Zengin toprakların borçlu insanları

Bu nasıl başlık böyle! Ne yaman çelişki. Hiç zengin topraklarda borçlu insan yaşar mı? Hiç olmazsa bal tutan bile parmağını yalar. Servet ayaklarında olan eğilip alır, diye eleştirenler olabilir. Mantık hatası değil mi? Zengin toprakların zengin halkı olmalı. Her gün dinlediğimiz istikrar fon müziğini dinlemeden önce şu tabloya kulak verelim. Borç yiğidin kamçısıdır derler ya? Ülkenin en yiğit insanlarını adliye koridorlarında bulabilirsiniz. Bu borçlular her gün icra müdürlüklerinde kamçılarla uğraşıyorlar. Adliyelerde hani iğne atsan yere düşmez denilen merci icra müdürlükleridir. Siz kapısında adalet sarayı yazdığına aldanmayın; gerçekte icra saraylarıdır. Eskiden banka dosyaları bir rafta yer alırdı. Şimdi ise bankalara ayrı bir dosya odasının tahsis edildiği icra müdürlükleri bile var. Dünyanın en büyük adliye sarayımız icra dosyalarına yetmiyor. Adliye mimarları bile bir yıl sonraki yer ihtiyacını tespit edememişler. Yakında adliye sarayları yerine icra sarayları açılırsa şaşırmayın.
İstanbul Çağlayan Adliye Sarayı'ndaki icra dairesi sayısı en son 36'ya ulaşmış durumdaydı. Kartal Anadolu Adliyesi'nde ise icra müdürlüğü sayısı 50. Her icra dairesindeki dosya sayısı 2015 yılında 35 bin civarındaydı. Sadece bu iki adliyede geçen yıl 3 milyona yakın icra dosyası açılmıştır. Önceki yıllardan devredenlerle birlikte sadece İstanbul'da icra dosyası sayısı 5 milyona yaklaşmış. Formülü Türkiye'ye uyarladığımızda 40 milyon civarında icra dosyası ile halkımız sırtında kamçı ile yaşamaktadır. Takipte bankalar ve varlık yönetim şirketleri ilk sırada.
Daha bitmedi. Dosya sayısının her yıl istikrarlı bir şekilde artması bir yana asıl tablo takip açılmayan kısım. Gerek çek kanunu gerekse de icra iflas kanunun cezai müeyyidelerinde yapılan değişikliklerle birçok alacaklı netice alamayacağını düşünerek veya takip maliyetlerinden kaçmak için resmi dosya açmamaktadır.  
Türkiye tablosunu okumak için icra dairelerini tek tek dolaşmaya da gerek yok. Tersinden de sağlaması yapılabilir. Benim ülkemin zengin topraklarının üstündeki halkın yüzde 78'i yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşıyor. Bu gelirle zengin olacak değil ya.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş, asgari ücretin 5 bin TL olacağını açıkladığında Türkiye'nin milli servetlerini Milli Ekonomi Modeli ile ekonomiye kazandırmanın projesini de ortaya koymuştu. Vatandaşların borçtan kurtulmak ve zengin olmak için ayaklarının altındaki serveti sadece eğilip alması gerekiyordu o kadar. Halk 4 yıl daha kendi borç istikrarını seçtiğine göre; bir yandan madenlerimizi işleten yabacıların geliri istikrarlı bir şekilde artarken icra dosya sayısı da istikrarlı bir şekilde artacak demektir.