logo
18 NİSAN 2024

Yürütmede derin çatlak

Yürütme erkini oluşturan Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasında Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla ilgili dikkat çeken bir tartışma yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika'da gazetecilere yaptığı açıklamada yine Anayasa Mahkemesine yüklendi. Erdoğan, hükümeti de "Bu çerçevede, Anayasa'ya bağlılığıma ilişkin bazı arkadaşların yaptığı açıklamalar var ki bunlar da çok üzücüdür" ifadesiyle eleştirdi
03.03.2016 00:00:00
RECEP BAHAR/HABER-ANALİZ


Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre 3 temel erk var: Yürütme, Yasama ve Yargı... Cumhurbaşkanlığı ile hükümet yürütme erkini temsil ediyor. Anayasanın 104. maddesine göre "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir." Cumhurbaşkanı yurtdışına gidince Anayasanın 106. maddesi uyarınca yerine yasamanın başı konumundaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı vekalet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Yine Anayasanın 109. maddesine göre "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur. Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır." Türk yargısının en üst kurumu ise Anayasa Mahkemesi... Anayasanın 153. maddesine göre, "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme (yani cumhurbaşkanını ve hükümeti) ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar."
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel kanunu olan Anayasası böyle diyor. Cumhurbaşkanlığı makamı ile hükümet arasındaki derin çatlak, Anayasa Mahkemesi'nin 25 Şubat'ta Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine yönelik karar vermesiyle başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, aynı gün geceleyin Anayasa Mahkemesinin 'hak ihlali' kararının ardından, Can Dündar ile Erdem Gül'ün tahliyesine hükmetti. Dündar ve Gül, 26 Şubat'ın ilk saatlerinde yurt dışına çıkış yasağından oluşan adli kontrol tedbiri uygulanarak Silivri Ceza İnfaz Kurumu'ndan tahliye oldu. Buraya kadar her şey hukuk çerçevesinde gerçekleşti. 
Erdoğan devre yapınca...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Şubat sabah saatlerinde 5 gün süren Batı Afrika gezisine çıkmadan önce Atatürk Havalimanı'nda yaptığı "(Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesi) Anayasa Mahkemesi bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Ben Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim, bunu çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" şeklindeki açıklama büyük tartışmayı başlattı. Erdoğan'ın özellikle 'karara uymuyorum' ifadesi dikkat çekici... Aynı gün Anayasa Mahkemesi'nin bütçesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu'nda yaptıkları konuşmalarda AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ve AKP Grup Başkanvekili İlknur İnceöz, Erdoğan'a destek verdi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, AKP Siirt İl Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesinin geçmişte verdiği kararları eleştirdi. AKP İstanbul Milletvekili Markar Eseyan, 29 Şubat'ta Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesinin Dündar-Gül kararını eleştirdi. Bu arada muhalefet de topa girdi. CHP İstanbul Milletvekili Tanal, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında, Anayasa Mahkemesinin kararı ile ilgili açıklamaları nedeni ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu!
Hükümet topa giriyor
