Senede bir gün… Şarkı gibi, sevda gibi. Ancak bu sevda başka bir sevda; AKP'nin bitmez tükenmez fon sevdası bu kez işçinin kıdem tazminatına uzandı. El atacak başka bir şey kalmadı da emekçinin alın terinden çalarak oluşturacağınız fon nerelere kaynak oluşturacak acaba!.. Hiçbir zaman denkleştiremediğiniz ve yamalı bohçaya çevirdiğiniz bütçe artık yama tutmaz hale gelmiştir. Ekonomiyi fonlar da kurtarmaz. Kurtarsa kurtarsa, hangi fondan hangi vakfa aktarıldığı kuşkulu paralarla ödüllendirdiğiniz Atatürk düşmanı zibidilerin yevmiyelerini kurtarır ancak…
Her 1 Mayıs'ta emekçilerin bayramı olarak kutlanması gereken günün üzerine kara bulutlar çökmüştür.
Bu 23 Nisan'ı da öyle geçirmedik mi? Aydınlık geleceğimiz için çocuklarımız umutlarımızdır. Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Çocukların bayramında keşke onlara bayram sevincini doya doya yaşatabilseydik.
Ve keşke emekçilerimiz de bayramlarını yaşayabilselerdi.
Gazeteci Nail Güreli'nin sözlerine kulak verelim:
"1 Mayıs 1976, Türkiye'nin çağdaş tarihinde önemli bir dönüm noktasıydı. Yarım yüzyıllık bir oluşumdan sonra işçi sınıfı ilk kez yüzbinlerle ölçülen bir yığınsallıkla 1Mayıs'ı "İşçi Bayramı" olarak kutluyordu. Bu, Türk toplumunun çağdaşlaşma ve demokratikleşme sürecinde bir olguyu, bir baharı bildiren çiçeğin açışıydı, sanki…
1977'nin 1 Mayıs'ı ise bir başka anlamlı tarihti başlı başına… İşçi sınıfı savaşımının yadsınamaz, kaçınılmaz biçimde kan ve ateş içinden geçişiydi, ölümden hayata ulaşmasıydı sanki…(…) Üzerine kanlı bir perde indirilen 1977'nin 1Mayıs'ı için, kuşkusuz, en doğru yargıyı tarih verecek. Yaşanılan olayların nedensellik-sonuç ilişkisi tarihin elinde yanılmaz doğrulukta yerini alacaktır."
Usta gazetecinin tarihe not düştüğü 1977'deki olay, 1 Mayıs günü işçilerin Taksim Meydanı mitingini kana bulayan bir saldırının, bir traji-klasik provokasyonun ürünüydü. Bu millet, "Kanlı Pazar" olarak tarihe geçen bu olayı unutmayacaktır.
Dönelim kıdem tazminatına;
AKP iktidarının ortadan kaldırmaya çalıştığı kıdem tazminatı, dünyanın hemen her ülkesinde var olan en yaygın bir ödeme türüdür. Fransa'dan Güney Kore'ye, Hollanda'dan Hindistan'a, Arjantin'den Japonya'ya, İtalya'dan Brezilya'ya kadar neredeyse tüm dünya ülkelerinde kıdem tazminatı uygulanmaktadır. Elbette kıdem tazminatının miktarı ve uygulama koşulları ülkelerin geleneklerine, sendikal hareketin gelişmesine, toplu sözleşme düzenine ve toplumdaki sosyal koruma sistemlerinin türüne göre farklılık göstermektedir.
Ülkemizde de kıdem tazminatı 1937 yılından bu yana 82 yıldır uygulanmaktadır.
Yalan-yanlış ve gerçek dışı değerlendirmelere dayanarak, çalışanların en temel haklarından olan kıdem tazminatı yok edilmeye çalışılmaktadır.
Oysa iş hukukundan kaynaklanan hak ve özgürlükler Anayasa'nın, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin teminatı altında olup, insan haklarının vazgeçilmez bir parçasıdır.