Erdoğan'ın yüzleşmesi daha dünyada iken başladı. Ne ile mi yüzleşme? Yapamayacağı şeyleri söylemekle yüzleşme. Hani bir "one munite" veya van münit, diye bildiğimiz, kağıttan bir kahramanlık çıkışı vardı Davos'ta. Bu çıkışın hemen beş dakika sonrası, İsrail cumhurbaşkanı ve halkından özür dilenmiş ama Türkiye'de dillere destan olmuştu.
Peşine bir "Mavi Marmara" katliamı gerçekleştirilmiş ve 9 vatandaşımız katledilmişti. Kim tarafından mı? Davos'ta yaptığı çıkışı, bin bir özürle telafi etmeye çalıştığı ülke tarafından. Evet, İsrail tarafından 9 vatandaşımız uluslararası sularda katledilmişti.
Erdoğan laf olarak birçok çıkış yapmış. İsrail ise hem laf hem icraat olarak aynen karşılığını vermişti. (Alçak Koltuk, olayı gibi) Bırak müdahaleyi, bir özür bile diletememişti. NATO filan zaten ortalıkta yoktu. Artı bu İsrail ile hiçbir ticari anlaşma iptal edilmemişti.
Şimdi Suriye ile benzer bir senaryoyu yaşıyoruz. Yaklaşık bir yıldır Suriye; Yapmayın, etmeyin, biz kardeşiz, düşman değiliz, dese de; Erdoğan, yok ille de Suriye'ye demokrasiyi getireceğiz, havasında çünkü senaryo öyle.
Ülkesinde her gün PKK vari bir yapılanma tarafında halkı ve askeri katledilen komşumuz Suriye bir uçak düşürdü. Kimin uçağını? Türkiye'nin.
Suriye salak mı? Böyle bir ortamda kendisini hedefe koymuş bir ülkenin uçağını kasten düşürsün. Dahası bu uçak krizinden öncede Erdoğan'ın, NATO'yu göreve çağırdığını bile bile NATO'ya üye bir ülkenin uçağını düşürür mü? Salak mı Suriye? Salak demişken şu fıkra vari hikâye bu aralar tüm siyasilere örnek olsun diye hatırlayalım…
"Adamın birisinin, arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara zor yanaştırır. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker.
Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.
Adam hemen denileni yapar ve akıl hastanesindeki deliye seslenir: "Senin ne işin var tımarhanede?"
Cevap müthiştir; "Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil...!"
Suriye daha ilk gün kendi hava sahasında bir uçak düşürdüğünü itiraf etti. Türk uçağı olduğunu anlayınca, anladığım kadarıyla özür mahiyetinde "Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk. Biz Türkiye ile dostuz, düşman değiliz" açıklamasını yaptı.
İşte bu noktada siyasilerimiz gerekli siyasi adımları atmalı. Ama asla Müslüman kanını bu milletin ellerine bulaştırmamalı.
Yukarıda "yüzleşme" demiştik. 9 vatandaşımızı katledenlere "özür" bile diletemeyenlerin önüne benzer bir olay çıktı. İşte "yüzleşmenin" bir başkası. Bakalım ne olacak?
Saf Suresinin şu ayetleri bu süreçte ve her zaman aklımızda olsun…
"Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebep olur. Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever." (2, 3, 4. Ayetler)
Ha, NATO Allah yolunda saf bağlayanların oluşturduğu bir birlik değildir.
Peşine bir "Mavi Marmara" katliamı gerçekleştirilmiş ve 9 vatandaşımız katledilmişti. Kim tarafından mı? Davos'ta yaptığı çıkışı, bin bir özürle telafi etmeye çalıştığı ülke tarafından. Evet, İsrail tarafından 9 vatandaşımız uluslararası sularda katledilmişti.
Erdoğan laf olarak birçok çıkış yapmış. İsrail ise hem laf hem icraat olarak aynen karşılığını vermişti. (Alçak Koltuk, olayı gibi) Bırak müdahaleyi, bir özür bile diletememişti. NATO filan zaten ortalıkta yoktu. Artı bu İsrail ile hiçbir ticari anlaşma iptal edilmemişti.
Şimdi Suriye ile benzer bir senaryoyu yaşıyoruz. Yaklaşık bir yıldır Suriye; Yapmayın, etmeyin, biz kardeşiz, düşman değiliz, dese de; Erdoğan, yok ille de Suriye'ye demokrasiyi getireceğiz, havasında çünkü senaryo öyle.
Ülkesinde her gün PKK vari bir yapılanma tarafında halkı ve askeri katledilen komşumuz Suriye bir uçak düşürdü. Kimin uçağını? Türkiye'nin.
Suriye salak mı? Böyle bir ortamda kendisini hedefe koymuş bir ülkenin uçağını kasten düşürsün. Dahası bu uçak krizinden öncede Erdoğan'ın, NATO'yu göreve çağırdığını bile bile NATO'ya üye bir ülkenin uçağını düşürür mü? Salak mı Suriye? Salak demişken şu fıkra vari hikâye bu aralar tüm siyasilere örnek olsun diye hatırlayalım…
"Adamın birisinin, arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara zor yanaştırır. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker.
Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.
Adam hemen denileni yapar ve akıl hastanesindeki deliye seslenir: "Senin ne işin var tımarhanede?"
Cevap müthiştir; "Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil...!"
Suriye daha ilk gün kendi hava sahasında bir uçak düşürdüğünü itiraf etti. Türk uçağı olduğunu anlayınca, anladığım kadarıyla özür mahiyetinde "Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk. Biz Türkiye ile dostuz, düşman değiliz" açıklamasını yaptı.
İşte bu noktada siyasilerimiz gerekli siyasi adımları atmalı. Ama asla Müslüman kanını bu milletin ellerine bulaştırmamalı.
Yukarıda "yüzleşme" demiştik. 9 vatandaşımızı katledenlere "özür" bile diletemeyenlerin önüne benzer bir olay çıktı. İşte "yüzleşmenin" bir başkası. Bakalım ne olacak?
Saf Suresinin şu ayetleri bu süreçte ve her zaman aklımızda olsun…
"Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebep olur. Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever." (2, 3, 4. Ayetler)
Ha, NATO Allah yolunda saf bağlayanların oluşturduğu bir birlik değildir.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024