Zulümle çözüm olmaz

Değerli gazeteci ağabeyimiz Cumhur Kılıççıoğlu tarafından tam 50 yıldır Siirt’te aralıksız yayınlanan Mücadele Gazetesi’nin 18 Mart 2013 tarihli haberine göre “Sinep Köyü’nde toplanan Siirt’in kanaat önderleri çözüm sürecine büyük destek sağladı” haberi manşetten verildi. Haberin devamında “Siirt Barış Meclisi” ile Ehem Sancak’ın ilham verdiği dini kanaat önderlerinin toplantısına bölgenin tanınan kişilerinden Sıbgatulah Sevgili, Bedrettin Aydın, Melle Bedri, Mele Burhan, Sadullah Toprak, Muiniddin Aydın gibi önemli isimler katılmıştır.
Başbakan’ın Siirt Öğretmenevindeki sivil toplum örgüt ve dernek başkanlarıyla yaptığı toplantıda ise Necmettin Sevgili’nin “Dinimizde kan dökmek haramdır” sözlerini Başbakan, ertesi gün Siirt’te daha sonra da İstanbul’daki mitinginde tekrarlamıştır.”
Başbakana yakınlığıyla tanınan Ethem Sancak’ın organize ettiği toplantıda görüş beyan eden Siirtli kanaat önderlerinin tamamı medrese tahsili görmüş, İslam Hukuku yani fıkıh konusunda gayet bilgili şahsiyetler olduğu da su götürmez bir gerçektir.
İslam kelime itibariyle silm, selamet, barış ve selam anlamlarına denk gelir. Evet dinimiz haksız yere kan dökmeyi kesin olarak yasaklamıştır. Kur’an’i ifadesiyle haksız yere bir insanı öldüren veya öldürülmesine yarım harf bile olsa katkıda bulunan cehennemliktir. Peki, bu ölçülerle yola çıktığınızda PKK’nın haksız yere öldürdüğü binlerce masumun kanı ne olacak? Bu kanı dökmek haram değil mi? PKK arkasında binlerce dul ve yetim bırakan gencecik evlatlarımızı katletti. PKK, Öcalan’ın liderliğinde asker, polis ve korucularla beraber binlerce masum Kürtün de canına kıydı. Hatırlanırsa PKK çok uzun yıllar köy baskınlarıyla bizzat Kürt vatandaşlarımızı öldürmüştür. Bu cinayet ve zulümlerle gelişen bir terör örgütünün çözüm süreci adı altında siyaseten söz sahibi olması ve hiçbir şey yapmamış gibi affedilmesi İslam hukuku açısından caiz midir? Siirtli hocalar bu sorulara da cevap vermek zorundadır.
AKP iktidarının desteğini arkasına alan Haçlı ve İsrail ittifakı sonucu Irak, Afganistan ve Libya’da öldürülen milyonlarca Müslümanın kanı da haramdır. Ya Suriye’de yine bizzat Erdoğan’ın destekleriyle başında Hristiyan George Sabra’nın olduğu terörist Hür Suriye Ordusu’nun katlettiği binlerce Halepli, Şamlı, Hamlı, Humuslu Müslümanın kanını nereye koyacaksınız? Haçlı-Siyonist ittifakının payandası olarak bu katliamlara ortak olmak, desteklemek ve gerçekleşmesi için güç sarf etmek de haramdır. Fıkıh açısından kimsenin bu cinayetleri affetme veya aklama gibi bir yetkisi yoktur.
“Çözüm süreci” bahanesiyle, 21 Mart Nevruz günü Diyarbakır’da yapılan mitingde yeşil-sarı-kırmızı renkli içinde 4 adet haç olan bayraklar kalabalıklar üzerinde devamlı olarak dalgalandırıldı. Mitingdeki tek dini sembol bu bayraklardı. Müslüman Kürtleri Hristiyan Papalık rıhtımına bağlamak isteyen bu hareketi desteklemek te haramdır.
Siirtli Hocaların, Müslüman katliamlarına yol açan, Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir devamı olarak adına “Çözüm” ve “Barış” gibi güzel kelimelerin feda edildiği bu “Süreç”e destek vermeleri hayret vericidir. Arap Baharı adı verilen Neo- Moğol istilası, İslam dünyasını kan ve gözyaşı deryasına çevirmişken Demokratik Özerkliğin peşinden gelecek bağımsız bir Kürdistan projesini onaylamak bölgemizin Filistin olmasını kabul etmektir. Kürdistan fikri, Kürtlere ait olmayan bir Amerikan-İsrail projesidir. Wilson prensipleri gereği Sevr anlaşmasının maddelerinden biridir. Kürtleri yaşadıkları topraklarda kul köle etmek ve Büyük İsrail coğrafyasını teminat altına almak maksadıyla atılan dev bir adımdır.
Siirtli hocalar, melleler, seydalar! Destek verdiğiniz sözde “çözüm süreci”:
30 bin kişinin katili Abdullah Öcalan’ı serbest bırakıyor, Müslüman Kürtlerin üzerinde haçlı bayrakları dalgalandırıyor, binlerce kilise açılmasını sağlıyor,  Kürtleri Hristiyanlaştırıyor, BOP çerçevesinde İslam topraklarını İsrail’e devrediyor, milletimizi bölüp parçalıyor, tefrika ve nifak çıkarıyor, bölgemizde ABD ve İsrail planlarını hayata geçiriyor.
Dikkat ediniz, desteklediğiniz “çözüm sürecini” sizinle beraber AB-ABD haçlı ittifakıyla, Yahudi-Siyonist İsrail de desteklediklerini açıkladılar.