Bugün Müslümanım diyen herkesin ”hak” ve batıl” kavramları üzerine illaki bir bilgisi vardır. Bu bilgi az olur, çok olur ama doğrudur. Çünkü bu millet, İslam olduğu günden beri hak olanı Hakk’ın yanında aradı. Batılı ise hep şeytanın yanında gördü. Zaten işin özü de budur haliyle.
Tabi zaman birçok şeyi getirdiği gibi yine birçok kişiyi de götürdü, bitirdi. Bunun haberini rahmet peygamberi Hz. Muhammed (sav) zaten vermişti. Ahir zamanda dinin ateş gibi olacağı. Onu eline alanı yakacağı. Hakkın batıl, batılın hak sayılacağı gibi her konuda ümmetini uyarmıştı. Tabi o kendi nefsinden konuşmuyordu. Konuştuğu ilahi gerçeklerdi ve gerçekleşti.
Yine genel anlamda İslam dairesi içinde olan ve İslam, Müslüman olarak nitelenen her şey, herkes hak. İslam dışı her olay, her kişi, her grup, yapılanma, devlet vs. batıl olarak bilinir, kabul edilir, öyledir de.
Bizim Aziz Karaca Beyin deyimiyle; “Öyle değil mi hacım” demek geldi içimden.
90’lı yılları hatırlarsınız. Mücahit (!) enflasyonu patlamıştı bu ülkede. Ne AB’si, ne laikliği, ne hakimiyet milletindir söylemleri vs. hepsini geçin. AB’ye hayır. Hem laik hem Müslüman olamazsın. Hakimiyet ise Allah’ındır… Gibi söylemlerle din üzerinden siyasi bir pazarlamacılık sektörü oluşturulmuştu.
Hemen kızmayın. Tarihe bakarak bu tespiti yaptım ve iddialıyım. Örnek veya delil mi istiyorsun? Çuvallar depoda dursun. Biz bir iki paragrafla olayı anlatalım…
Tarih 1996’ydı ve Erdoğan artık iyice Erbakan’a veliaht olarak görülmeye başlanmıştı. Çünkü Erbakan’ın yıllarca söyleyip, yapmadıklarını, Erdoğan daha şiddetli ve edebi olarak söylüyordu. (Ha, oda yapamayacağı şeyleri söyledi)
96’da yaptığı ve 2001 yılında birçok gazetede yayınlanan konuşmasında Erdoğan, şimdiki başvekil bakın ne diyordu;
“AB’ye girmeyeceğiz… Avrupa Birliği’ne girmek için koşturuyorlar. Onlar da bizi almamayı düşünüyorlar. Eeee… biz de girmemeyi düşünüyoruz. AB’nin asıl adı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği’dir.”
Yine o günlerde Erbakan’ın ateşli yardımcılarından, şimdi ise İngiltere’den “şövalye” unvanı alan cumhurbaşkanımız Abdullah Gül şöyle diyordu; “AB’ye giremeyeceğimiz kesindir… Çünkü AB bir Hıristiyan kulübüdür…”
Hocaları Erbakan ise o yıllarda AB’yi domuz çiftliğine, Türkiye’yi ise o çiftliğe girmeye çalışan kuzuya benzetirdi.
Yıllar geçti, yollar geçti Türkiye’nin üzerinden ama AB sevdası geçmedi. Erbakan öbür aleme göçtü. Erdoğan gömlek çıkardım lafıyla Erbakan’ın saltanatına oturdu ve iktidara geldi. Ve üç dönemdir iktidarda.
İlginç olanlardan sadece biri Erdoğan’ın, AB karşıtlığı söylemlerinin yerine artık AB’yi varlığının temel gayesi olarak tarif etmesidir. (AKP’nin 10. Yıl konuşmasına bakın)
İlginçlikler çok bu zihniyette. Son genel seçimler öncesi yanılmıyorsam Viyana’da bir papazla karşılaşan AB Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış, papaza yakında seçime gideceklerini ve dualarına talip olduğunu beyan etmişti. (Hatırladın mı ey hacım!) Papazdan dua isteyen bu Erdoğan’ın Bakanı daha birkaç gün önce de (tabi benim itikat ölçülerime göre) büyük bir gaflete imza attı.
Egemen Bağışa göre AB hak, AB karşıtlığı batıldı. Şöyle diyordu Bağış; “Hak batıla galip gelecektir ve Türkiye Avrupa Birliği içerisinde saygın, eşit bir üye olacaktır. Ben sözü fazla uzatmak istemiyorum; durmak yok, reforma devam diyorum.”
Demek ki, büyük hocaları (Erbakan), şimdiki başkanı (Erdoğan) ve birçok Milli Nizam’dan AKP’ye kadar arkadaşı senelerce batıl bir hayat yaşamışlar. Şimdi AB kapısında hakkı arıyorlar.
