3’lü yönetim çözüm mü?
İsrail, Filistin topraklarında dünyanın tepkisizliğinden istifadeyle zulmüne ve vahşetine devam ederken, Türkiye'den Kudüs için "3'lü dini yönetim" teklifi geldi. Bu teklif, İslam dünyasının "Kudüs'ün tamamı Filistinlilerindir" duruşundan geri adım atmak anlamına geliyor
20.05.2021 05:00:00
MURAT ÇABAS / HABER ANALİZ
İsrail, Kadir Gecesi arefesi Mescid-i Aksa baskınıyla başladığı zulmüne, başta Gazze olmak üzere tüm Filistin topraklarında artırarak sürdürüyor. Son verilere göre, İsrail'in 10 Mayıs'tan bu yana abluka altındaki Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 63'ü çocuk, 36'sı kadın olmak üzere 217 şehit oldu, 1500 kişi de yaralandı. Saldırılar sebebiyle yerinden edilen Filistinli sivil sayısı ise 60 bini aştı. 57 İslam ülkesinin temsilcilerinin bulunduğu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ise herhangi bir çözüm üretmek yerine, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) karar çıkmazsa, konunun BM'ye taşınacağını açıklayarak, çözümsüzlük içinde olduğunu açıkça göstermiş oldu. Yaşanan vahşet karşısında, İsrail ile askeri, istihbari, ticari onlarca ikili anlaşması olan ve bunları iptal etmeyen Türkiye'den, konuyla alakalı ilginç teklifler gelmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 gün önce Papa Fransuva ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Kudüs için 3'lü yönetim teklifinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada şunları söylemişti: "Kudüs'ün üç dinin temsilciler tarafından yönetilmesi günümüz şartların en tutarlı yol olacaktır. Aksi takdirde bu kadim şehirde barışı sağlamak kolay görünmüyor. Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya saldırıları fitili ateşlenen bomba etkisi yaratmaktadır. Bu tehdidin önüne geçmenin en hızlı yolu teklif ettiğimiz şekilde yeni bir yönetim statüsüne kazandırmaktır." Ramazan ayında Türkiye'deki azınlık temsilcileriyle iftar sofralarında bir araya gelerek dinlerarası diyalog görüntüsü veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sefer Kudüs'le ilgili önerisinde yine dinlerarası diyalog kokan "3'lü dini yönetim" vurgusu yapması dikkatlerden kaçmadı. Halbuki bugüne kadar İslam dünyasının Kudüs'le ilgili ortak görüşü, İsrail'in Kudüs'te işgalci olduğu ve doğusuyla, batısıyla Kudüs'ün tamamının Filistinlilere ait olduğu gerçeğiydi. İslam ülkelerinin tamamı bu gerçeğin savunucusu olması ve buna göre çözümler üretmesi gerekirken, Türkiye'nin Kudüs için 3'lü yönetim önerisinde bulunması, bu konuda büyük bir taviz verilmesi anlamına geliyor.
Çavuşoğlu teklifi BM'ye iletecek
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, "Barış Gücü ve Kudüs'ün üç dinin temsilcisi tarafından yönetilmesi" teklifini bugün yapılacak BM Genel Kurulu'na sunması bekleniyor. ABD'nin New York şehrinde toplanacak olan ve BM Genel Kurulu Başkanı Volkan Bozkır'ın başkanlık edeceği BM Genel Kurulu'nda, Çavuşoğlu'nun, İsrail'in işgal politikasına ve saldırılarına dikkat çekerek BM'ye elini taşın altına koyması çağrısı yapacağı belirtildi. BM bünyesinde kurulması teklif edilen Barış Gücü'nün, eğer kabul edilse bile bir çözüm olmayacağı açık. Çünkü Sırpların Serebrenitza katliamında BM Barış Gücü'nün fonksiyonu ve desteği dikkate alındığında, böyle bir adım Filistin'deki katliamlara engel olmayacağı gibi İsrail'in ekmeğine de yağ sürecektir. Ayrıca Kudüs'ün tamamının İsrail'in başkenti olduğunu ilan eden ABD'nin böyle bir Barış Gücü ve 3'lü yönetim teklifini kabul etmesi asla mümkün gözükmüyor. BM'de sadece ABD'nin vetosu bile böyle bir kararın çıkmasını engelleyebiliyor.