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 29 Şubat'ta yaptığı açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla ilgili kendi kişisel konumunu ortaya koymuştur" sözleri de dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Akış, 1 Mart'ta Kurtulmuş'un bu sözleri üzerine "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesine tepkisi, kişisel konumlanma değil, devletin ve hükümetin başı sıfatıyla yapılmış bir açıklamadır" şeklinde konuştu.  Buna karşılık Kurtulmuş, 2 Mart akşamı katıldığı canlı yayında da "Cumhurbaşkanımız da bu anlamda Anayasa Mahkemesinin kararıyla ilgili kendi görüşlerini ifade etmiştir" ifadesini tekrarladı. Başbakan Davutoğlu da, Akış'ın çıkışı üzerine Salı günü "Sayın Kurtulmuş'un açıklamasında kastettiği, Cumhurbaşkanımızın da herhangi bir devlet yetkilisi veya vatandaş gibi eleştiri yapma hakkı vardır. Ben de aynısını söyledim. Türkiye'de devletin nihai başı anlamında Cumhurbaşkanının yetkileri de, hükümetin başı anlamında, Başbakanın yetkileri de herkes tarafından bilinir. Anayasal çerçeve açıktır. Bu anlamda da Türkiye'de şu anki anayasa çerçevesi dışında yerleşmiş çok kuvvetli bir siyasi gelenek vardır " diyerek tartışmaya dahil oldu.
Yüksek Mahkemeden tarihi hatırlatma
Son dönemde kamuoyu önüne fazla çıkmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, tartışmalara sessiz kalmayarak Ankara'da 1 Mart'ta yaptığı açıklamada şu kritik cümleleri kurdu: "Anayasa Mahkemesinin, anayasanın ve kanunların kendisine verdiği yetkileri kullanarak verdiği kararlar, herkesi ve her kurumu bağlamaktadır. Bu bir Anayasa kuralıdır. Kınayanın kınaması da övenin övgüsü de Anayasa Mahkemesini etkilemez. Biz işimizi yapıyoruz. Bireysel başvuruda, başvurucunun kimliğine de bakmıyoruz. Yargıçlar kutsal varlıklar değildir. Bu nedenle mahkeme kararları eleştirilebilir, dahası eleştirilmelidir de. Aksi takdirde hukuk donar, gelişemez. Ancak eleştirinin ötesinde tamamen hayali diyaloglar üreterek, mahkememizi talimatla karar veriyormuş gibi gösteren şahsıma ve üyelerimize yönelik tamamen yalan ve iftira niteliğindeki haber ve yorumları da kınıyor ve reddediyorum. Verdiğimiz kararları doğal olarak bazıları beğeniyor, bazıları da beğenmiyor. Dahası bugün alkışlayanlar yarın tabiri yerindeyse lanetleyebiliyor. Hatta bazen aynı kişiler, verilen kararlardan bir kısmını alkışlıyor, ancak aradan bir gün geçmeden aynı hakimlerin verdiği kimi kararlar için de 'skandal' diyebiliyor."
Bozdağ-AYM atışması
Arslan'ın bu açıklamasına Adalet Bakanı Bozdağ, aynı gün cevap vererek "Anayasa Mahkemesinin (AYM) verdiği son hak ihlali kararı, daha yargılamaya başlamamış mahkemeye ve yargı görevi yapanlara baskıdır, müdahaledir. İlk derece mahkemesinde daha iddianamenin okunmadan, savunma dinlenmeden, deliller değerlendirilmeden ve sanıkların mahkumiyetine, beraatine karar verilmeden Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı vermesi anayasa ihlalidir" dedi. Bu açıklamaya Anayasa Mahkemesindan aynı gün yazılı açıklama ile cevap geldi: "(İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz kuralı) Anayasa Mahkemesinin iptal davası ve itiraz başvurusu sonucu verdiği 'iptal kararları' için geçerli olup bireysel başvuru sonucu verdiği 'ihlal kararları' yönünden herhangi bir hüküm ifade etmemektedir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan bu sert tartışmalara Afrika gezisi sırasında cevap vermedi. Erdoğan'ın Perşembe gecesi yurda dönerken uçakta gazetecilere bu konuda kritik açıklamalar yapması bekleniyor. 
Arınç'tan aykırı çıkış
Eski Başbakan Yardımcısı, 22. dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın önceki akşam Ankara'da Bilkent Üniversitesi'nde düzenlenen panelde, hem Anayasa Mahkemesi'ni verdiği 'hak ihlali kararından' ötürü kutladı, hem de Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'a 'yanındayım' mesajı verdi.  Arınç, şunları söyledi: "Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum demek bu Anayasa mevcut oldukça çok geçerli bir söz değil. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bu mevcut Anayasa'ya göre seçildi. Sayın Cumhurbaşkanı bunu kabul etti, halka gitti. Bu Anayasaya göre and içti, and içerken ben farklı bir cumhurbaşkanıyım demedi, Leyla Zana gibi de yapmadı. Biz de kendisini ayakta alkışladık. Bu Anayasa'da yazdığı için rektörleri atıyor, Yargıtay'a, Danıştay'a üye seçiyor."

