"Ben döneksem, döndüm diye memleketime;Döndüm aha! Döndüm baba! Oooh beee!" (Cem Karaca)Yollar; gidilecek, gelinecek yerleri, adresleri birbirine bağlayan kutlu ağlar!Yollar; geleceği bilinen veya gelmesi istenenlerin beklendiği, gözlendiği tek yer!Yollar; buluşacakları buluştururken buluşanlardan birini, sevenlerinden ayıran ama bu becerisini, taraflardan birine asla belli etmeyen tek iz...Yollar; bir de zamanla ittifâk ederse ömrün örselenmesindeki en güçlü törpü!...Gelenlerin de, gidenlerin de tek adresi Yollar!Kaçanların da, kovalayanların da kaybolmasına izin vermeyen tek kucak Yollar!Gariplerin yittiği, süvarilerin erittiği, ömürleri öğüten değirmenin döndürücü enerjisi Yollar!Yollar; uzaktan korkmayan, çiğnenmekten bıkmayan, çiğnenmezse anında otların kapladığı, ısssızlaşan zavallılar!Yollar...Yollar; karındaşların-kardaşların, kandaşların-dindaşların, yoldaşların-arkadaşların, fikirdaşların-ülküdaşların beraber salındıkları podyum!...Yollar; kaçakların, göçeklerin, döneklerin, kalleşlerin, korkakların, ürkeklerin, suç ortaklarının berâber geçtikleri iz!...Yollar; kaçanı kurtaran çıkış, kovalayanın tek tuzağı, kemendi!...Yollar; köprü yoksa bitişiyle karşıdan karşıya korkarak, ürkerek, titreyerek veya özlemle, veya öfkeyle, veya küfrederek bekleyenlerin ümitlerinin bittiği yer!Yollar; köprücünün yaptığı bir bağlantıyla biraz daha uzayan, hasretleri bezeyen, yeryüzünü süsleyen ân, can, kan damarları!...Yollar; dönenlerin, döneklerin, yoldaşını yarı yolda terk edenlerin, kaltakların, kavatların, zavakların, kalleşlerin, kahpelerin de izi...Yollar; zâlimlerin, mürâilerin, kan emici el atına binmişlerin, paralı askerlerin, kapı kollarını kamçı diye sallayan kapı kullarının, cellatların, kahverengi burunluların, yalakaların, yağcıların da yürüdüğü, koştuğu, kaçtığı, kovaladığı çıkmaz!...Yollar; Tanrı'nın dileği ile isteyeni Mevlâsına, şeytanın yönlendirmesi ile dileyeni belâsına götüren kucak!...Yollar; arlının-arsızın, hırlının-hırsızın, kutlunun-uğursuzun, onurlunun-onursuzun, îmanlının-îmansızın, kahramanın-kahpenin, cesûrun-korkağın, soylunun-sopsuzun, ağzı duâlının-dili bedduâlının tek izi!...Yollar; yılan dili gibi ikili, biri iyiye öbürü kötüye; biri doğruya, öbürü yanlışa; biri Cennet'e, diğeri Cehennem'e giden iz...Yollar; ehîl bir rehberle mutlaka kurtuluşa, yolbilmez veya kıyâmete kadar şaşırtmakta izinli şeytan yönlendirmesiyle kahroluşa, yok oluşa götüren tarîkat!...Yollar; İki Cihan Serveri'nin "Nuh'un Gemisi" dediği Ehl-i Beyt Gemisi ile bir Evliyai'r-Rahman kaptanlığında mutlak felâha; Evliyâu'-şşeytan önderliğinde mutlaka felâkete götüren tarîk...Yollar; tek başına çıkılırsa uzadıkça uzayan, durmamacasına koşulmasına rağmen 45 yılda, 4,5 cm. ilerlenemeyen zor; ehîl bir rehberle 4,5 dakika, hatta 4,5 saniyede hedefin gösterilmesi ile bitebilen kolay erek!...Yollar; kimseyi terk etmeden tek başına yola düşenlerin, geçtiği yere sert adım darbeleriyle iz bırakayım derken patikalaştırdığı, kolayken zorlaştırdığı, dağlar aşan cığırlar...Yollar; evlâdı anadan ayırırken, canı cânanla buluşturan; bir gözü ağlarken, diğer gözüyle gülücükler dağıtan, aynı gözeden vuslât ve hasret fışkırtan kaynaklar...Yollar; tembelin düşmanı, süvârinin sevdâsı...Yollar; uzun yollara dayansın diye yaratılmış zayıf hafızalı deve kervanlarını, bir düştüğü çukura bir daha düşmeyecek kadar kuvvetli hafızası ile eşeklerin, çekip yönettiği; inişli-çıkışlı, yenişli-yokuşlu, uzun-kısa, karanlık-aydınlık; bir yanı hasret, diğer yanı vuslât olan kavuşturucu....Yollar; uzun-ince, patika-cığır ama yolcuyu mutlaka vuslâta erdiren tarîkler...Yollar; hırsız mütahitlerden arta kalan genişlikte hatta otobanlığına rağmen, eğimi yanlış yapılmış ilk virajda, en modern araca takla attırıp yolculuğu başlamadan bitiren viyadükler!... Yollar; Hicret'te mağara geçen, ricatta derecik aşamayan, cihâd'da uçurumları aşıran yollar!...Yollar; yolcusu ile güzelleşen yol...Yollar; yolu ile özelleşen yolcular...Yollar; yol, tarîk, sırat'el mustakîym! Veya gazaba uğramış, sapmışları, Allah ile aldatıcılar önderliğinde, günah ve haram süslü izlerden, gülüp-oynayarak yakıtı taş ve insan olan ebedî ateşe götüren şeytanî iz...Vel-hâsıl; soylu-soplu bir Atanın nutfesini, soylu-soplu bir Ananın nutfesiyle buluşturarak, ana rahminde başlayıp, toprak ananın rahminde ebediyyen başlayacak yolculuğumuzda bizi "Sırât'el mustakîym"den yürüten Çalabım'a, Tanrım'a, Allahım'a yerlerle gökler arası kadar şükr'ederim...Kaçanla kovalayanı; İki Cihan Serveri'nin, sonra İmam Ali'nin, sonra Ehl-i Beyt'in, sonra Pîr-i Türkistan Hâce Ahmet Yesevî'nin, sonra Hünkâr Hacı Bektaş'ın aç aslanla ceylanı kucağında birlemeyi başaran Türk'çe izinden önümüze düşen; "Türk oğlu Türk'üm" derken niye yaratıldığının farkındalıkla bizi; fâni dünyada "Kâinat Devleti"ne, ebedî dünyada Sevgi Ummanı'na yönlendiren Evliyai'r-Rahmanımız'a çok teşekkür ederim...Allah için tut elimden, el tutan,Tutmazsan; yorgunum, düşerim Billâh!...YOLCU, YOLUYLA; YOL, YOLCUSUYLA GÜZELDİR vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017