Önceki yazılarımızda sosyal bünyeyi kemiren, sosyal barışı ve huzuru yok eden nefsi hastalıklardan cimrilik üzerinde durduk. Cimrilik sayesinde insanların servet imtihanını genellikle kaybettiklerini işaret ettik. Bu yazımızda da cimriliğin zıddı ve güzel ahlakın vasıflarından olan cömertlik hakkında bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istedik.
Umulur ki elde edilecek en küçük bir başarıyla bile gerek ferdi gerekse de toplumsal huzura katkı sağlanır.
Vermek konusunda gerektiği gibi davranırken, vicdanında hiçbir rahatsızlık duymayan insanların hasletlerine cömertlik denir. Hadisi şerifte, cömertlerin cennetliklerden olacakları haber verilir. “Cennet cömertlerin yurdudur” (Darekutnî).
İnsanoğlunun fani bir dünyada yaşadığı, dünyada kendisine verilen nimetlerin sadece bir imtihandan ibaret olduğu, insanların bu konudaki davranışları karşılığında da kendilerine ikramda bulunulacağı müjdelenmiştir.
“Mallarını gece–gündüz, gizli–aşikâr hak yolunda harcayanlar yok mu? İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku da yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.” (Bakara, 274)
Bir hadis-i şerifte de verilecek gizli ya da açık sadakanın insanları kötülüklerden koruyacağı haber verilmiştir: “İyiliklerde bulunmak kişiyi kötülüklerden korur. Kimsenin bilmediği şekilde sadaka vermek Allah’ın (c.c.) gazabını durdurur. Sıla–i Rahim’de bulunmak ömrü bereketlendirir.” (Taberani)
İnsanlar, bin bir zahmetle çalışıp kazanılan mallarını koruma hassasiyetinde iseler, tamamını kendilerine saklama niyetine bürünmemelidirler. Bu niyete ve davranışa giren insanlar aslında; mallarının muhafazasını terk etmektedirler. Verilen sadakanın malları koruduğu ve hastalıkların şifasına vesile olduğunu Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bize haber vermektedir. “Mallarınızı zekât ile muhafaza ediniz. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Bela dalgalarını, dua ve yakarışla karşılayınız.” (Ebû Davud)
Şeytanın hilelerine karşı, zekâttan daha kuvvetli bir şey yoktur. Şeytan, insanı infak etmekten alıkoymak için her türlü fenalığa başvurur. Şu hadis-i şerif çok manidardır: “İnsan sadaka vermeye kalkışınca, yetmiş şeytan birden çenelerini kırarcasına onunla mücadele edip onu vazgeçirmeye çalışırlar.” (Ahmed b. Hanbel)
Şeytanın bu konudaki hilesini Allah (c.c.) bakınız nasıl haber veriyor. “Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur. Size cimriliği emreder, Allah size kendisinden bir bağışlama ve bir bolluk va’d ediyor. Allah (c.c.) ihsanı geniş olan her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara, 268)
Onun için büyüklerimiz sadaka vermek konusunda acele davranmamızı emretmişlerdir. Kendinizi muhasebe edin “yarın veririm diyenler, genellikle yarına verememişlerdir.” “Gerektiğinde hemen verenler, sadaka konusunda, vermeyi en çok başaranlar olmuşlardır.”
Verilecek sadakaların akrabadan ve ihtiyaç sahiplerinden olmasının tercih edilmesi de başka bir Hadisi Şerifte tavsiye edilmiştir. “Miskine tasaddukta bulunmak; bir sadaka, akrabaya tasaddukta bulunmak ise, iki sadakadır. Biri sadaka, diğeri de yakınlık ecri...” (Tirmizi)
Toplumsal barıştan ve mutluluktan yana tavır koymak isteyenlerin, cömertlik duygusundan ve davranışından mutlaka nasiptar olması lazımdır. İnsanı Cennete taşıyacak davranışların en başlarında sayılan cömertlik, insanlığın en fazla ihtiyaç duyduğu bir davranış biçimidir.
Kendimiz cömert miyiz? Bu soruyu mutlaka kendimize sormak ve gereğini yerine getirmek zorundayız. Bütün toplumsal olayların temelinde, fertlerin kendisi yattığına göre; önce kendimizden başlamalıyız. “Cennet cömertlerin yurdu” olduğuna göre; cennette buluşmaya ne dersiniz?
Umulur ki elde edilecek en küçük bir başarıyla bile gerek ferdi gerekse de toplumsal huzura katkı sağlanır.
