logo
20 NİSAN 2024

Zihinsel emperyalizmin bukağısı

08.07.2012 00:00:00
Siyasi edebiyatta çokça kullanılan terimlerden birisi "emperyalizm"dir. Emperyalizm, bir milletin ya da ülkenin bir başka milleti ya da ülkeyi sömürerek siyasi, askerî, ekonomik, kültürel, hukuki anlamda hâkimiyeti altına alması ve yayılmacılık politikası izlemesi demektir. Emperyalist devlet, başka milletleri baskı ve sömürü altında tutarak imparatorluk kurar, hâkimiyet alanlarını genişletir. Tarih boyunca birçok emperyalist nitelikli imparatorluklar gelip geçmiştir.  
Bu bağlamda ülkeler ve milletler arası emperyalizme dayalı ilişkilerde iki temel boyut vardır: Birincisi doğrudan, maddi, somut anlamda emperyalizmdir.  
Bunda emperyalist ülke, hâkimiyeti altına aldığı mazlum milletin ekonomik kaynaklarını, madenlerini, tabii ürünlerini, gelirini, bütün mal varlıklarını haksızca kendi tarafına aktarır, insan emek gücünü çok ucuza sömürür. Böylece mazlum milletin ekonomik kaynaklarını çalarak, gasp ederek, ele geçirerek zenginleşir.  
Bir de ekonomik emperyalizme zemin hazırlayan, yol açan, gerekli olan alt yapıyı oluşturan zihinsel emperyalizm vardır. Bizim üzerinde duracağımız asıl mesele, ekonomik emperyalizme araç olan bu zihinsel emperyalizmdir. Zihinsel emperyalizmde zalim ülke ya da millet yönetimi, mazlum milleti zihinsel olarak köleleştirir, kendine bağımlı kılar. Zihinleri sömürülmüş, köreltilmiş olan mazlum milletin fertleri, artık kendisine zulmeden, bütün yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömüren zalim milletin her yaptığı haksız uygulamayı ya görmez, ya farkına varmaz, ya normal ve olağan karşılar, ya da önemsemez.  
En önemlisi de zihinleri yağmalanmış kişiler, düşünme, muhakeme etme, yargılama, eleştirme melekesini kaybetmiş, her şeye boş vermiş, toplumsal sorumluluk duygusu dumura uğramıştır. Emperyalist devlet, sömürdüğü milletin zihnini kötürümleştirdikten, atıl hâle getirdikten, çalışamaz duruma soktuktan sonra sömürü düzenini rahatlıkla işletebilir. Emperyalist sömürü düzeninin işleyişine çomak sokulmayacağından emin olarak küresel zulmüne ve soygunculuğuna devam eder.
Bu çerçevede bugün ülkemizde bir kısım insanların zihinleri maalesef büyük oranda, bir bütün olarak Batı (Avrupa Birliği ve Amerika) emperyalizmi tarafından iğdiş edilmiş, dumura uğratılmış, felç edilmiştir. Böylece ortaya mankurtlaşmış bir kitle çıkmıştır. Genel anlamda Batı, özelde ise Amerika, zihinsel emperyalizmde oldukça başarılı çalışmalar ortaya koymuştur ve koymaktadır.
Zihinsel emperyalizme maruz kalmış olan bir bölük insanımız, değişik şekillerde propaganda ve faaliyetler sonucu milletimiz üzerinde Amerika kaynaklı şer odaklarının ne gibi plan ve projeler yürüttüğünü bilmemektedir, bilse bile ilgilenmemektedir. Bir milletin en büyük felaketi, kendi mukadderatıyla ilgili konularda, toplumsal ve siyasi meselelerde duyarsız kalmasıdır. Bütün siyasi partilerinden önemli kurum ve kişilerine kadar herkes Amerika'nın Büyük Orta Doğu Projesine uygun tavır almaktan başka çare göremiyor ve önermiyorsa, iktidar olmak için kendini Amerika'dan icazet almak zorunda hissediyorsa, yapacağı her millî icraatta Amerika'dan izin alma gereği duyuyorsa, "ne yapalım Amerika'ya mahkumuz" duruşu sergiliyorsa orada tam bir zihinsel kötürümleşme var demektir.  
İslamcısından bilmem necisine kadar bütün siyaset esnafı, kendisini Türk milletini Amerika'nın belirlediği sınırlar içinde tutma göreviyle görevli hissediyorsa, tam bağımsızlıkçı ve özgürlükçü haysiyetli Türk millî duruşu, önemli bir siyasi damar hâline gelememiş ve milleti tarafından anlaşılamamış ya da desteklenmemişse o milletin akıbeti için hayırlı şeyler söyleme imkanı yoktur.  
