2016 yılının öncesinde ayyuka çıkmış olsa da onlarca yıldır devletin kılcal damarlarına kadar sızmış olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) 7 yıl önce bugün, 15 Temmuz 2016'da Türkiye'de darbeye teşebbüs etti.
Darbe girişimi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki vatan sevdalısı askerlerimizin, emniyet güçlerimizin ve de milletimizin direnişiyle hedefine ulaşamadı.
TSK'ya sızmış FETÖ mensubu ve bu örgütü destekleyen 8 binin üzerinde askeri personel, 35 uçak, 3 gemi, 37 helikopter ve 74'ü tank 246 zırhlı aracın kullanıldığı, 251 kişinin hayatını kaybetmesi ve 2 binden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan darbe girişimi, Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak düştü.
Aradan geçen 7 yılda bazıları hâlâ devam eden on binlerce soruşturma ve dava açıldı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 21 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), 2 yıl devam etti ve 17 Temmuz 2018'de sona erdi. Bu 2 yıllık süreçte ilan edilen Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 125 binden fazla kamu görevlisi ihraç edildi.
FETÖ'nün Türkiye'deki önemli isimlerinin büyük çoğunluğu yurtdışına kaçtıkları için hiç yakalanamadı. Başta Fetullah Gülen olmak üzere yurt dışında olan FETÖ'cülere ise Türk adaletinin ulaşması mümkün olmadı.
Darbe girişiminde aradan geçen 7 yılda hâlâ cevap bulmamış sorular var.
Bir darbe hazırlığı yapıldığıyla ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı'na 15 Temmuz 2016'da gündüz bilgi ulaşmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeyi neden eniştesinden öğrendi?
Devletin emrinde olan kolluk kuvvetlerinin büyük çoğunluğu darbeye katılmadı. Neden ilk olarak sokağa kolluk kuvvetleri değil de halk davet edildi?
FETÖ'nün siyasi ayağının üzerine neden gidilmedi? FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili TBMM'de verilen araştırma önergeleri neden reddedildi?
Cevap bekleyen sorunlardan yalnızca üç tanesi…
Şüphesiz 15 Temmuz darbe girişimi konusunda çoğumuzun söyleyecek çok şeyi var. Ancak, darbe girişiminin yaşandığı geceyi konuşmaktan çok daha anlamlı olan şey bir daha 15 Temmuz gibi bir badire yaşamamak için neler yapılması gerektiği konusudur.
Zira 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişiminde iktidarda olan siyasiler yıllar önce FETÖ konusunda kendilerine yapılan nadir uyarılara kulaklarını tıkamış ve 'bu gruba ne istedilerse vermekte' adeta birbirleriyle yarışmışlardı.
Ömrü boyunca hangi yönden olursa olsun Türkiye'ye yönelen tehditler konusunda erken uyarı sistemi gibi çalışan merhum hocam Prof. Dr. Haydar Baş, 2001 yılında Fetullah Gülen grubu ve bu grubun taşeronluğunu üstlendiği dinlerarası diyalog konusunda Erdoğan'ı bizzat uyarmıştı.
Eğer bu aklıselim uyarılar dikkate alınmış olsaydı Türkiye 15 Temmuz gibi bir badireyi yaşamak zorunda kalmayacaktı.
Peki ders alındı mı?
Yaşananları zamanda yolculuk yapıp düzeltemeyeceğimize göre önemli olan bunlardan gerekli dersin alınıp alınmadığı konusudur.
Ama ders alındı mı sorusuna gönül rahatlığıyla 'evet' demek maalesef mümkün değildir.
Zira kendilerini devlete değil, daha çok Fetullah Gülen'e bağlı hisseden FETÖ'cülerden boşalan çoğu görevlere maalesef, yine kendilerini devlete bağlı hissetmeyen, hatta devlete düşman olan grupların kadrolaştığına dair iddialar ortalıkta dolaşıyor.
Türkiye, bir daha 15 Temmuz gibi badireler yaşanmasın isteniyorsa, cemaat olsun, başka yapılar olsun hiçbir gruplaşmasının devletin güvenliğini tehdit edecek kadar güçlenmesinin önüne mutlaka geçilmelidir.
Unutmamak gerekir ki, bugün dost ya da ortak olarak saydığınız grupların önüne devletin imkanlarını pervasızca sererseniz öyle bir an gelir ki, o grupları 15 Temmuz 2016'da olduğu gibi karşınızda bulabilirsiniz.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024