lüdendorf hatıratında şöyle yazmaktadır: Enver'in istediği müdahale olabilecek bir şey gibi göründü. Az sayıda Alman Taburları ile belki önemli Türk kuvvetlerini yeniden savaşa sokabilir ve İngiliz'leri Irak'ta daha büyük kuvvetler bulundurmak zorunda bırakabilirdik. Gerçektense Genel Karargâhı, Enver'in bu isteğini isteksiz olarak kabul etti. O (Enver Paşa), General Von Falkenhayn'ın Ordular Gurubu Komutanlığına atanmasını da elde etti."" Bu belgeden de şu düşünceyi çıkarabiliriz. Avrupa cephelerinde İngiltere ve Fransa'yı kendi amaçları doğrultusunda bir barışa imza attırabilmek için yardım ettikleridir. Yan Falkenhayn, Türk Ordusunu düzene sokarak Irak cephesinde Bağdat'ı kurtarmak için saldırtacak ve burada çok sayıda İngiliz birliğinin batı cephesine götürülmesine mani olacak. Yüzbinlerce Türk askeri Alman sanayicileri ve sermayedarları için şehit olacak. Enver Paşa'nın ve o günkü Osmanlı siyasetçilerinin, Almanlara bu derece teslim olmalarının en büyük nedeni, asker bir milletin neslinden gelmiş olmalarına rağmen askerliği bilmemelerindendir. Büyük Komutanlarımızın değerlendirmesine göre Enver Paşa, çete muharebeleri ile kahraman olarak tanınıp yükselmiş bir paşa olduğudur. Bu nedenle komutanlık yetkilerini ve ordunun yönetimini daima Alman subaylara vermiştir. Bu nedenle Askerlik ilmine göre kendisini yetiştirmiş Komutanlarımız onun Almanlara teslim oluşuna karşındırlar. Bunlardan birisi de Cemal Paşa'dır. O sırada Berlin'de bulunan sadrazam Talat Paşadan Falkenhayn'ın İstanbul'a başkomutan olarak gelmesinin önlenmesini ister. Enver gibi düşünen ve vatanı biz bu siyasi çalışmalarımızla kurtardık diye böbürlenmek isteyen Talat Paşa onun teline şöyle cevap verir: Bağdat'ın istirdatı için teşebbüsat-ı ciddiyede bulunmaya meclis-i vükelaca karar verilmiş ve son Almanya seyahatim sonunda bu seferi icra etmek üzere General Falkenhayn'ın, Hükümet-i Osmaniye hizmetine verilmesi tarafımdan rica edilmiş olmasına göre, şimdi bu teşebbüsün tehiri için benim müdahalede bulunmaklığıma imkan yoktur. Halbuki İttihat Terakki, devletin siyasi varlığını ve toprak bütünlüğüne karşı koruyamadıklarından, Paris ve Berlin Konferansı kararları ile korumaya çalışmak için Avrupalı emperyalistlere teslim olan devlet yöneticilerine karşı ADALET-MÜSAVAT-HÜRRİYET ilkelerine göre kurulmuş tam bağımsızlığı savunan, yani tarihimizden gelen Ergenekon anlayışı ile hareket eden Türk Milliyetçileri örgütü olarak ortaya çıkmıştı. Talat Paşa'da o günkü ifade ile bir Türk milliyetçisi, bu günkü anlamda mevcut hükümetin iddiasına göre suçlu görülen bir Ergenekoncuydu. Ama Devletin varlığını koruyabilmek için savaşa katılmış olan İttihatçılar, karşılarına çıkan Cemal Paşa gibi bir ergenekoncuya hayır, benim ricamla geldi, tehiri için müdahale edemem diyor ve Alman emperyalizmine evet diyor. Onun burada yapacağı iş ben koruyamıyorum diyerek ayrılıp, tam bağımsızlığımızı koruyabilecek yeni bir görevliye veya ERGENEKONCUYA bırakması gerekiyordu. Ni tekim Mondros Mütarekesi ile emperyalistlere tamamen teslim olmuş bir vatanı, Türk Ulusunu örgütleyerek kurtaran Mustafa Kemal o zamanda vardı ve 7.ci Ordu Komutanı olarak görevliydi. Yukarıdaki düşünceleri ve benimde yargıları kanıtlayacak bir belge daha var: Enver paşa 1917 Haziranında Kafkasya Komutanı İzzet Paşa- Irak Cephe komutanı(amcası) Halil Paşa-IV Ordu Komutanı Cemal Paşa- VII. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa'larla Filistin cephesinde bir gezi yaptıktan sonra 24 Haziran 1917 günü Halep Karargâhında bir toplantı yapılır. Bu toplantıda Enver Paşa, Şu konuşmayı yapar: Karargâh-i Umumi bu Bağdat harekâtına karar verdi. Almanya'dan en muktedir bir general aldı. Bundan başka sebükbar(hafif yüklü) ve güzide (seçilmiş) altı Alman Taburundan ve birçok makineli tüfek vesair kıtaattan mürekkep bir Alman Fırkası ile bazı Alman Topçu bataryalarının muavenetini de temin ederek aldı. Binaaneleyh bu hareketten sarf-ı nazar etmenin imkânı yoktur. Hâlbuki Sedat Paşa'nın sonradan açıklamasına göre Yedi tümen ve Bir Kolordu gibi Osmanlı askeri yardımına karşı, onun yanında yok sayılabilecek kadar küçük bir askeri yardımı Almanya bize, Bağdat'ın düşmesinden sonra Osmanlı'nın ayrı bir barışa gitmesini önlemek için yapmıştır. Fakat bizimkiler bu yardımı azımsayacakları yerde boyun eğerek alman emperyalizmine boyun eğmiştir.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011