BMGK'dan sonuç çıkmadı
Bu arada İsrail-Filistin gerginliğini ve İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarını görüşmek için 3 kez toplanan BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) herhangi bir karar çıkmayınca ve ABD, Konseyin ortak bir açıklama yapmasına engel olunca, önceki gün Konsey 4'üncü kez toplandı. Kapalı gerçekleştirilen oturumdan sonra, diplomatik kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, Fransa'nın, Tunus ile birlikte BM Güvenlik Konseyi'ne "ateşkes ve insani yardım erişimi" talep eden bir karar tasarısını getireceği belirtildi. Elbette ki bunca yıkım ve katliamdan sonra sadece ateşkes ilan edilmesi yeterli olmayacaktır. İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmediği ve yapmış olduğu katliamların tazminatını ödemediği müddetçe sadece ateşkes, İsrail'in her fırsatta yeni katliamlar yapmasına sebep olacaktır. Konseyin Mayıs ayı dönem başkanı Çin'in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Çatışmalara, şiddete son verilmeli, siviller korunmalı" dedi. BM Güvenlik Konseyi'nin 4'üncü toplantısı da temsilcilerin dilek ve temennilerinden öteye geçmedi.
Ateşkes iddiaları yalanlandı
Bu arada ateşkes anlaşması iddialarıyla ilgili Filisitn tarafından bir açıklama geldi. Hamas, İsrail ile perşembe günü ateşkes yapmayı kabul ettikleri yönündeki iddiaları yalanladı. Hamas Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Raşak, Twitter hesabından Gazze Şeridi'ndeki saldırıların durdurulması için herhangi bir anlaşmaya varılmadığını ve zaman belirlenmediğini belirtti. "Bazı düşman yayın organlarında yer alan Hamas'ın Perşembe günü ateşkes yapmayı kabul ettiği yönündeki haberler doğru değil" ifadelerine yer veren Raşak, arabulucuların çaba ve temaslarının ciddi şekilde sürdüğünü vurguladı.Mısır yönetiminin Gazze Şeridi'nde yaşanan gerilimi sona erdirmek için Hamas ve İsrail'e Perşembe gününden itibaren yürürlüğe girecek ateşkes önerdiği bildirilmişti. İsrail'in Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, tarafların kabul etmesi halinde Mısır'ın önerdiği ateşkesin Perşembe yerel saatle 06.00'da uygulanmaya başlanmasının planlandığı belirtilmişti. Gazze Şeridi'nin kontrolünü elinden bulunduran Hamas'ın ateşkes önerisini kabul ettiği, İsrail'den ise henüz yanıt gelmediği ifade edilmişti. Öte yandan Haaretz gazetesine konuşan ve adı açıklanmayan İsrailli bazı kaynaklar, Gazze'ye saldırıların birkaç gün içinde sonlandırılmasını beklediklerini dile getirmişti.
BTP lideri Hüseyin Baş'tan üç önemli çözüm
Mescid-i Aksa, Filistin ve genel anlamda Ortadoğu'da yaşanan sorunlara çözüm bulunması amacıyla geçtiğimiz günlerde çok önemli açıklamalarda bulunan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Bizler hem hükümet olarak hem millet olarak ne yapıyoruz, sadece kınıyoruz, lanet okuyoruz. İsrail ile ilişkilerimizi hükümet olarak devlet olarak çok sıkı noktalarda ilerletmeye devam ediyoruz, ticaretlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Sokakta İsrail'i kınıyoruz ama masada İsrail'le işbirliği yapıyoruz. Bu samimiyete de sığmaz. Müslümanlığa da sığmaz" ifadelerini kullanmıştı. BTP lideri Baş, şunları söylemişti: "İsrail'in, kendi inanışları çerçevesinde Süleyman Mabedini inşa etmek ve bölgede bir büyük İsrail oluşturmak hedefi var. Şimdi buna topyekün olarak Büyük Ortadoğu Projesi diyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanlığı'nı yürütenler bu konuda bir çözüm üretecekler! Bu olmaz. Böyle bir çözüm zaten ortaya çıkmaz. Bu konuda İslam dünyasının çok net ve keskin adımlar atması gerekiyor. Bunu da merhum Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koymuştu. Babam ne demişti: Mescid-i Aksa'yı İslam'ın başkenti ilan edin.
Şimdi bizim burada Filistin'i desteklememiz ve 'İsrail'i ticari olarak, siyasi olarak politik olarak, sosyolojik olarak tanımıyoruz' dememiz lazım. İsrail'e 'Ben, seni tanımıyorum' dediğin zaman zaten devlet olarak hiçbir hükmü kalmıyor. Bunu dünyada 30 tane devlet yapsın, bakın ne hale geliyor İsrail." Birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan BTP Lideri nihai çözüm için de şunları söyledi: "İsrail'e verilebilecek en etkili karşılık, İslam dünyası olarak birbirimizi yemekten vazgeçerek bir bilek bir yürek olmamızdır. Bu da yine Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 'Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir' anlayışına uygun olarak kardeş olmaktır."
