Şiir ve musikinin Madrid buluşmasından "Endülüs'te raks -zil, şal ve gül-" doğdu. Kürdilihicazkâr bir inciydi bu. Kazanan sanat oldu. Eserin mimarları ünlü şairimiz Yahya Kemal ve musikinin büyük ustası Münir Nurettin Selçuk'tu.
On yıllar sonra yine bir başka Madrid buluşması ve NATO-Veto alacakaranlığında peydahlanan bir "mutabakat". Kazanan ABD'nin NATO genişleme planı.
Mangaldaki küle gelince… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 13 Mayıs 2022'de esip gürleyen sert bir çıkışla, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda, bu iki ülkenin PKK/PYD terör örgütlerine destek vermesi nedeniyle veto hakkımızı kullanıp, adı geçen ülkelerin NATO'ya alınmasını engelleyeceğimizi belirtmişti.
Ne olduysa mangalda kül bırakmayan bu açıklamanın ardından, yelkenleri suya indirerek vetomuzu geri çektik. Olan şuydu; İsveç ve Finlandiya, sözde/yazıda, Türkiye'nin terör konusundaki hassasiyetini değerlendireceklerini bildirmeleriydi. Bir mutabakat metni imza altına alındı. Bu mutabakatın hukuki değeri bulunmamaktadır. Mutabakat metninin her iki ülke parlamentosundan onay görmesi gerekmektedir. Terörle ilgili olarak da yargı kararlarının ölçü alınacağı söylenmektedir.
Tarihi hatırlayalım; Mondros Mütarekesi'nin 7'inci maddesi, savaş galibi devletlerin gerekli gördükleri yerleri işgal etme yetkisini düzenliyordu. Türk heyeti bu çok kritik ve aleyhimize olan maddeye karşı çıkınca, karşı tarafı temsil eden İngiliz Amiral Calthorp bu maddenin işletilmeyeceğine dair bir yazı verdi, taahhütte bulundu. Oysa bu taahhüdün hiçbir bağlayıcılığı ve hukuki niteliği yoktu. Bu taahhüdün geçerliliği İngiltere Lordlar ve Avam Kamarasının onayını gerektiriyordu. Türk heyetini temsil eden Rauf Orbay'ın bu hatasını göz önüne alan Mustafa Kemal, onu Lozan'a göndermedi, Rauf Orbay'ın yerine İsmet İnönü'yü gönderdi. Oysa Rauf Orbay, Mondros Mütarekesi'ndeki hatasını telafi etmek için Lozan'a gönderilmesini Atatürk'ten ısrarla talep etmişti.
Madrid'e dönersek, daha mutabakatın mürekkebi kurumadan İsveç ve Finlandiya yan çizmeye başladı.
Aslında Türkiye'nin muhatabı ABD olmalıydı. Vizyonsuz, lidersiz, stratejisiz Avrupalılar ABD'nin güdümünde. O halde terör konusunda PKK/PYD'yi besleyen destekleyen ABD'den söz alabiliyor ve mutabakat sağlayabiliyor muyuz, ona bakalım!
Günümüzün en önemli sorunlarından olan terör, ABD ve NATO'nun Türkiye içindeki örgütlenmeleriyle yürütülmektedir. Türkiye'nin terör batağında boğulması planı yapılmıştır.
Terörizmin yakalanan silahları ve patlayan bombaları ABD yapımı ve ordu malı olarak belirlenmektedir.
Bugün İslâm görüntüsündeki IŞİD ve El Nusra gibi terör örgütleri ile ayrılıkçı PKK/PYD/YPG, bunların hepsi ABD'nin desteğindedir. Bunları ABD ve NATO yönetmekte, yönlendirmekte ve belirlemektedir.
Mutabakat, AKP'nin zaferi gibi rüzgâr estirilse de hezimet olduğu görüşü de baskındır. Hepsi bir yana vetodan söz edip, bundan dönüşümüz dünya kamuoyunda Türkiye için büyük bir prestij kaybına neden olmuştur.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023