Erdoğan 'tartışmaya devam' dedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika'da uçağın müettebatı haline gelen gazetecilere yaptığı açıklamada, biraz daha yumuşak bir dil kullanarak Anayasa Mahkemesini eleştirmeye devam etti. Erdoğan, şunları söyledi: "Öncelikle Anayasa Mahkemesi kendisini burada adeta birincil mahkemenin yerine koyması yanlış olmuştur. Yargı süreci bitti mi? Hayır. Siz daha süreç bitmemişken devreye giriyor, durumdan vazife çıkartmak suretiyle böyle bir adım atıyorsunuz. Kaldı ki Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha önceleri, "Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz" tezini savunan bir arkadaşımızdı. Kendisi benim sevdiğim, takdir ettiğim bir arkadaştır. Ama ne yazık ki kendi kendine bu tür çelişkilere düşmesi, ülkemiz için, hukuk için çok yanlış bir gelişme olmuştur. Burada gerekçeyi açıklamadan, bitmemiş bir yargı sürecini alelacele bitirme konumuna gelmek usule aykırı olduğu gibi esasa da aykırıdır. Hem usul bakımından hem esas bakımından sıkıntı var. Kendisi tabii şimdi bir savunma içerisine giriyor ama bunu savunamazsınız. Kendisi "Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar her şeyin üstündedir, herkesi bağlar" diyor. Anayasa ve yasa değişikliklerinde evet bağlayıcıdır ama bireysel başvurularla ilgili olarak böyle bir şeyi öne süremezsiniz. Zaten yanlış buradan kaynaklanıyor." Erdoğan, hükümet kurmaylarını sert dille eleştirmekten kaçınarak, "Bu çerçevede, Anayasa'ya bağlılığıma ilişkin bazı arkadaşların yaptığı açıklamalar var ki bunlar da çok üzücüdür" dedi. Burada şunu vurgulamakta fayda var: Anayasanın 153. maddesi Yüksek Mahkemenin verdiği kararlarda bağlayıcılığın iptalde mi yoksa ihlalde mi olduğu konusunda bir ayrıma gitmiyor. Nitekim de pratikte de öyle oldu. Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine Dündar ve Gül tahliye edildi, Erdoğan bunu engelleyemedi, sadece ağır bir dille eleştirdi.
SONUÇ: Dışarıda 'Rusya, Irak merkezi yönetimi, İran, Suriye' gibi düşmanlar edinen AKP fikriyatı; devlet aygıtı içinde bir süredir eksikliğini çektiği iç düşmanını üretmiş oldu: Anayasa Mahkemesi. Yandaş medyanın attığı manşetler de bunu ortaya koyuyor. 







3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
Cari işlemler 3.2 milyar dolar açık verdi
Temel neden: Altın ve enerji ithalatı
İhracatta 'miktar' arttı, 'değer' düştü
Emeğimiz daha ucuza gidiyor!
Nimbus Projesi ile İsrail ne yapmak istiyor?
Google çalışanları protesto etti
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
7 saat 18 dakika sürecek
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
Cari işlemler 3.2 milyar dolar açık verdi
Temel neden: Altın ve enerji ithalatı
İhracatta 'miktar' arttı, 'değer' düştü
Emeğimiz daha ucuza gidiyor!
Nimbus Projesi ile İsrail ne yapmak istiyor?
Google çalışanları protesto etti
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
7 saat 18 dakika sürecek

Üç ilçede eğitim ve öğretime 1 gün ara verildi

Tokat merkezli 2 depremin merkez üssü olan Sulusaray ile depremden etkilenen Artova ve Yeşilyurt ilçelerinde eğitime ara verildi.
18.04.2024 07:12:00
Haber Merkezi
Üç ilçede eğitim ve öğretime 1 gün ara verildi
Üç ilçede eğitim ve öğretime 1 gün ara verildi
Tokat Valiliği gece yaşanan 2 depremin merkez üssü olan Sulusaray ile depremden etkilenen Artova ve Yeşilyurt ilçelerinde eğitime ara verildiğini açıkladı.

