İspanya, terör örgütü ETA ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle Batasuna Partisi'ni resmen kapattı.
ABD Dışişleri sözcüsü Boucher, bu konuda İspanya'ya tam destek verdiklerini söyledi. Ve ekledi, "Bizim anlayışımız, bu kararın siyasî ifade ve konuşma özgürlüğüne karşı bir adım olmadığı, ancak bu partinin terörlerle bağlantıları olduğu yönünde.
Dolayısıyla, bu kararın demokratik ve anayasaya bir çerçeve içinde ele alındığını ve demokrasinin kendini terörizme karşı koruduğunu düşünüyoruz. Bilindiği gibi ABD, terörizme destek verdiğini iddia ederek Afganistan'a girmiş ve kendi denetiminde bir yönetim kurulmasını temin etmiştir. Bugün yine terörizmle savaş gerekçesiyle Irak'a müdahale konusu gündemdedir. Böyle bir operasyonun bizi nasıl etkileyeceğini söylemeye gerek yok."
(Öte yandan Barzani, operasyon söylemlerinin ortada dolandığı bir dönemde çıkıp, Türkiye'ye karşı gayet ağır sözler sarf edebilmektedir. Barzani, bu cesareti kimden veya kimlerden alıyor kanaatimce? Bu sorunun cevabı önem taşımaktadır).
Avrupa ülkeleri, ABD benzeri bir Avrupa Birleşik Devletleri oluşturma yolunda ilerliyor. Bu düşünce şu anda oluşum aşamasındadır. Ancak elli veya yüzyıl sonra tam teşekkül edecek olan bu birlik, ABD için ciddi bir tehdit unsuru meydana getirecektir. Bu ihtimale rağmen ABD, terörizme karşı kendine göre önlemler alan İspanya'ya arka çıkacak, "terörizme karşı olduğu" mesajını vermek ve yaptığı ve yapacağı operasyonlar konusunda uluslararası kamuoyunda haklılığını ispat etmek düşüncesindedir.
Ancak aynı ülkeler Türkiye için ciddi tehdit oluşturan bazı malum terör örgütlerinin Washington başta olmak üzere diğer şehirlerde büro açmasına ve faaliyet yapmasına izin vermiştir. Aynı durum İspanya'nın da içinde bulunduğu hemen bütün Avrupa ülkeleri için söz konusudur.
Yani, konu Türkiye olunca bakış açısı değişmekte, anında çifte standart devreye girmektedir. Zira, onlara göre Türkiye farklı ve düşman bir medeniyeti temsil ediyor. Burada batının mantığı "Türkleri yıpratan ancak bana zarar vermeyen terör bin yıl yaşasın" mantığıdır.
O halde, yapmamız gereken gözümüzdeki AB gözlüğünü çıkarıp, hâdiseleri bu şekilde değerlendirmektir.
ABD Dışişleri sözcüsü Boucher, bu konuda İspanya'ya tam destek verdiklerini söyledi. Ve ekledi, "Bizim anlayışımız, bu kararın siyasî ifade ve konuşma özgürlüğüne karşı bir adım olmadığı, ancak bu partinin terörlerle bağlantıları olduğu yönünde.
Dolayısıyla, bu kararın demokratik ve anayasaya bir çerçeve içinde ele alındığını ve demokrasinin kendini terörizme karşı koruduğunu düşünüyoruz. Bilindiği gibi ABD, terörizme destek verdiğini iddia ederek Afganistan'a girmiş ve kendi denetiminde bir yönetim kurulmasını temin etmiştir. Bugün yine terörizmle savaş gerekçesiyle Irak'a müdahale konusu gündemdedir. Böyle bir operasyonun bizi nasıl etkileyeceğini söylemeye gerek yok."
(Öte yandan Barzani, operasyon söylemlerinin ortada dolandığı bir dönemde çıkıp, Türkiye'ye karşı gayet ağır sözler sarf edebilmektedir. Barzani, bu cesareti kimden veya kimlerden alıyor kanaatimce? Bu sorunun cevabı önem taşımaktadır).
Avrupa ülkeleri, ABD benzeri bir Avrupa Birleşik Devletleri oluşturma yolunda ilerliyor. Bu düşünce şu anda oluşum aşamasındadır. Ancak elli veya yüzyıl sonra tam teşekkül edecek olan bu birlik, ABD için ciddi bir tehdit unsuru meydana getirecektir. Bu ihtimale rağmen ABD, terörizme karşı kendine göre önlemler alan İspanya'ya arka çıkacak, "terörizme karşı olduğu" mesajını vermek ve yaptığı ve yapacağı operasyonlar konusunda uluslararası kamuoyunda haklılığını ispat etmek düşüncesindedir.
Ancak aynı ülkeler Türkiye için ciddi tehdit oluşturan bazı malum terör örgütlerinin Washington başta olmak üzere diğer şehirlerde büro açmasına ve faaliyet yapmasına izin vermiştir. Aynı durum İspanya'nın da içinde bulunduğu hemen bütün Avrupa ülkeleri için söz konusudur.
Yani, konu Türkiye olunca bakış açısı değişmekte, anında çifte standart devreye girmektedir. Zira, onlara göre Türkiye farklı ve düşman bir medeniyeti temsil ediyor. Burada batının mantığı "Türkleri yıpratan ancak bana zarar vermeyen terör bin yıl yaşasın" mantığıdır.
O halde, yapmamız gereken gözümüzdeki AB gözlüğünü çıkarıp, hâdiseleri bu şekilde değerlendirmektir.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011