logo
10 EYLÜL 2025


Zafersiz barış ilkeleri

20.02.2010 00:00:00
22 Ocak 1917 günü Başkan Wilson Süresiz Barış Koşullarını Amerikan Senatosunda açıklar. Bu açıklama, savaşan yanlar arasında bir aracılık yapılması amacına dayanmamaktadır. Yalnız bu ilkelerin savaşan devletlerde yayınlanmasını ve halkın barış konusunda bilgilendirilmesini amaçlamaktadır. Yani kısacası savaşan devletlerin hükümetlerinden çok halkını etkilemek içindir.22 Ocak 1917'de Başkan Wilson'un bu konuşması Osmanlı basının, aydınını ve halkını da etkiler. Bilhassa halk zafersiz barış ilkelerine aşırı ilgi gösterir. Çünkü cephelerdeki ağır asker kayıplarının her biri onların çocuklarıdır. Bu nedenle bütün maddeleri basın aydın ve halk tarafından yorumlanır. Fakat bu ilkelerin sekizinci ve dokuzuncu maddeleri Osmanlı yöneticilerini biraz düşündürür. Bu maddelerde şu düşünceler vardır: Madde 8- Uluslar arasında hak bakımından eşitlik olmalıdır. Sağlanacak inancalar büyük ve küçük, güçlü ve güçsüz ayırımı gözetmemelidir. Hak, ulusların özel kuvvetlerine değil, toplumun ortak kuvvetine dayanmalıdır. Madde 9- Hükümetlerin yetkilerini kendi uluslarından aldıkları ilkesi kabul edilmedikçe hiçbir barış sürekli olamaz. Ulusları bir eşya gibi bir efendiden başka bir efendiye geçirmek yetkisini veren hiçbir yerde hak yoktur? Bundan böyle şimdiye dek dinleri ve amaçları kendilerininkilerden başka olan hükümetlerin egemenliği altında yaşamış olan bütün ulusların, yaşantısı, dini, sanayi ve sosyal gelişmesi güven altına alınmalıdır. Yaşamda durulma olmadıkça Acunda barış olamaz.Osmanlı Devleti de çok uluslu bir devlettir. İmparatorluk anlayışına göre egemen ulus Türklerdir. Padişah Halife Türk asıllıdır. Meclisi oluşturan milletvekilleri Türk ve Arap asıllıdırlar. İç ve dış ticaretler sanayi gayri Müslim, Ermeni ve Rumların elinde idi. Bu nedenle halkın zengin kesimi gayrimüslimlerden oluşmaktadır. Kapitülasyonlara dayanan iç ve dış ticaret onları güçlendiriyordu. Bu durumda Türk üreticisinin ezilmesini sağlayan en büyük etkendi. Bu durum toplum barışını bozan en önemli konu idi. Bunun için hükümet Kapitülasyonların kaldırılması için çalışıyordu. Fakat Wilson'un önerilerine göre alınan bu önlemler yeterli değildi.  Çünkü 15. madde ile bu işi çözmek için  şu maddeyi getirir: Özet olarak şunu önermek isterim: Bütün uluslar anlaşarak Monreo ilkesini bir acun ilkesi olarak kabul etsinler. Hiçbir ulus başka uluslar üzerinde egemenlik kurmaya kalkışmasın ve her ulus kendi rejimini ve gelişme yolunu hiçbir baskı ve gözdağı ile karşılaşmadan seçebilsin. Başkan Wilson bu madde ile Osmanlı topraklarında hiçbir köyde kasabada ve şehirde çoğunluğu sağlayamayan gayrimüslim azınlıklar için devleti parçalamaya çalışıyor. Yalnız Osmanlı'yı değil Avusturya Macaristan İmparatorluğunu da uluslara siyasi özgürlük vererek parçalamak istiyor. Hatta Türkleri Avrupa ve Küçük Asya'dan tamamen çıkarmak istiyor. Başkan Wilson ve Amerikan Hukuku bu ilkeleri Avrupa Hıristiyan