AB dağılma yoluna girdi
Avrupa Birliği'nin fikir babası olarak bilinen Jean Monnet bir keresinde "Krizler harika bir birleştiricidir" demişti. Ancak bugünlerde bu söz Avrupalılar için geçerli görünmüyor. AB birçok kişiye göre dağılma yoluna girdi ve bazıları çoktan ölüm ilanını yazmaya hazırlanıyor
05.02.2016 00:00:00
Ülkelerin kendi içinden gelen terör tehditleri, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş bir mülteci akınına hedef olması, büyük borcu olan devletler ve birdenbire dünya siyasetinde etkisini arttıran Rusya, Avrupalılar arasındaki bölünmeyi arttırıyor. Birliğin sürdürülebilir olduğu fikri de hızla zayıflıyor. Bu yıl İngiltere'de yapılması olası referandum sonucunda AB, en büyük ve güçlü üyelerinden birinin birlikten ayrılmasına tanık olabilir. Bu da zor durumdaki birliğin daha da kesin biçimde Paris ve Berlin'den yönetilmesi anlamına geliyor. Ancak küçük üyeler Almanya ve Fransa'nın liderliğinden şikâyetçi. AB, kıtaya Ortadoğu ve Afrika'da gelen mültecilerin girişini yönetme konusunda başarısızlığa uğradıkça, Schengen sisteminin sağladığı serbest dolaşım da tehlikeye girdi. Üye ülkeler keyfi biçimde sınır kontrollerine başlarken, bazıları sınırlarına duvar ördü. AB liderleri, Schengen'in açık sınır uygulamasının iki yıl boyunca askıya alınabileceğini açıkladı. AB'nin bölüneceği uzun süredir söyleniyor. Özellikle de baştan birliğe karşı olanlar böyle düşünüyordu. Ancak bugünlerde benzer beklentiler, panikleyen AB taraftarları tarafından dile getiriliyor.
Göç popülizmi körüklüyor
Orta Avrupa'da popülist milliyetçi söylemler hızla yükselişe geçti. Macaristan, Polonya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti'nin oluşturduğu Vizegrad ülkeleri, AB'nin göçmen politikalarını şiddetle eleştiriyor. Bu ülkeler Avrupa Komisyonu'nun mültecileri 28 üye ülkeye dağıtma planına karşı çıkıyor. Çoğu İtalya ve Yunanistan'da bulunan 160 bin mültecinin paylaşılması konusundaki AB müzakereleri, Aralık ayında Orta Avrupa ülkelerinin şiddetli muhalefeti yüzünden sonuçsuz kaldı. 2015 sonuna kadar yalnızca 272 mültecinin dağıtımı yapılabildi. Orta Avrupa'dan yeni nesil popülist liderler göçmen krizini fırsat bildi. Bu liderlerin Avrupa ile siyasi entegrasyona karşı tavırları ve Brüksel'e gösterdikleri direnç, Avrupa Komisyonu ile sık sık karşı karşıya gelmelerine neden oldu. Brüksel ve Polonya arasında hukukun üstünlüğü ile ilgili bir dava sürüyor. Macaristan'da Orban ve diğer Orta Avrupalı liderler gibi Kaczynski de AB Komisyonu'nun siyasi yönetim biçiminin, ülkeler arasında uyumlu hale getirilmesi konusundaki ısrarını AB ve siyasi elitlerin anti-demokratik eğilimi olarak değerlendiriyor
Göç popülizmi körüklüyor
Orta Avrupa'da popülist milliyetçi söylemler hızla yükselişe geçti. Macaristan, Polonya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti'nin oluşturduğu Vizegrad ülkeleri, AB'nin göçmen politikalarını şiddetle eleştiriyor. Bu ülkeler Avrupa Komisyonu'nun mültecileri 28 üye ülkeye dağıtma planına karşı çıkıyor. Çoğu İtalya ve Yunanistan'da bulunan 160 bin mültecinin paylaşılması konusundaki AB müzakereleri, Aralık ayında Orta Avrupa ülkelerinin şiddetli muhalefeti yüzünden sonuçsuz kaldı. 2015 sonuna kadar yalnızca 272 mültecinin dağıtımı yapılabildi. Orta Avrupa'dan yeni nesil popülist liderler göçmen krizini fırsat bildi. Bu liderlerin Avrupa ile siyasi entegrasyona karşı tavırları ve Brüksel'e gösterdikleri direnç, Avrupa Komisyonu ile sık sık karşı karşıya gelmelerine neden oldu. Brüksel ve Polonya arasında hukukun üstünlüğü ile ilgili bir dava sürüyor. Macaristan'da Orban ve diğer Orta Avrupalı liderler gibi Kaczynski de AB Komisyonu'nun siyasi yönetim biçiminin, ülkeler arasında uyumlu hale getirilmesi konusundaki ısrarını AB ve siyasi elitlerin anti-demokratik eğilimi olarak değerlendiriyor
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.