Nuriye nenemin ağzından Atatürk

Allah rahmet eylesin büyük-anneannem birkaç yıl önce 100 yaşına yakın vefat etti. Kendisi Atatürk'ü bizzat görmüş tanık olmuş birisiydi. Biz sağlığında kendisine Atatürk'ü sorduğumuzda gözleri yaşarır, ona şiirler okur övgüler dizerdi. "Allah ondan razı olsun evladım" derdi. En önemlisi büyükanneannem muhafazakâr bir insan olmakla birlikte, beş vakit namazını kılar, elinden tesbihi düşürmez sürekli Allah'ı zikrederdi ve çarşaflıydı.Atatürk'e dinsiz iftirasını atanların kimlere hizmet ettiğini bir nebze de olsa anlamanıza vesile olacak bizzat şahit olduğum bu örnek aslında ona dinsiz iftirasını atanların kimlere hizmet ettiğini gözler önüne seriyor. Atatürk'ün vefatının yıldönümünde kendisinin son anlarında yanında bulunan tanıkları ise Atatürk'ün Allah'ın adını dilinden düşürmediklerini söylemektedirler. Yine Atatürk, kendisine hizmet edenlere minnet duygularını sunarken sıkça, "Allah razı olsun" demiştir. Mustafa Kemal'in doktoru Mim Kemal, Atatürk'ün bu zor günlerinde hasta yatağında en çok tekrarladığı sözcüklerin, "Ya Rabbi, Allah'ım?" gibi sözcükler ve cümleler olduğunu belirtmiştir. Son anlarında yanında bulunan Nuri Ulusu ise, "Komaları esnasında zaman zaman 'Aman ya Rabbim, aman  ya Rabbim' diyerek Allah'tan yardım dilediğini gözlerimle gördüm" demiştir.Atatürk'ün hastalığının en ileri dönemlerinde, son günlerinde kardeşi Makbule, onu bir an olsun yalnız bırakmamış, başucunda saatlerce Kur'an okumuştur. Atatürk vefatından 15 gün önce insanları İslam dinine çağıran bir mesaj yayınlamıştır. Mesaj tam olarak şudur: "Bütün dünyanın Müslümanları, Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.v.) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar, Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli; zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilirler ve kalkınabilirler."Atatürk tüm dünyaya açıkladığı bu mesaj onun dinine ne kadar bağlı olduğunun ispatıdır. Atatürk'ün vefatına tanık olan Hasan Rıza Soyak, son birkaç saatte olanları ve Atatürk'ün son dakikalarını şöyle gözlemlemiştir:"Herhalde iyi göremiyordu ki bana sordu: 'Saat kaç?'Cevap verdim: '7.00 efendim.'Aynı suali bir iki defa daha tekrar etti. Aynı cevabı verdim. Biraz sükûnet bulunca yatağa yatırdık, başucuna sokuldum. 'Biraz rahat ettiniz değil mi efendim?' diye sordum.'Evet' dedi.Arkamdan, Neşet Ömer İrdelp yanaşıp rica etti: 'Dilinizi çıkarır mısınız efendim.'Dilini ancak yarısına kadar çıkardı. Dr. İrdelp tekrar seslendi: 'Lütfen biraz daha uzatınız.'Nafile. Artık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzatacağı yerde tamamen çekti; başını biraz sağa çevirerek, 'Aleykümselam' dedi ve son sözü bu oldu."Atatürk'e dinsiz iftirası atanlar acaba ömürlerinde son nefesini başını sağa çevirerek 'Aleykümselam' sözüyle ruhunu teslim edebilen birine şahit oldular mı? Sizce Atatürk'ün 7 yaşında hafız olduğu, zamanın hafızlarıyla karşılıklı Kur'an okuduğu, soyunun Hz. Hüseyin Efendimize dayandığı ve birçok gerçek bu milletten saklandı? Atatürk'ü bizlere dinsiz diye anlatanların asıl düşmanlığı Türkiye Cumhuriyeti'nedir. Çünkü bu Cumhuriyeti kuran Atatürk, Türk milletinin ta kendisidir. Son derece muhafazakâr ve çarşaflı Nuriye nenem bizzat tanıdığı Atatürk'ü ağlayarak anlatıyorsa, onun çocukları ve bizler sadece kulaktan doğma yalanlarla ona dinsiz diyebiliyorsak burada Müslümanlığımızın devreye girmesi lazım. Allah Atatürk'ü anlayarak gaflete düştüğümüz bu günlerden kurtularak tekrar bağımsızlık ruhunu kazanmamızı nasip etsin. Ruhu şad olsun.