dünyasında barışı sağlamak için uygulamaya konmasını  isterken bile Avrupalı ve Hıristiyan olan İngiltere ve Fransa'nın Afrika'daki, Asya'daki Pasifikteki ulusların insanlık haklarını tanımaz.Başkan Wilson'un 10.u maddesi Osmanlının can damarını elinden almaya çalışıyor. Türk halkının mülkiyet hakkını gasp ediyor. Bu madde de şöyle yazıyor: Bu sırada imkânlarını ve erkini tüm olarak geliştirmek çabasında bulunan büyük b ir ulusa elden geldiği ölçüde doğrudan doğruya açık Denizlere bir çıkış sağlanmalıdır. Eğer bu ona toprak bırakılarak yapılmazsa bir takım yolların barışı sağlayan genel inanca altında yansızlaştırılması ile yapılabilir. Dostça ve adilane antlaşmalar yapılarak hiçbir ulusun acun teciminin genel yollarından çıkarılmasının engellenmemesi gerekir. Başkan Wilson bu madde ile önce İstanbul ve Boğazları, Türk halkının elinden alınmasını önerir. Sonra da büyük bir ulus olarak tanınan Rusya'nın tecim için açık denizlere çıkmasını sağlamak amacı ile uluslar arası bir yönetim kurulmasını önermektedir. Rusya'nın ayrıcalığını örtmek içinde Uluslar arası yönetimi Karadeniz'deki diğer uluslar için kurulduğunu ifade edecektir. Başkan Wilson'un barış önerileri, 25 ve 26 Ocak tarihlerinde olumlu düşüncelerle okuyuculara duyurulur. Fakat 27 Ocak 1917 de gerçek yorumlanınca şu açıklama Tanin gazetesinde yayınlanır: ?İki sulhten hangisini tercih ettiğimiz sorulacak olsa, arzu, temenni ve nazariyat sahasında kalmak suretiyle bila tereddüt birincisinin cevabın veririz. Fakat iş fiiliyat sahasına intikal ettiği zaman ise maatessüf şimdilik bütün gayemiz düşmanlarımızı her türlü sulhe icbar edecek hale getirecek muzafferiyetler istihsaline matuftur. Filhakika başka türlü hareket edemeyiz. Bizim mevkiimizde bulunanlar düşmanlara haklarını teslim ettirmek için onları ezmek zaruretindedirler. İsteyeceklerimiz asgari de olsa kabul edilemeyeceğinden emin olduktan sonra yapılacak şey ancak bunları cebren kabul ettirmekten ibaret bulunduğuna göre işte bizim de hal-i hazırdaki vazifemiz budur.. İsteriz ki dünya Mister Wilson'un istediği sulha kavuşmakta gecikmesin, fakat onun ne kadar gecikebileceği malum olmadığı için bundan evvel yapılacak en büyük vazifemiz düşmanları her şeyi kabule icbar edecek yeni darbeler indirmeğe çalışmaktır. Zira biz vazifemizi hakkiyle ifa edeceğimizden eminiz. Fakat diğer şekildeki sulha karşı da en ziyade teveccüh kar hissiyat içinde bulunanların bizler olduğumuza inanılmasını rica ederiz."" Böylece 27 Ocak 1917'deki bu son yazıda, ABD'nin de katılacağı zafersiz anlaşma barışı ile kazanılacak zafer sonunda elde edilecek barış karşılaştırılarak barış çağrısına katılmayız. Almanların Amansız Denizaltı savaşına destek vermek amacı ile savaşa devam ederiz. Ne yazık ki bu savaşı zaferle değil yenilgi ile sonuçlandırırız. Neticede, 16 Mart 1919 da Donanmaları ile İstanbul Boğazına gelerek Sevr'i imzalattırarak amaçlarına imzalanmış bir belge ile ulaşırlar. Fakat Mustafa Kemal önderliğinde Samsunda