Prof. Dr. Haydar Baş'ın İcmal Dergisi Nisan 2013 tarihli yazısıdır.
Zikir, ameller içerisinde ibadetlerin özüdür, zübdesidir. Bu mânâda, namaz esasen zikir için kılınır, oruç, zikir için tutulur, hacca zikir için gidilir. Kısacası, İslam'ın şartı dediğimiz şartların tamamı Allah'ı zikretmek içindir.
Ce- nab-ı Hak buyuruyor: "Beni zikretmek için namaz kıl." Yani namazın gayesi; Allah'ı zikretmektir. Namaz çok büyük bir ibadettir. Bu büyük ibadetin özü, zübdesi, kendisi, Allah'ı zikretmek için olursa, sen, var zikrin ne olduğunu düşün! Onsuz hiç bir şey olmaz.
Nasıl amel, imansız sahih değilse, zikir olmadan da ibadet sahih değildir. Yani ibadetin gayesi Allah'ı zikirdir. O gayeye insan kendini mâtuf kılamazsa, yani, "Benim gayem Cenab-ı Hakk'ı zikirdir. Anmaktır. O'nunla beraber olmaktır" şuurunun dışına çıkarsa, onun yaptığı ibadet, ibadet değildir. Peki, insan bunu nereden anlayacak?
Zikirde, Allah, kuluna tecelli ediyor; "Beni zikret, Ben de seni zikredeyim" diyor. Bunu, namazda yaşaması lazım, oruçta yaşaması lazım, zekatta yaşaması lazım...
Aksi taktirde, faydalanılacak bir amel olmaktan ziyade, insanı riya tuzağına düşüren bir amel olur ki; Allah, böyle bir durumdan hepimizi muhafaza eylesin!
Günahlar kalbi karartır
Riya tuzağına değinmişken, 'günah' kavramı üzerinde durmakta fayda var. Hadis-i şerife göre, günahlar kalplerimizi karartır. İbadetler, sevaplar da kalbimizi aydınlatır. Yani biri nur saçar, biri kir saçar.
Zaten insanın merkez noktası da kalbidir. Duygularımızı, düşüncelerimizi, herşeyi etkisini altına kalp alır. Gözün bununla bakar; bu duygu ile bakar, kulağın onunla duyar.
Eğer, ibadetle onu temizledin, nuranî bir hale getirdinse her zaman, güzeli, doğruyu, hakkı, hakikati görür, işitir, söylersin.
Hayır, onu yapmazsan, tamamen onun tersi olur. Onun için ubudiyetle, ibadetle kalbe Cenab-ı Hakk'ın nurunu davet edip, tecellisine mazhar olmak, temizlenmek, günahlardan uzaklaşıp da Cenab-ı Hakk'ın rahmetine nâil olmak lazım. Yani kullukta ısrar etmemiz lazım.
Bugün maalesef toplum olarak kulluk görevlerimizi aksatıyoruz. Halbuki derdimiz, "Nasıl kul olacağım? Nasıl bir kul olmam gerekiyor?" olmalıdır.
Onun için bizi dikkatle okuyan kardeşlerimize tavsiyemiz odur ki; kullukta ısrarlı olmamız lazım. Kullukta ısrar etmek de ibadette ısrar etmeye bağlıdır. Bu hassasiyetten olacak ki; Allah'ın dostları, yapılması mubah olan bazı işlerden, "yanlışlara saparız" korkusuyla uzak durmuşlardır."
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Çanakkale Zaferi'nde Atatürk / 19.03.2024
- Çanakkale’yi geçilmez kılan güç / 18.03.2024
- İnsanın arayışı -2- / 17.03.2024
- İnsanın arayışı -1- / 16.03.2024
- Biz aşktan doğduk / 15.03.2024
- Zekat, fitre, sadaka / 14.03.2024
- Orucun kazandırdıkları / 13.03.2024
- Ramazan ayı hayırlara vesile olsun / 12.03.2024
- Tertemiz olma zamanı: Ramazan / 11.03.2024
- Allah’ı hatırlatan dost / 10.03.2024
- Çanakkale’yi geçilmez kılan güç / 18.03.2024
- İnsanın arayışı -2- / 17.03.2024
- İnsanın arayışı -1- / 16.03.2024
- Biz aşktan doğduk / 15.03.2024
- Zekat, fitre, sadaka / 14.03.2024
- Orucun kazandırdıkları / 13.03.2024
- Ramazan ayı hayırlara vesile olsun / 12.03.2024
- Tertemiz olma zamanı: Ramazan / 11.03.2024
- Allah’ı hatırlatan dost / 10.03.2024