Öncelikle dil konusundaki zihni karışıklığa bir son vermek ve kanaatimizi netleştirmemiz lazım.
Ortaokul ve lise yıllarından itibaren bazı hocalarımız bizleri yabancı dil öğrenmeye teşvik ederken çoğunluğu teşkil eden bir gurup ise her hangi bir yabancı dile "gâvurca" deyip dudak büker ve öğrenme şevkimizi kırardı.
Söz konusu gurubun çoğunluğunu oluşturan İlahiyatçı hocalarımız muhtemeldir ki şu Kur'an ayetinden pek haberdar değillerdi:
"Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun varlığının, kudretinin delillerindendir. Bilenler, âlimler için bunda Allah'ın kudretini gösteren deliller vardır." (Rum: 22).
Bir kısım malumat sahibi ama gerçek ilimden nasibini almamış olan büyük bir kesim hala; lisanların muhtelif olmasındaki ilahi kudretin delillerini görmeyerek yabancı dillere "gâvurca" deyip geçmeye devam etmektedirler.
Tüm insanlığa İlahi mesajı ulaştırmakla vazifeli olan bizler, herhangi bir milletin lisanını öğrenmeden onlara bu mesajı nasıl ulaştıracağız?
Ana dilimizde yazılmış olan, söylenmiş olan şaheser kabilinden zamanı aşan sözleri, zamanın asla eskitemediği şiirleri her hangi bir millete ulaştırmak için elbette o milletin lisanını bilmek zorundayız.
Yakın zamanda kaybettiğimiz Türk kültür mirasının ulu çınarlarından olan Prof. Dr. Fuat Sezgin'in otuzdan fazla yabancı dilde okuyup-yazdığını bilenlerimiz azdan da az iken, özellikle dini konuları istismar eden nice şovmenleri toplumun her kesimi tanıyor ne yazık ki.
Vefatının 104. yıldönümünde Erzurum/Narman'da çeşitli etkinliklerle anılan ünlü halk ozanı ki yöre halkı onu "Hak aşığı" olarak tanır ve tanıtır, kısacık ömrüne o kadar güzel eserler sığdırmış ki okuduğunuzda gerçekten "zamanı aşan sözler" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Aşık Sümmani'nin şiirlerini dikkatle ve ibretle inceleyenler gönül rahatlığı ile diyeceklerdir ki; bu eserlerin sahibi elbette vefatının 104. yılında da hayırla yâd edilecektir inşaallah.
Bunlar gerçekten de zamanı aşan, zamana meydan okuyan sözler:
"Deli gönül ile düştük bir cenge,
Hikmeti sorulmaz iştir bu gönül.
Günden güne girer her türlü renge,
Bazı solar gâh kumaştır bu gönül.
Bazı yelkenini derin yürütür,
Bazı âh vah ile ömrüm çürütür,
Bazı lâle sümbül çiçek bürütür
Bazı pus dumandır kıştır bu gönül
Bazı nefse uyar pek bühtânlanır
Bazı seyre çıkar pek seyrânlanır
Bazı yere iner perişânlanır,
Bazı padişahtan baştır bu gönül.
Sümmâni dünyada sen çekme yası
Allah de silinsin kalbinin pası
Göğsüne uğrarsa ecel pençesi
O zaman anlarsın boştur bu gönül."
"Aramızı karlı dağlar alınca,
Gayrı dost eline gidip gelinmez,
Yahşi himmet gerek ahbap yolunda,
Kuru dava ile menzil alınmaz.
Geçti bu devranın demi bozuldu,
Gülistan bezminin gülleri soldu
Çay taşların yakut pahasın buldu,
Cevherler ummana düştü bulunmaz.
Sümmani bu remzin keşfine delil,
İstersen evvela sen kendini bil,
Meşhurdur söylenir dillerde iyi bil,
Sağ iken bir şahsın kadri bilinmez."
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025