Türkiye'nin dış politikasında denge arayışı: İki kutuplu dünyada akıllı diplomasi
14.10.2025 00:00:00
Dünya siyasetinde dengeler hızla değişiyor. Soğuk Savaş'ın katı blok anlayışının yerini, artık daha esnek, çok yönlü ilişkiler ağı alıyor.
Bu dönüşümde Türkiye hem coğrafi konumu hem de tarihsel birikimiyle, dikkatle yürütülmesi gereken bir dış politika dönemi yaşıyor.
Çok kutuplu dünyada yeni gerçekler
Bugün küresel sistem ne tam olarak Batı'nın ne de Doğu'nun tek başına belirleyebildiği bir düzende ilerliyor.
Enerji krizleri, bölgesel çatışmalar, ticaret savaşları ve yeni teknolojiler; ülkeleri artık daha dikkatli düşünmeye, çok yönlü politikalar izlemeye zorluyor.
Türkiye de bu tablo içinde kendi çıkarlarını korumaya, ulusal güvenliğini ve ekonomik istikrarını önceleyen bir çizgide ilerliyor.
Rusya ile ilişkiler: Gerilim değil diyalog
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, tarih boyunca farklı dönemlerde çeşitli sınavlardan geçti.
Bugün iki ülke arasında enerji, turizm, tarım ve bölgesel güvenlik gibi alanlarda önemli bir iş birliği zemini bulunuyor.
Bu ilişkiler, karşılıklı çıkar ve saygı temelinde sürdürülmeye çalışılıyor.
Türkiye, Rusya ile diyaloğu koparmadan, bölgede istikrarı korumaya odaklı bir yaklaşım izliyor.
Batı ile ilişkiler: Stratejik bağları korumak
Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak Batı dünyasıyla da derin tarihsel ve kurumsal bağlara sahip.
Bu bağların korunması, hem savunma hem de ekonomi açısından stratejik öneme sahip.
Aynı zamanda Türkiye, Avrupa Birliği ile diyaloğunu canlı tutmaya ve ticari ilişkilerini çeşitlendirmeye önem veriyor.
Ankara'nın yaklaşımı: "Sorun değil çözüm üreten ülke"
Son yıllarda Türk dış politikasında öne çıkan kavramlardan biri "diyalog diplomasisi".
Ankara, bölgesel gerilimlerde taraf olmaktan çok, arabulucu veya kolaylaştırıcı rol oynamaya çalışıyor.
Bu tutum hem insani hem de diplomatik değerlerle uyumlu bir çizgi olarak dikkat çekiyor.
Türkiye'nin temel hedefi, kendi çıkarlarını korurken bölgesel barışa katkı sunmak.
Sonuç: Denge, sabır ve diplomasi
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde dış politikada başarısı, bu hassas dengeyi ne kadar akıllıca yürütebileceğine bağlı olacak.
Ne tamamen bir tarafa yaslanmak ne de diğer tarafla bağları zayıflatmak doğru olur.
Ankara'nın stratejisi, denge, sabır ve çok yönlü diplomasi üzerine kurulu.
Bu yaklaşım, Türkiye'yi sadece bölgesinde değil, küresel ölçekte de istikrarlı ve güvenilir bir aktör konumunda tutmanın anahtarı olabilir.
Dünya değişiyor; Türkiye bu değişimi izlemek yerine, kendi aklı ve vizyonuyla yön vermeye çalışıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Türkiye'nin dış politikasında denge arayışı: İki kutuplu dünyada akıllı diplomasi / 14.10.2025
- Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması / 12.10.2025
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025
- Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması / 12.10.2025
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025