Hiç lamı cimi yok, bu bir muhtıradır.Hem de, 12 Mart Muhtırası'ndan çok daha serttir.Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın son basın toplantısında "diplomatik bir dille" yaptığı açıklamalarının sulandırılması üzerine... "Asker diliyle" kaleme alınmış bir muhtıradır; "herkes anlasın" diye! 12 Mart Muhtırası'nda dönemin hükümetine "istifa etmezseniz, biz geliriz" deniyordu.Bunda da, "müdahale etme yetkisi önümüzde, her an gelebiliriz" deniliyor. 12 Mart daha "usturuplu bir dille" kaleme alınmıştı. 27 Nisan muhtırası tam anlamıyla "askerce" yazılmış. 12 Eylül 1980 öncesinde de yine Genelkurmay, bir "mektup" yazıp, dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e vermişti.Merhum Korutürk, Başbakan Demirel ile ana muhalefet lideri Ecevit'i Köşk'e çağırıp mektubu kendilerine vermişti.Demirel, "yahu ben göreve daha yeni geldim, bu mektubun muhatabı ben nasıl olabilirim, insaf" dedi.Ecevit "ben muhalefetim, asker niçin bana mektup yazmış olsun" deyince, mektup sahipsiz kaldı.Zaten daha sonra da "cumhurbaşkanı bile seçemeyen Meclis" başta olmak üzere, seçimle gelmiş tüm kuruluşların kapısına kilit vuruldu.10 yıl önceki 28 Şubat Bildirisi de herkesin hafızasında.. Altında cumhurbaşkanı, dönemin başbakanı Erbakan ve askeri zevatın da imzalarının bulunduğu bir "bildiri" yayınlandı.Ordunun bastırması, Demirel'in ustalıklı manevrası sonucunda asker nizamiye kapısında tutularak...Hükümetin istifası sağlandı ve yerine bir başka hükümet kurularak "varta" atlatıldı.Önümüzdeki "27 Nisan Muhtırası"na gelince...Eğer birileri bu "muhtırayı" duymazdan, görmezden gelirse, ağzımzını tadı iyice bozulacaktır.***"Yarın her şey çok daha güzel olacak" diyordu 48 saat önce Meclis Başkanı Bülent Arınç. Bu muydu beklediği "güzellik" acaba? Arınç, bu muhtıranın "bir numaralı muhatabı" olduğunun bilincinde midir dersiniz? Biz hiç sanmıyoruz!Büyükanıt'ın "sözde değil özde laiklik" sözlerini dillendirdiği basın toplantısında sonra "Paşa, tam da Tayyip Erdoğan'ı tarif etmiş" diyen AKP'li Eyüp Fatsa şimdi ne düşünüyordur dersiniz?Erdoğan'ın "Cumhurbaşkanlığı sürecini fevkalede başarıyla yönettiğini" söyleyenler, "muhtıraya toslayan" bir sürecin nasıl yönetildiği konusundaki görüşlerini şimdi açıklarlar mı?Dün "AKP medyasına" baktık; "muhtıradan" tek satır yoktu. Bazıları sadece iç sayfalarda "bir kamu kuruluşunun açıklaması" gibi görmeyi tercih etmişti!Yani "görmemişlerdi!"Bu tutum, "AKP Hükümeti'nin bir askeri muhtıraya muhatap olduğu" gerçeğini ortadan kaldırmaya yeter mi bilinmez tabii!Dün sabah Kızılay Genel Kurulu'nda konuşma yapan Başbakan Erdoğan'ın da "muhtıra" konusuna burada hiç değinmemiş olması da manidardı! Bu satırların kaleme alındığı saatlerde Ankara'da, "belirsizlikle sessizlik" kol kola girmiş, "Çankaya turu" atıyorlardı!***İşin bu noktaya gelmesi, Türk siyaseti adına çok üzüntü vericidir. Demokrasiye gerçekten inanan hiç kimsenin içine kolay kolay sindiremeyeceği bir durumla karşı karşıyayız. Tabii demokrasiden ne anladığımıza da bağlı...Eğer, Abdullah Gül'ü seçmek için Meclis'e girenlere demokrat, girmeyenlere demokrasi düşmanı demek gibi bir sığlığın sahibi iseniz, sizin adınıza yapılacak hiçbir şey yok! Yazıyı daha fazla uzatmadan "bundan sonra ne olacak, ne olabilir, ne olmalı" sorularına cevap aramaya çalışalım.- Önce soğukkanlı olacağız hep birlikte; iktidarı ve muhalefetiyle...- Böyle bir ortamda "bilek güreşi" yapmak, seçilecek en son yoldur; akılla bağdaşır yanı yoktur.- Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci sakatlanmıştır. Hem Meclis'ten, hem Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak kararlar "gölgelenmiş" sayılacaktır. Bu süreç, Meclis eliyle askıya alınmalıdır.- Bundan böyle "bir ayağı çukurdaki" hükümetin görevine devam edebilme imkanı kalmamıştır.- İçinde bulunduğumuz durum bir "şer" haliyse... Bu "şer"den "hayır" çıkarmanın yolu, sandığa gitmekten geçmektedir.- Seçim her zaman demokrasinin ilacı olmuştur; yeter ki o ilacı içme basiretini gösterebilelim.36 yıl önceki "12 Mart Muhtırası", Türkiye'ye çok şey kaybettirmişti. İnşallah "27 Nisan Muhtırası'nı" en az zararla atlatırız. Bu kez başarmalıyız, yeter ki akıllı ve sağduyulu olalım.Şakir Süter
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.