İslam muamelatı, zekatı fakirin hakkı olarak takdir etmiş, sosyal adaletin tesisine en büyük katkıyı yapmıştır İslam, helal kazanç yollarının meşruiyetini şart koşmuş, haram kazanç yollarını tıkamıştır. Kazanılan servetin keşfi bir tutumla, haram ve şüpheli yerlere harcanmaması için de tedbirler getirmiştir.Mal sahibi vefat ettikten sonra, malın miras yoluyla kime ne kadar dağıtılacağının ölçüsünü de koyarak, servet üzerinde mütemadiyen bir kontrol oluşturmuştur.Resulü Ekrem (sav), veren elin alan elden daha üstün olduğunu ilan etmiştir. Özellikle Mekke'nin fethinden sonra, pekçok insan, müellefe-i kulub metoduyla yani, zekattan ayrılan payla ve malla İslam'a ısındırılmış ve Müslüman olmaları sağlanmıştır.Hicretten sonra Medine'de pazar kurulmuş, iktisadi hayat hareketlenmiştir. Savaşlarda elde edilen ganimetler iktisadi hayatın güçlenmesinde büyük rol oynamıştır.İslam muamelatı, zekatı fakirin hakkı olarak takdir etmiş, sosyal adaletin tesisine en büyük katkıyı yapmıştır. İslam muamelatının düzenli tatbik edildiği Ömer bin Abdulaziz döneminde zekat verilecek fakir bulunamadığı nakledilmektedir.