Ne diyelim! İnşaallah isteğinize kavuşur, sevdiklerinizle beraber olursunuz…
Tabi zaman birçok şeyi getirdiği gibi yine birçok kişiyi de götürdü, bitirdi. Bunun haberini rahmet peygamberi Hz. Muhammed (sav) zaten vermişti. Ahir zamanda dinin ateş gibi olacağı. Onu eline alanı yakacağı. Hakkın batıl, batılın hak sayılacağı gibi her konuda ümmetini uyarmıştı. Tabi o kendi nefsinden konuşmuyordu. Konuştuğu ilahi gerçeklerdi ve gerçekleşti.
Yine genel anlamda İslam dairesi içinde olan ve İslam, Müslüman olarak nitelenen her şey, herkes hak. İslam dışı her olay, her kişi, her grup, yapılanma, devlet vs. batıl olarak bilinir, kabul edilir, öyledir de.
Bizim Aziz Karaca Beyin deyimiyle; “Öyle değil mi hacım” demek geldi içimden.
90’lı yılları hatırlarsınız. Mücahit (!) enflasyonu patlamıştı bu ülkede. Ne AB’si, ne laikliği, ne hakimiyet milletindir söylemleri vs. hepsini geçin. AB’ye hayır. Hem laik hem Müslüman olamazsın. Hakimiyet ise Allah’ındır… Gibi söylemlerle din üzerinden siyasi bir pazarlamacılık sektörü oluşturulmuştu.
Hemen kızmayın. Tarihe bakarak bu tespiti yaptım ve iddialıyım. Örnek veya delil mi istiyorsun? Çuvallar depoda dursun. Biz bir iki paragrafla olayı anlatalım…
Tarih 1996’ydı ve Erdoğan artık iyice Erbakan’a veliaht olarak görülmeye başlanmıştı. Çünkü Erbakan’ın yıllarca söyleyip, yapmadıklarını, Erdoğan daha şiddetli ve edebi olarak söylüyordu. (Ha, oda yapamayacağı şeyleri söyledi)
96’da yaptığı ve 2001 yılında birçok gazetede yayınlanan konuşmasında Erdoğan, şimdiki başvekil bakın ne diyordu;
“AB’ye girmeyeceğiz… Avrupa Birliği’ne girmek için koşturuyorlar. Onlar da bizi almamayı düşünüyorlar. Eeee… biz de girmemeyi düşünüyoruz. AB’nin asıl adı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği’dir.”
Yine o günlerde Erbakan’ın ateşli yardımcılarından, şimdi ise İngiltere’den “şövalye” unvanı alan cumhurbaşkanımız Abdullah Gül şöyle diyordu; “AB’ye giremeyeceğimiz kesindir… Çünkü AB bir Hıristiyan kulübüdür…”
Hocaları Erbakan ise o yıllarda AB’yi domuz çiftliğine, Türkiye’yi ise o çiftliğe girmeye çalışan kuzuya benzetirdi.
Yıllar geçti, yollar geçti Türkiye’nin üzerinden ama AB sevdası geçmedi. Erbakan öbür aleme göçtü. Erdoğan gömlek çıkardım lafıyla Erbakan’ın saltanatına oturdu ve iktidara geldi. Ve üç dönemdir iktidarda.
İlginç olanlardan sadece biri Erdoğan’ın, AB karşıtlığı söylemlerinin yerine artık AB’yi varlığının temel gayesi olarak tarif etmesidir. (AKP’nin 10. Yıl konuşmasına bakın)
İlginçlikler çok bu zihniyette. Son genel seçimler öncesi yanılmıyorsam Viyana’da bir papazla karşılaşan AB Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış, papaza yakında seçime gideceklerini ve dualarına talip olduğunu beyan etmişti. (Hatırladın mı ey hacım!) Papazdan dua isteyen bu Erdoğan’ın Bakanı daha birkaç gün önce de (tabi benim itikat ölçülerime göre) büyük bir gaflete imza attı.
Egemen Bağışa göre AB hak, AB karşıtlığı batıldı. Şöyle diyordu Bağış; “Hak batıla galip gelecektir ve Türkiye Avrupa Birliği içerisinde saygın, eşit bir üye olacaktır. Ben sözü fazla uzatmak istemiyorum; durmak yok, reforma devam diyorum.”
Demek ki, büyük hocaları (Erbakan), şimdiki başkanı (Erdoğan) ve birçok Milli Nizam’dan AKP’ye kadar arkadaşı senelerce batıl bir hayat yaşamışlar. Şimdi AB kapısında hakkı arıyorlar.
Ne diyelim! İnşaallah isteğinize kavuşur, sevdiklerinizle beraber olursunuz…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025