başlayan, Erzurum' da, Sivas'ta, Ankara'da örgütlenen milli direniş, bağımsızlık savaşı ile Türk ulusunun haklarını korur, Misak-ı Milli Hudutlarımızı kabul ettirerek Lozan'ı imzalar. Bu bağımsızlık hareketi ilende sömürge yönetimi altındaki uluslara örnek ve önder olarak ikinci dünya savaşı sonunda başta Amerika ve Avrupa uluslarına ulusların bağımsızlığının ne demek olduğunu öğretir. Bu zaferimizi ilim ve teknik alanında da devam ettirerek çağın silahlarını yapar hale gelerek bağımsızlığımızı korumaktır. Yoksa gelirler, tarihinizle hesaplaşın der kuzu kuzu da gider büyüklerin nezaretinde istenen antlaşmayı imzalarız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
Fransa'da 9 camiye provakatif saldırı
Camilerin önüne 'Macron' yazılı domuz kafatasları bırakıldı
Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Gürzel CHP'den istifa etti
Özlem Gürzel yaptığı açıklamada partisinin suçladı
2025 Türkiye otomotiv pazarı
En çok satan otomobiller ve satış rakamları
Köleye de bu yakışır!
ABD: Katar saldırısından haberimiz vardı
Bu kez hedef Katar!
Siyonist vahşilerden bir alçak saldırı daha
Cenaze namazını şehidin babası kıldırdı
Şehitlerimiz son yolculuğuna uğurlandı
Hikmet Çetin soruları yanıtladı
'Kılıçdaroğlu başa geçmek istiyor'
Toplum cinnet geçiriyor, siyasetin gündemi CHP
Boşanma aşamasındaki eşi ve ailesine kurşun yağdırdı: 3'ü ağır 4 yaralı
Gram altındaki yükseliş sürüyor
Altın gözünü 5 bin TL'ye dikti
Gürsel Tekin eski il binasına gitti
'Resmi binamız Sarıyer'
CHP lideri Anıtkabir'i ziyaret etti
CHP 102 yaşında
Aralarında yabancılar da var!
Gözaltı sayısı 27'ye yükseldi
Haftaya roketleme ihtimali var!
Dövizde ralli başladı
11 emniyet görevlisine göz altı!
FETÖ'ye bir operasyon daha
Dünyanın insicamını bozuyor!
BRICS ülkelerinden ABD'ye ortak tepki
Fransa'da 9 camiye provakatif saldırı
Camilerin önüne 'Macron' yazılı domuz kafatasları bırakıldı
Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Gürzel CHP'den istifa etti
Özlem Gürzel yaptığı açıklamada partisinin suçladı
2025 Türkiye otomotiv pazarı
En çok satan otomobiller ve satış rakamları
Köleye de bu yakışır!
ABD: Katar saldırısından haberimiz vardı
Bu kez hedef Katar!
Siyonist vahşilerden bir alçak saldırı daha
Cenaze namazını şehidin babası kıldırdı
Şehitlerimiz son yolculuğuna uğurlandı
Hikmet Çetin soruları yanıtladı
'Kılıçdaroğlu başa geçmek istiyor'
Toplum cinnet geçiriyor, siyasetin gündemi CHP
Boşanma aşamasındaki eşi ve ailesine kurşun yağdırdı: 3'ü ağır 4 yaralı
Gram altındaki yükseliş sürüyor
Altın gözünü 5 bin TL'ye dikti
Gürsel Tekin eski il binasına gitti
'Resmi binamız Sarıyer'
CHP lideri Anıtkabir'i ziyaret etti
CHP 102 yaşında
Aralarında yabancılar da var!
Gözaltı sayısı 27'ye yükseldi
Haftaya roketleme ihtimali var!
Dövizde ralli başladı
11 emniyet görevlisine göz altı!
FETÖ'ye bir operasyon daha
Dünyanın insicamını bozuyor!
BRICS ülkelerinden ABD'ye ortak tepki
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.