“Uyu yavrum yine şimşek çakıyor Şehit baban gelmiş bize bakıyor”

Kaç zamandan beridir ki Anadolu anaları, kundaktaki, beşikteki yavrularını uyuturlarken bu ve benzeri ninnileri söyleyerek uyuturlar.
Anadolu’nun yiğit kadınları, irfan sahibi gelinleri, şehitlerin ölmediğine, Hak katında rızıklandıkları hakikatına  o kadar inanmışlardır ki, şehidin yetimini uyuturken, o şehit babanın kendilerini izlediğini şiirlerine, ninnilerine nakşetmiştir.
“Uyu yavrum yine şimşek çakıyor
Şehit baban gelmiş bize bakıyor.”
Şehitleri ile bu kadar iç içe, bu kadar hemhal olan bu aziz milletin, bu şüheda yurdu vatanın hali hazırdaki yöneticileri bu toprakların bir NATO toprağı olduğunu dillerine doladılar bu günlerde.
Hasbunallah… Fessuhanallah…
İstiklal Marşımız, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” tembihinde bulunurken, dindar, muhafazakar geçinen bu arkadaşlar ne yazık ki, “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” şeklinde vasfedilen bu toprakların bir NATO toprağı olduğu safsatasına demir atmış durumdalar.
Vatan toprağı, sayısız şehidin istiratgahı, sayamayacağımız taze, daha kanı kurumamış, yarası kanamakta olan şehitlerin yurdu nasıl olur da bilmem ne toprağı olur?
Bu tanımlamayı yaparken insan şehitlerden de mi haya etmez, insan şehit analarından da mı utanmaz, gencecik yaşta dul kalan, şehit çocuklarını yapayalnız büyütmek zorunda kalan analardan da mı sıkılmaz?
Şüheda yurdu bu Anadolu coğrafyasını NATO toprağı ilan ederken kime sordunuz Allah aşkına, hani siz işinize geldiğinde millet iradesinden söz ederdiniz, nerde kaldı millet iradesi?
Milletten, milli iradeden neleri saklıyorsunuz?
Ne oluyor, neler oluyor canım ülkemde?
Bir yandan füze rampaları kuruluyor, bir yandan Petroitler yerleşiyor, bir yandan “İzmir bizim için kutsal şehirdir” diyen NATO komutanı karargahını İzmir’e kuruyor.
Uyu hacım, uyu hocam!
Unutmayın ki şüheda ruhaniyeti bu uykunuzu, bu gafletinizi sabah-akşam esefle seyrediyor.