Yine "Milletin Efendisi" olmak mümkündür

İş nedeniyle geçen hafta, Mesaj TV'de Seyyah programını yapan Nevzat Yıldırım, yönetmenimiz Mehmet Akbal'la beraber Afyonlu dostlarımız Ali Kök ve Hüseyin Aygün'le Afyon'u iyice gezme imkânımız oldu. Zaferin, mermerin, kaymağın, termalin ve sucuğun şehri olarak adlandırılan Afyon, 200 bine yaklaşan nüfusuyla Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin tam kavşağında Ankara, Antalya, Konya, Eskişehir illerine neredeyse eşit me- safede yer almaktadır. Hepsine Afyon'dan ortalama 2 saatte ulaşmak mümkündür. Böylesine stratejik bir konumda olan Afyon, özellikle hayvancılık konusunda ciddi bir gerileme trendine girmiş durumdadır. Afyonlular özellikle yem maliyetlerinin olağanüstü artışlarından dolayı çareyi hayvanlarını mezba- halara göndermekte bulmuşlar. Konuştuğumuz köylüler tonu 1000 TL'yi bulan saman fiyatlarıyla baş edemediklerini ifade ederek çaresizliklerini anlattılar. Ayrıca mazot ve gübre fiyatlarının iyice artmasıyla üretim maliyetlerinin kârlı satıþları imkânsız hale getirdiğini vurguladılar. Maalesef tarım ve hayvancılık merkezi olması gereken Afyon bu özelliklerini hızla kaybetmektedir. Tarımsal üretim ve pazarlamanın merkezi olabilecek olan bu şehrimiz de IMF buyruklarına kurban edilmiştir. AB ilerleme ra- poru ve IMF talimatları gereği tarım ve hayvancılıkla uğraşan nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 10'a düşürülmek isteniyor. Peki, nasıl olacak? Milyonlarca köylü ve çiftçi polis marifetiyle zorla köylerden metropollerin varoşlarına gönderilemeyeceğine göre bu iş hangi yöntemlerle yapılacak? Anladığım kadarıyla bu konuda kafa yoran ciddi bir "tink tenk" grubu mevcuttur. Gece gündüz köylüleri şehirlere akıtıp IMF'nin ve AB'nin gözüne girmeye çalışıyorlar. İşte yöntemleri: 1) Tarım ürünlerine alım garantisi vermemek 2) Buğday, çay, fındık, üzüm vs ürünlere saman fiyatından daha aşağıda taban fiyat vermek 3) Tarım ve hayvancılıkta kullanılan yem, gübre, mazot gibi ürünlere olağanüstü zamlar yapmak suretiyle üretimi imkânsız hale getirmek 4) Tarımsal üretime tahdit yani sınırlama getirmek 5) Dikkat edin tarlasını ekene biçene değil ekmeyene yani üretim yapmayana dönüm başına destekleme pirimi vermek. Yetmedi. Yine ısrarla üretim yapmak isteyenlere karşıda tedbirler düşünülmüş onlar da kesinlikle ihmal edilmemiştir. Dedik ya "tink tenk" iyi çalışıyor diye. 6) 2-B yasası çıkartılmak suretiyle köylünün ata toprağının elinden alınması 7) Yabancılara toprak satışı bu süreçte iyice kolaylaştırıldı ve kapsamı genişletildi. Bu sayede toprağını ekmek ve biçmekten men edilen gariban köylüler bereketli topraklarını yabancılara sattıktan sonra ya yanlarında ırgat olacak veya terk-i diyar eyleyerek gurbete çıkacaklar. İşte AKP hükümetinin "tink tenk" elemanları gece gündüz bu meselelerde kafa patlatıyorlar. Akil insanları ülkenin birliğini bozmak, "tink tenk" elemanları da ekmeğimizle oynamak derdindeler. Prof. Dr. Haydar Baş ise Milli Ekonomi Modelinde tarım ve hayvancılık kesimine özel bir yer ayırmıştır. Her konuşmasında tarım köylüsünün dertlerini gündem ederek çözüm yolarını gösteriyor. Köylüler, "milletin efendisi" rütbesine ancak Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) uygulanacağı BTP iktidarı ile kavuşabilirler. Başka yolu yok.