Amerika kaynaklı şer odakları, insanlarımız üzerinde zihinsel emperyalizmi birkaç yolla gerçekleştirmektedir. Bunlar, ana hatlarıyla şöyledir: Öncelikle çağımızın en bariz gerçeklerinden biri olan kitle iletişim araçlarıyla yoğun bir propaganda bombardımanına tabi tutmaktadır. Bu yoğun yanıltma, yönlendirme sağanağı altında kalan insanlarımız neye uğradıklarını şaşırmakta, sersemlemekte ve derinlemesine düşünemez hâle gelmektedir. Gazete, televizyon, sinema, bilgisayar gibi kurumlarla Amerika, propaganda işini çok iyi becermektedir. Büyük paralar aktararak gazete, televizyon satın almakta ya da büyük imkanlar sunarak kiraladığı gazetecilere kendi siyaseti doğrultusunda yayın yaptırmaktadır.  
Birçok gazeteci ve televizyoncunun Batı kaynaklı fonlardan yemlendikleri zaman zaman ortaya çıkmaktadır. Batının emperyalist politikaları, bu gazeteci ve televizyoncular vasıtayla milletimize şirin gösterilmekte ya da tek seçenek olarak sunulmaktadır. Yani ya sevdirerek ya da korkutarak Amerika'nın emperyalist politikalarına mecbur edilmektedir. Zihinler böylece bukağılanmakta, farklı çözüm yolları düşünmekten alıkonmaktadır. Yine sinema sektörü büyük oranda Amerikan filmleri tarafından işgal edilmiştir. Sinema salonlarında, televizyonlarda, bilgisayarlarda gösterilen filmlerin büyük bölümü, Amerika'nın emperyalist politikalarını sevdirerek ya da korkutarak benimsetmeye ya da mecbur etmeye yönelik ürünlerdir. Mesela 1960'lı yıllarda Amerika Vietnam'a savaş açmış ama bu savaştan yenilerek çıkmıştı. Bu savaşla ilgili pek çok film yapmış, hepsinde de Amerikan ordusunun olağanüstü kahramanlıklar gösterdiğini vurgulamıştır. Hatta insanüstü kahraman figürler, koca Vietnam ordusunu darmaduman etmektedir.  
Bütün orduları, ülkeleri dize getiren Amerikalı kahraman asker figürünün merkezde yer aldığı filmler, aslında bizim gibi Amerika'nın sömürü alanına giren milletlerin çocuklarının zihinlerinde şu imajın uyanmasını sağlamaktadır: "Amerika çok güçlüdür. Her istediğini yapabilir. İstediği ülkeye girer, istediğini yapar ve onun karşısında kimse duramaz. Onun için Amerika ne isterse vermeli, ne yapmak istiyorsa kolaylık göstermeli, zinhar karşı gelmemeli, yoksa karşı gelen yok olur. Yok olmak istemiyorsan uslu uslu otur, onun emperyalist hâkimiyetini kabul et, onun sömürgesi olmayı içine sindir. Onun plan, proje ve politikalarına isyan etme, sadece uygulayıcı uysal bir memur ol.  
Zihinsel emperyalizmi öncelikli bulan ve bunun önemine inanan Amerika, bu konuda büyük paralar harcamaktan çekinmiyor ve meyvesini de alıyor.  Zihinsel emperyalizm, işe sömürülecek, hâkimiyet altına alınacak milletin özgüvenini yok etmekle başlar. Gerek dışardan gerekse içerden kiraladığı, görevlendirdiği propagandistlerle o millete kendine güvenmeme, kendi başına bir şey yapamama, ancak başkalarının eteği altında yaşayabilme, her zaman başkasının yardımına ve himmetine muhtaç olma, başkasının yardımı olmadan ayakta duramama güvensizliği aşılar.  
Böylece zihinsel emperyalizme maruz kalmış olan millet, kendini eksik, yarım, geri zekalı, aciz, sünepe, sümüklü böcek gibi filan hissetmeye başlar. Psikolojik tahribatla bu hâle getirilir. Tanzimat'tan bu yana Türk milleti arasında böyle Batı adına çalışan aydın, gazeteci, yazar, politikacı bilmem ne fitne ve fesat görevlileri dolanıp durmaktadırlar. İçerden kiraladıkları adamlarına "Biz Türkler adam olmayız. Gelsin bizi başkası kurtarsın ve adam etsin. Bizi Batılılar yönetsin. Her şeyi en iyi onlar bilir. Biz bir şey bilmeyiz. Onlar medenî ve ileri, biz geri ve ilkeliz " dedirtiyorlar.  