Yapılan açıklamada "Tokat ilimiz Sulusaray ilçemizde 4,7 ve 4,1 büyüklüğünde meydana gelen 2 deprem nedeniyle Sulusaray, Yeşilyurt ve Artova ilçelerimizde eğitim ve öğretime 1 (bir) gün ara verilmiştir" denildi.


Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha

 
 
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin açtığı iptal davası üzerine, terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan düzenlemeyi iptal etti.
17.04.2024 23:00:00
AA
Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha
Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha

Anayasa Mahkemesi, CHP'nin açtığı iptal davası üzerine, terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan düzenlemeyi iptal etti. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, CHP, 7079 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açtı. Yüksek Mahkeme, Kanun'un 97. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'a eklenen ek 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin ve 117. maddesiyle 375 sayılı KHK'ya eklenen ve terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan ek 21. maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi.

Gerekçede, "Kişinin istediği kıyafeti giymek yerine ceza infaz kurumunca verilen kıyafeti giymek zorunda olmasının söz konusu kıyafetin türü de dikkate alındığında kişinin maddi ve manevi varlığının korunması, geliştirilmesi hakkını sınırlandırdığı açıktır" denildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan davalarda yargılananların, badem kurusu ve gri renkte tek tip tulum giyerek duruşmalara katılması kararlaştırılmış, 2017'de yasalaşan düzenlemenin Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından uygulanacağı açıklanmıştı. Ancak süreçte yönetmelik yayımlanmamış, tutuklu ve hükümlülere tek tip tulumlar giydirilmemişti. AA

2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi

Kanada'da oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusu kabul edilmeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlayan İranlı Dr. Shiva Kaviani, bir aydır Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi bekliyor
17.04.2024 17:13:00 / Güncelleme: 17.04.2024 17:18:04
İHA
2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi
2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi
Kanada'da oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusu kabul edilmeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlayan İranlı Dr. Shiva Kaviani, bir aydır Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi bekliyor. İranlı akademisyenin bu süreçte Kanada'ya bir vize başvurusu daha yaptığı ancak bu başvurusunun da reddedildiği öğrenildi.

Kanada'nın Toronto şehrinde yaşayan İranlı akademisyen Dr. Shiva Kaviani, oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusunda bulunmak üzere ülkesi İran'a geri dönmüş ve buradan Kanada'ya gitmek için vize başvurusunda bulunmuştu. Vize başvurusuna ret cevabı alan Kaviani, bunun üzerine geçtiğimiz ocak ayında Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden Türkiye'ye giriş yapmıştı. Ancak vize reddi alan akademisyen, Kanada'ya gidememiş ülkesine de gitmek istemeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlamıştı. İki ay boyunca havalimanında yaşayan ve çalışanların yardımcı olduğu Kaviani, ardından Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi'ne teslim edilmişti.

Geri Gönderme Merkezinde kalıyor

Silivri'de bulunan Göç İdaresi Başkanlığına bağlı Geri Gönderme Merkezine götürülen İranlı akademisyen bir aydır burada kalıyor. Yetkililer akademisyenin durumu konusunda İran ve Kanadalı ilgililer ile bir görüşme yaptı. Kanada, İranlı Dr. Shiva Kaviani'nın yeniden yaptığı vize başvurusunu kabul etmedi. Akademisyen de ülkesi İran'a geri dönmek istemediğini yetkililere bildirdi.

Yargıtay Başkanı 19. turda da seçilemedi

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 19. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

17.04.2024 11:29:00 / Güncelleme: 17.04.2024 11:34:04
AA
Yargıtay Başkanı 19. turda da seçilemedi
Yargıtay Başkanı 19. turda da seçilemedi

Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 18 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün 19. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 113, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. Seçime katılım 325 olarak kayıtlara geçerken, 11 boş oy kullanıldı, 63 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 20. tur oylamayla devam ediliyor.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.