Vermek konusunda gerektiği gibi davranırken, vicdanında hiçbir rahatsızlık duymayan insanların hasletlerine cömertlik denir. Hadisi şerifte, cömertlerin cennetliklerden olacakları haber verilir. “Cennet cömertlerin yurdudur” (Darekutnî).
İnsanoğlunun fani bir dünyada yaşadığı, dünyada kendisine verilen nimetlerin sadece bir imtihandan ibaret olduğu, insanların bu konudaki davranışları karşılığında da kendilerine ikramda bulunulacağı müjdelenmiştir.
“Mallarını gece–gündüz, gizli–aşikâr hak yolunda harcayanlar yok mu? İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku da yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.” (Bakara, 274)
Bir hadis-i şerifte de verilecek gizli ya da açık sadakanın insanları kötülüklerden koruyacağı haber verilmiştir: “İyiliklerde bulunmak kişiyi kötülüklerden korur. Kimsenin bilmediği şekilde sadaka vermek Allah’ın (c.c.) gazabını durdurur. Sıla–i Rahim’de bulunmak ömrü bereketlendirir.” (Taberani)
İnsanlar, bin bir zahmetle çalışıp kazanılan mallarını koruma hassasiyetinde iseler, tamamını kendilerine saklama niyetine bürünmemelidirler. Bu niyete ve davranışa giren insanlar aslında; mallarının muhafazasını terk etmektedirler. Verilen sadakanın malları koruduğu ve hastalıkların şifasına vesile olduğunu Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bize haber vermektedir. “Mallarınızı zekât ile muhafaza ediniz. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Bela dalgalarını, dua ve yakarışla karşılayınız.” (Ebû Davud)
Şeytanın hilelerine karşı, zekâttan daha kuvvetli bir şey yoktur. Şeytan, insanı infak etmekten alıkoymak için her türlü fenalığa başvurur. Şu hadis-i şerif çok manidardır: “İnsan sadaka vermeye kalkışınca, yetmiş şeytan birden çenelerini kırarcasına onunla mücadele edip onu vazgeçirmeye çalışırlar.” (Ahmed b. Hanbel)
Şeytanın bu konudaki hilesini Allah (c.c.) bakınız nasıl haber veriyor. “Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur. Size cimriliği emreder, Allah size kendisinden bir bağışlama ve bir bolluk va’d ediyor. Allah (c.c.) ihsanı geniş olan her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara, 268)
Onun için büyüklerimiz sadaka vermek konusunda acele davranmamızı emretmişlerdir. Kendinizi muhasebe edin “yarın veririm diyenler, genellikle yarına verememişlerdir.” “Gerektiğinde hemen verenler, sadaka konusunda, vermeyi en çok başaranlar olmuşlardır.”
Verilecek sadakaların akrabadan ve ihtiyaç sahiplerinden olmasının tercih edilmesi de başka bir Hadisi Şerifte tavsiye edilmiştir. “Miskine tasaddukta bulunmak; bir sadaka, akrabaya tasaddukta bulunmak ise, iki sadakadır. Biri sadaka, diğeri de yakınlık ecri...” (Tirmizi)
Toplumsal barıştan ve mutluluktan yana tavır koymak isteyenlerin, cömertlik duygusundan ve davranışından mutlaka nasiptar olması lazımdır. İnsanı Cennete taşıyacak davranışların en başlarında sayılan cömertlik, insanlığın en fazla ihtiyaç duyduğu bir davranış biçimidir.
Kendimiz cömert miyiz? Bu soruyu mutlaka kendimize sormak ve gereğini yerine getirmek zorundayız. Bütün toplumsal olayların temelinde, fertlerin kendisi yattığına göre; önce kendimizden başlamalıyız. “Cennet cömertlerin yurdu” olduğuna göre; cennette buluşmaya ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025
- Söz, özün tercümanıdır / 12.05.2025
- Doğruluk hayra ve iyiliğe yöneltir / 11.05.2025
- Peygambersiz din arayışları insanı dinden uzaklaştırır / 10.05.2025
- Sünnet, Allah’ın rızasını kazanmada en kestirme yoldur / 09.05.2025
- Allah’tan korkan aldatmaz / 08.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025
- Söz, özün tercümanıdır / 12.05.2025
- Doğruluk hayra ve iyiliğe yöneltir / 11.05.2025
- Peygambersiz din arayışları insanı dinden uzaklaştırır / 10.05.2025
- Sünnet, Allah’ın rızasını kazanmada en kestirme yoldur / 09.05.2025
- Allah’tan korkan aldatmaz / 08.05.2025