Nitekim zihinleri bu propagandalarla iğdiş edilmiş bir kısım insan, işgal ve Millî Mücadele döneminde açıkça Amerikan mandası, İngiliz mandası istediler. Zihni, kalbi, gönlü emperyalizm tarafından işgal edilememiş olan çılgın Türk Atatürk, Türk milletine olan güveniyle bütün mandacıları, bütün emperyalist işgalcileri elinin tersiyle bir tarafa iterek tam bağımsız ve bağlantısız, hür bir Türk bir devletin nasıl kurulacağını gösterdi.  
O zamanın Amerikan ve İngiliz mandacılarının torunları, bugün de aynı cırtlak sesleri çıkarmaya devam ediyorlar. Hem de bütün basın yayın organlarını işgal ederek. İslamcısı, liberali, Kürtçüsü, Ermenicisi, bilmem necisi hepsi ağız birliği etmişçesine Türkiye'yi ıhtırmanın, Türk varlığını silmenin, Türk'ün elinden devletini alıp gavura teslim etmenin derdindedirler. Gece gündüz Amerika yavşaklığı, Avrupa Birliği yalakalığı yapmalarının başka bir izahı yok.
Amerika'nın zihinsel emperyalizmi gerçekleştirmek için kullandığı hususlardan biri de ekonomik üstünlüğü elinde tutmak. Amerika, parasını, dilini bütün dünyaya yayarak, uluslararası büyük firmalarını tekel hâlinde birçok ülkeye yerleştirerek, pek çok sanayi, teknoloji, ekonomi sektörünü kendine bağımlı hâle getirerek, borçlandırarak ve değişik yollar deneyerek mazlum milletleri kendine göbekten bağlamakta ve sömürü düzenine çomak sokma riskini azaltmaktadır.  
Ülkemiz de bu bağlamda özellikle 1950'li yıllardan beri Batı işbirlikçisi politikacılar sayesinde pek çok ekonomi ve sanayi sektörünü, silah, savunma sanayine varıncaya kadar her alanı Amerika'ya bağımlı hâle getirmiştir. Amerika parçasını vermese çalışamayacak ve atıl durumda kalacak pek çok makine, alet edevat var. Amerika, teknolojik ve ekonomik üstünlüğü ve bağımlılığı elinde tutarak zihinlerimizi kıskıvrak bağlamaktadır. Eğer itiraz edersek ortaya yerde cascavlak kalırız korkusunu içimizde tutarak bağımsızlık ve hürriyet ruhumuzu yok etmektedir. Amerikan emperyalizmine karşı çıkamayacak dereceye gelen zihinsel tutulmamız, bizim önemi yadsınamayacak bukağılarımızdandır.  Peki ne yapılacak? Yapılacak olan şey çok basittir: Millet olarak kendine güvenerek, inançla, sebatla, azimle, sabırla, şerefle, namusla, haysiyetle yaşama azmi ve kararlılığı. Millet olarak vereceğimiz karar şudur: Ya Batıya her yönden bağımlı hâlde onların ayağı altında paspas olarak biyolojik varlığımızla yaşamaya çalışacağız, ya da ruhumuzla, kafamızla, gönlümüzle, kalbimizle, milletimizle, ülkemizle, devletimizle, kültürümüzle, ekonomimizle tam bağımsız ve bağlantısız, şerefli, başı dik bir millet olarak var olacağız. Zihni, kalbi, ruhu özgür kalmış hiç kimse, şerefsizce bir hayatı tercih etmez.  
O hâlde emperyalizmden, önce zihinlerimizi, ruhumuzu kurtarıp özgürleştireceğiz, sonra ekonomik ve siyasi özgürlük kendiliğinden gelir. Bütün borçlarımızı ödeyerek ya da siyasi bağımsızlığı etkilemeyecek bir düzeye indirgeyerek, kendi millî sanayimizi, teknolojimizi hızla ilerleterek, kendi millî sinemamızı, kültürümüzü, edebiyatımızı üretip yayarak, kolasından sigarasından tutun bütün gereksiz ve zararlı tüketim ve eğlence ürünlerinin müşterisi olmaktan vazgeçerek, Amerika'nın propaganda kanallarını yok ederek, yerli işbirlikçilerini etkisiz hâle getirerek, Batının yerli sömürge genel valisi gibi iş gören politikacılarını evlerine göndererek Amerikan emperyalizmine son vermek mümkündür.  
Kendine güvenmek ve inanmak, başarmanın yarısıdır. Olmayacak şeyler değil bunlar. İşte tam bu noktada Amerika propagandası devreye giriyor ve kendi insanımıza: "Sen hayal görüyorsun, bu dediklerinin hepsi ütopya. Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Dünya küçük bir ülkeye dönüştü. Herkes herkese bağımlı hâle geldi. Millî bağımsızlık, millî şeref gibi kavramlar soyut şeyler." dedirtiyor. Böylece kendi kendimizi zihinsel emperyalizm altında tutuyoruz. Bizim tek sorunumuz bu engeli aşamamak. 
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.