İsrail, Kadir Gecesi arefesi Mescid-i Aksa baskınıyla başladığı zulmüne, başta Gazze olmak üzere tüm Filistin topraklarında artırarak sürdürüyor. Son verilere göre, İsrail'in 10 Mayıs'tan bu yana abluka altındaki Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 63'ü çocuk, 36'sı kadın olmak üzere 217 şehit oldu, 1500 kişi de yaralandı. Saldırılar sebebiyle yerinden edilen Filistinli sivil sayısı ise 60 bini aştı. 57 İslam ülkesinin temsilcilerinin bulunduğu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ise herhangi bir çözüm üretmek yerine, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) karar çıkmazsa, konunun BM'ye taşınacağını açıklayarak, çözümsüzlük içinde olduğunu açıkça göstermiş oldu. Yaşanan vahşet karşısında, İsrail ile askeri, istihbari, ticari onlarca ikili anlaşması olan ve bunları iptal etmeyen Türkiye'den, konuyla alakalı ilginç teklifler gelmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 gün önce Papa Fransuva ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Kudüs için 3'lü yönetim teklifinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada şunları söylemişti: "Kudüs'ün üç dinin temsilciler tarafından yönetilmesi günümüz şartların en tutarlı yol olacaktır. Aksi takdirde bu kadim şehirde barışı sağlamak kolay görünmüyor. Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya saldırıları fitili ateşlenen bomba etkisi yaratmaktadır. Bu tehdidin önüne geçmenin en hızlı yolu teklif ettiğimiz şekilde yeni bir yönetim statüsüne kazandırmaktır." Ramazan ayında Türkiye'deki azınlık temsilcileriyle iftar sofralarında bir araya gelerek dinlerarası diyalog görüntüsü veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sefer Kudüs'le ilgili önerisinde yine dinlerarası diyalog kokan "3'lü dini yönetim" vurgusu yapması dikkatlerden kaçmadı. Halbuki bugüne kadar İslam dünyasının Kudüs'le ilgili ortak görüşü, İsrail'in Kudüs'te işgalci olduğu ve doğusuyla, batısıyla Kudüs'ün tamamının Filistinlilere ait olduğu gerçeğiydi. İslam ülkelerinin tamamı bu gerçeğin savunucusu olması ve buna göre çözümler üretmesi gerekirken, Türkiye'nin Kudüs için 3'lü yönetim önerisinde bulunması, bu konuda büyük bir taviz verilmesi anlamına geliyor.
Çavuşoğlu teklifi BM'ye iletecek
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, "Barış Gücü ve Kudüs'ün üç dinin temsilcisi tarafından yönetilmesi" teklifini bugün yapılacak BM Genel Kurulu'na sunması bekleniyor. ABD'nin New York şehrinde toplanacak olan ve BM Genel Kurulu Başkanı Volkan Bozkır'ın başkanlık edeceği BM Genel Kurulu'nda, Çavuşoğlu'nun, İsrail'in işgal politikasına ve saldırılarına dikkat çekerek BM'ye elini taşın altına koyması çağrısı yapacağı belirtildi. BM bünyesinde kurulması teklif edilen Barış Gücü'nün, eğer kabul edilse bile bir çözüm olmayacağı açık. Çünkü Sırpların Serebrenitza katliamında BM Barış Gücü'nün fonksiyonu ve desteği dikkate alındığında, böyle bir adım Filistin'deki katliamlara engel olmayacağı gibi İsrail'in ekmeğine de yağ sürecektir. Ayrıca Kudüs'ün tamamının İsrail'in başkenti olduğunu ilan eden ABD'nin böyle bir Barış Gücü ve 3'lü yönetim teklifini kabul etmesi asla mümkün gözükmüyor. BM'de sadece ABD'nin vetosu bile böyle bir kararın çıkmasını engelleyebiliyor.
