Şimdilik 30 yıllık bir yasak süre söz konusu olmaktadır. Ona rağmen bazı bizim siyasilerimiz yine illa da girelim diye ısrar etmektedir. Allah bize biraz akıl ve fikir ihsan etsin. Bizim şimdi, yani yarın AB'ye girsek alacağımız ve lehimize gelişecek hiçbir husus yoktur. Ancak onlar değişik yasa ve dayatmalarla müzakere edeceğimiz uzun bir süre zarfında (8-10 yıl) sadece ve sadece bizlerin içimizi oymaya çalışacaklarından emin olmamız lazım. Bizden almak isteyecekleri inançlarımız, milli benliğimiz, ulus devletimiz, Atatürk'ümüz, tarihimiz, inançlarımız, gelenek ve göreneklerimiz, istiklalimiz ve egemenliğimizi oluşturan tüm özelliklerimizi kemirmeğe yelteneceklerdir. Biz bunlara müzakere diyoruz. Onlar ise buna başka türlü bakıyorlar. Biz Patronuz, Siz bize katılmak istiyorsunuz onun için bizim şartlarımız kabul etmek zorundasınız. Kısacası müzakere beklerken onlardan bir nevi dayatmalarla karşı karşıya kalacağımız düşünüyorum. AB ve Kıbrıs konusu Bazı siyasilerimiz bu Türkiye'nin zor durumuna şunları demektedirler: "Türkiye'nin AB'den müzakere tarihi alınmasına KKTC'nin zamanında "evet" demesinin büyük rolü olmuştur. Kıbrıs Türkleri "hayır" deseydi bu tarih kolay kolay alınamazdı! Hatta bazı düşüncelere göre tarih alınması hayal bile edilemezdi! Sayın Denktaş böylece referandumun yolunu açmıştır! Türkiye için şu anda "istikrarlı bir dönem" başlamıştır. Bu uzun zaman böyle devam edecektir. Demokrasi ve istikrarımız artık kesilmeyecektir." Türkiye'nin 200 yıllık tarihinde istikrarlı dönem olarak hesaplandığında 20 yılı geçmediği görülecektir. Artık askeri yönetim dönemleri için de bir sebep ortada kalmamaktadır. Bu durum tüm dünyanın ilgili bakış açıları bakımından da alenen anlaşılmaktadır. Not: Hayret doğrusu! Türkiye elden gidiyor şeklinde Milletimizin sıkıntıları ortadayken onun sorumluları arasında ortalık artık Gül-Gülistanlık oldu diyenleri var. Pes doğrusu. Bu kadar da gaflet ancak bazı özel kimselerde bunabilir! Acaba bu vahameti onlar mı görmüyor, yoksa yapılan bu "güzellikleri" biz mi görmüyoruz! Bunun farkına varıncaya kadar İnşallah Türkiyemiz kurtlar tarafından paramparça olmaz diye düşünüyorum. Çünkü saldırılar her taraftan yoğun bir şekilde gelmektedir. Bunlar arasında en önemlilerini Kısaca şurada sıralayalım : 1 - KKTC'nin bu gidişle yakında tarihe karışması muhtemeldir, 2 - Fener Patrikhanesi gayr-ı resmi olarak mahkeme heyetini topladı ve bir nevi Ekümenik sıfatına bürünerek Kudüs Piskoposunu yargıladı ve aforoz etti. Yakında bunun büyük gürültüsü olacağa benziyor! 3 - Diyarbakır'a gelen geçen yabancı misafirler "Kürdistan'a ziyarete gidiyorum" diyor. Bazı resmi makamlardan ise bunlardan galiba büyük rahatsızlık duyulmamaktadır, 4 - Ermenistan'ın sözde soykırım iddialarını AB'nin bir çok parlamentosu Almanya'nın bazı bölgeleri dahil kabul ederek hiçbir geçerli araştırma yapmadan Ermeni lobilerinin sözlerine kanarak, Türkiye'yi kınadı. 5 - ABD'nin tutumu her gün değişiyor. Bize devamlı azarlamalar aksetmektedir. Sayın Başbakanın ABD'ye gitmesiyle de çok büyük düzelmenin belirtileri henüz görülmemektedir. 6 - PKK - KONGRA-GEL terör grupları tekrar canlandı ve yine operasyonlar yapılmak zorunda kalındı. ABD büyükelçileri ise operasyonlarla bunlar halledilmez diyorlar. Neredeyse "niye operasyon yapıyorsunuz, onları niye öldürüyorsunuz" diyecekler. Ama onların bize yaptıkları pusu kurma, öldürme, mayın döşeme bombalama eylemlerine ise hiç dokunmak istemiyorlar. Kandil dağındaki 4-5 bin PKK'lıya ise ne kendileri bir operasyon yapmakta ne de bize yapmak için müsaade vermektedirler. Onlara bir nevi arka çıkıyorlar. İlerde onlardan herhalde siyasetçi yetiştirmek istiyorlar. 7 - Kuzey Irak'ta Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen Kürdistan (Federe) Devleti kurdular. Parlamentoları Barzani'yi başkan seçtiler. 8 - Irak'taki Türkmenleri Kürt güçler tarafından tutuklanmalarına ve uzaklara götürüp ne yaptıkları belli olmayan gayri meşru şekilde işkence yaptıkları ve öldürdükleri duyumları gelmektedir. Yapılan tüm ikazlara rağmen bu durum düzelmemektedir. 9 - Kerkük ve Musul bölgelerini Kürt merkezi olarak ilan etmekte ve bunun için Türkmenleri ve Arapları o kesimlerden kaçırmakta veya zorla başka bölgelere nakletmektedirler. Gitmeyenleri ise ya hapsetmekte ya da gizli olarak terörist ilan edip öldürmektedirler. 10 -Türk istihbaratına yardım eden tüm unsurları yok etmeye çalışmaktadırlar.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006