Peşinen söyleyelim: Çanakkale mücadelesini, "Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" komutunu vererek, Birinci Dünya Savaşının gidişatını değiştiren Mustafa Kemal Atatürk'ü anmadan yazan tarihçileri (!) kınıyoruz!
Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı sonrası Türkiye'nin milli kimliği için önemli bir adım, Mustafa Kemal önderliğinde yapılacak Milli Mücadelede yer alacak vatanseverlerin yeşerme ve yetişme alanı olmuştur. Ama ne alan… Tam bir ateş çemberi.
Taraflar çok ağır kayıplar vermişti. Çanakkale cephesine gelen her 10 askerden 6'sı ya şehit olmuş ya yaralanmış ya da hastalanarak savaş dışı kalmıştır.
Bu rakam düşman safları için de her 10 askerden 5'i olarak hesaplanmıştır.
Bakın Çanakkale Savaşı'nın sonuçlarına:
Yüzyılın lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün yıldızının parladığı bir kırılma noktası olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı'nın süresi uzamıştır.
Çarlık Rusya'sının yıkılmasını kolaylaştırmıştır.
Bolşevik ihtilalini hızlandırmıştır.
Osmanlı ordusuna ve devletine itibar kazandırmıştır.
Türk kimliğinin ve milliyetçilik akımının güçlenmesini sağlamıştır.
Arap ayaklanmalarını erteletmiştir.
İngiltere'nin denizlerde yenilmezlik algısını sonlandırmıştır.
Avustralyalıların ve Yeni Zelandalıların ulusal kimlik kazanmalarına yol açmıştır.
Yukarıda saydığımız siyasi sonuçlardır; askeri ve diğer sonuçlarına da değinelim:
Donanmanın, denizaltı savaşının, mayın savaşının, topçunun önemi daha çok ortaya çıkmıştır.
Makinalı tüfekler savaşlarda öne çıkmıştır.
Hava kuvvetlerinin önemi iyice anlaşılmıştır. İlk defa havadan bomba atılmıştır.
İlk defa telsiz kullanılmıştır.
Türk askerinin iman dolu yüreği, cesareti, itaati, disiplini büyük saygı uyandırmıştır.
Çanakkale Savaşı askeri açıdan büyük bir zaferdir. Ama, onu tüm zamanlar için bir başlangıç noktası yapan karakteri: Sağladığı ve perçinlediği maddi/manevi değerlerdedir. Mustafa Kemal'in savaşlar sırasında özellikle 25 Nisan ve 10 Ağustos 1915 tarihlerindeki inisiyatifi, sorumluluk almaktan çekinmeme meziyeti sadece milletin geleceği üzerinde tayin edici olmamış; aynı zamanda edindiği haklı şöhret, 19 Mayıs 1919, Sivas Kongresi ve TBMM'nin açılışına dek uzanan süreçteki liderliğinin de yolunu açmıştır.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın deyimiyle, "Çanakkale, Yeni Türkiye'nin önsözüdür."
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023