BMGK'dan sonuç çıkmadı
Bu arada İsrail-Filistin gerginliğini ve İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarını görüşmek için 3 kez toplanan BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) herhangi bir karar çıkmayınca ve ABD, Konseyin ortak bir açıklama yapmasına engel olunca, önceki gün Konsey 4'üncü kez toplandı. Kapalı gerçekleştirilen oturumdan sonra, diplomatik kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, Fransa'nın, Tunus ile birlikte BM Güvenlik Konseyi'ne "ateşkes ve insani yardım erişimi" talep eden bir karar tasarısını getireceği belirtildi. Elbette ki bunca yıkım ve katliamdan sonra sadece ateşkes ilan edilmesi yeterli olmayacaktır. İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmediği ve yapmış olduğu katliamların tazminatını ödemediği müddetçe sadece ateşkes, İsrail'in her fırsatta yeni katliamlar yapmasına sebep olacaktır. Konseyin Mayıs ayı dönem başkanı Çin'in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Çatışmalara, şiddete son verilmeli, siviller korunmalı" dedi. BM Güvenlik Konseyi'nin 4'üncü toplantısı da temsilcilerin dilek ve temennilerinden öteye geçmedi.
Ateşkes iddiaları yalanlandı
Bu arada ateşkes anlaşması iddialarıyla ilgili Filisitn tarafından bir açıklama geldi. Hamas, İsrail ile perşembe günü ateşkes yapmayı kabul ettikleri yönündeki iddiaları yalanladı. Hamas Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Raşak, Twitter hesabından Gazze Şeridi'ndeki saldırıların durdurulması için herhangi bir anlaşmaya varılmadığını ve zaman belirlenmediğini belirtti. "Bazı düşman yayın organlarında yer alan Hamas'ın Perşembe günü ateşkes yapmayı kabul ettiği yönündeki haberler doğru değil" ifadelerine yer veren Raşak, arabulucuların çaba ve temaslarının ciddi şekilde sürdüğünü vurguladı.Mısır yönetiminin Gazze Şeridi'nde yaşanan gerilimi sona erdirmek için Hamas ve İsrail'e Perşembe gününden itibaren yürürlüğe girecek ateşkes önerdiği bildirilmişti. İsrail'in Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, tarafların kabul etmesi halinde Mısır'ın önerdiği ateşkesin Perşembe yerel saatle 06.00'da uygulanmaya başlanmasının planlandığı belirtilmişti. Gazze Şeridi'nin kontrolünü elinden bulunduran Hamas'ın ateşkes önerisini kabul ettiği, İsrail'den ise henüz yanıt gelmediği ifade edilmişti. Öte yandan Haaretz gazetesine konuşan ve adı açıklanmayan İsrailli bazı kaynaklar, Gazze'ye saldırıların birkaç gün içinde sonlandırılmasını beklediklerini dile getirmişti.
BTP lideri Hüseyin Baş'tan üç önemli çözüm
Mescid-i Aksa, Filistin ve genel anlamda Ortadoğu'da yaşanan sorunlara çözüm bulunması amacıyla geçtiğimiz günlerde çok önemli açıklamalarda bulunan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Bizler hem hükümet olarak hem millet olarak ne yapıyoruz, sadece kınıyoruz, lanet okuyoruz. İsrail ile ilişkilerimizi hükümet olarak devlet olarak çok sıkı noktalarda ilerletmeye devam ediyoruz, ticaretlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Sokakta İsrail'i kınıyoruz ama masada İsrail'le işbirliği yapıyoruz. Bu samimiyete de sığmaz. Müslümanlığa da sığmaz" ifadelerini kullanmıştı. BTP lideri Baş, şunları söylemişti: "İsrail'in, kendi inanışları çerçevesinde Süleyman Mabedini inşa etmek ve bölgede bir büyük İsrail oluşturmak hedefi var. Şimdi buna topyekün olarak Büyük Ortadoğu Projesi diyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanlığı'nı yürütenler bu konuda bir çözüm üretecekler! Bu olmaz. Böyle bir çözüm zaten ortaya çıkmaz. Bu konuda İslam dünyasının çok net ve keskin adımlar atması gerekiyor. Bunu da merhum Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koymuştu. Babam ne demişti: Mescid-i Aksa'yı İslam'ın başkenti ilan edin.
Şimdi bizim burada Filistin'i desteklememiz ve 'İsrail'i ticari olarak, siyasi olarak politik olarak, sosyolojik olarak tanımıyoruz' dememiz lazım. İsrail'e 'Ben, seni tanımıyorum' dediğin zaman zaten devlet olarak hiçbir hükmü kalmıyor. Bunu dünyada 30 tane devlet yapsın, bakın ne hale geliyor İsrail." Birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan BTP Lideri nihai çözüm için de şunları söyledi: "İsrail'e verilebilecek en etkili karşılık, İslam dünyası olarak birbirimizi yemekten vazgeçerek bir bilek bir yürek olmamızdır. Bu da yine Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 'Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir' anlayışına uygun olarak kardeş olmaktır."