"Ümmîd-i vefa eyleme her şahs-ı degaldeÇok hacıların çıktı haçı zîr-i begalde."(Her hileci ve dolandırıcı kimseden vefa, bağlılık, dostluk, dürüstlük bekleme. Zira çok hacıların sonradan koltuk altlarından haçı çıktı).Kişi göründüğü gibi olmalı, olduğu gibi görünmelidir. Neye inanıyor, ne düşünüyorsa, nasıl bir kimlik ve kişilik sahibiyse dürüstçe kendisini o şekilde ifade etmelidir.İnancını, düşüncesini, kimlik ve kişiliğini gizleyerek, başka bir yüz ve kimlikle görünerek insanları aldatıp bazı menfaatler teminine kalkışmak ahlaksızlıktır, insanlıktan uzaklaşmadır. Aslında koltuk altlarında haç taşıyıp insanlara, Müslümanlara hacı olarak görünmek, son zamanların yaygın bir hastalığıdır. Buna bazıları "Allah ile aldatmak" diyor ki çok doğrudur.Özellikle İslam ülkelerinde ve tabii bizim ülkemizde halkı yönetme konumuna gelmek isteyenler ve gelenler, kendilerini aşırı dindar, İslamcı gösterme bu kimlikle görünür olma noktasına çok fazla önem veriyorlar. Zira İslam'ı siyasete alet ederek iktidara gelmek ve iktidarda kalmaya çalışmak, oldukça etkili bir yöntem. Bir kere İslamcı, dindar, mütedeyyin etiketine sahip olduktan sonra her türlü haltı işlese de bir korunurluluk zırhına büründürülmüş oluyor.Başörtüsü, İslam, din istismarıyla iktidara gelenler, her türlü hırsızlığı, yolsuzluğu yapıyorlar ama dindar vatandaş yine onları koruyor, yine destek veriyor. Bu anlaşılır bir durum değildir.Koltuk altlarında haç taşıyanların hacı gibi görünmesinin bir başka boyutu, dinlerarası diyalog projesiyle alakalıdır.Hristiyan dünya, Müslümanları Hristiyanlaştırmak için çok değişik yöntemler üzerinde çalışmaktadırlar. Bunlardan biri, Müslümanlar arasından devşirilmiş bir takım adamları yetiştirip Müslüman gibi görünmelerini sağlamak, ama aslında Hristiyanlık için çalıştırmak. Cemaat, tarikat şefi ve hoca diye bilinen birçok kişinin aslında Hristiyanlık ya da Yahudilik adına çalıştıklarına şahit oluyoruz."Sirkat çoğalıp lafz-ı sadâkat modalandıNâmûs tamam oldu hamiyyet yeni çıktı."(Hırsızlık, çalma çırpma, yolsuzluk, usulsüzlük çoğalarak arttı. Ama öbür taraftan doğruluk, dürüstlük, ahlak sözü de moda oldu. Namus, ahlak bitti, yok oldu. Öbür taraftan hamiyet, şeref, haysiyet iddiası da yeni çıktı).Bazı devlet yöneticileri, her türlü hırsızlığı, yolsuzluğu, usulsüzlüğü yapıyorlar, ama öbür taraftan halkın karşısına geçip seçim meydanlarında, televizyonlarda kendilerinin aslında ne kadar ahlaklı, ne kadar dürüst ve doğru olduklarını anlatıyorlar. Böylelikle halkı aldatıyorlar. Devlet idaresine geçmeden önce sıradan bir işçi çocuğu olan kişi, siyasete girip kendisine devletin yönetimi görevi verildikten kısa bir zaman sonra aşırı derecede zengin oluyor. Bunun nasıl olduğu sorgulanamıyor, zira soruşturma, araştırma, mahkeme kanalları, usul ve yöntemleri aynı kişi ve kişiler tarafından tamamen kapatılıyor. "Aciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhiMahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı."(Aciz, zavallı, aşireti, partisi patırtısı, dayısı olmayan sıradan kişilerin ayan beyan, apaçık ortada olan hakları gizlenir, verilmez, haksız çıkarılır. Öbür taraftan siyaset, iktidar tarafından himaye edilen yani korunan, arkası olan yüksek mevkilerdeki hırsız ve yolsuz kişileri ya da nüfuzlu, etkili tüccarları, şunları bunları tekrar koruma ve himaye etme geleneği yeni çıktı).Diyelim ki iktidar partisine mensup bazı bakanlar, oğulları, akrabaları, eş dost, bürokratlar, memurlar hırsızlık ve yolsuzluk yaptılar. Polis ve savcılar tarafından soruşturulup mahkemeye çıkarılacak. Bu işler daha başlamadan hemen polisler sürülür, savcılar değiştirilir, görevden alınır. Mahmî denilen bu imtiyazlı, ayrıcalıklı, özel korumaya alınmış kişiler soruşturulmaz, hesaba çekilmez, mahkemeye çıkarılmazlar ve çaldıkları yanlarına kâr kalır. Ama öbür taraftan sıradan vatandaşlar, milliyetçi aydınlar, bilim adamları, subaylar düzmece raporlarla, sahte belgelerle, evlerine, işyerlerine gizlice konan suç unsurlarıyla, oraya buraya gizlice gömülen silahlarla haklı ve suçsuz oldukları halde haksız konumuna itilip kodese tıkılırlar. İleri demokrasi denen kahpe düzen böyle bir şeydir.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015