Abant Platformu için Erzurum yanlış bir seçim

Sadece Erzurum değil, topyekün Anadolu coğrafyası, böylesine kökü dışarıda, küresel güçlerin plan ve projelerini milletimize yedirme, hazmettirme gayretindeki kuruluşların icra mekanları olmamalıdır.Tarih boyunca buldukları her fırsatta, Müslüman Türk Milletinin vatanına saldırmış, canına, malına, ırzına ve namusuna kastetmiş olan Haçlı dünyasının sözcüleri, sevdalıları, işbirlikçileri bu tür organizelerde görev alarak, söz sahibi olarak, zemin müsait ise saldırılarını sürdürüyorlar, değilse kilise, papaz, haç ve çan reklamı yapmak suretiyle içimize doğru ilerlemelerini devam ettirmiş oluyorlar."Abant Platformu" dedikleri çuvalın içinden bu milletin inanç sistemini, örfünü, geleneğini yaralayan boy boy nice nice mızrakların çıktığını bu kez bir başka kalemden, Neval Kavcar'ın satırlarından sizlere aktarmak istiyoruz:"Türkiye'nin gündemine Abant Platformu adı ile giren, problemlerde toplumsal uzlaşıdan bahseden, düşünce ürettiği söylenen bu birliktelik, her kesimden Türk insanının katıldığı toplantılar olarak tanıtılmıştır. Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nca düzenlenmektedir.Toplumun yakından tanıdığı akademisyenlerin yanı sıra Dinlerarası Diyalog gereği çeşitli dinlere mensup olanlar da katılmaktadır. Son yıllarda bu toplantılar Abant'tan Washington'a, Bürüksel'e ve nihayet Erzurum'a taşınmıştır.Her platformda bir konuyu ele alarak katılımcıların vardığı fikir birliğini sanki bir uzlaşı oluşmuş gibi topluma sunmaktadırlar. Batının meşhur ting tang denilen fikir üreten oluşumları gibi desek olur. Amerika tarafından oluşturulan fikirler, bu platformda ele alınmakta ve kabul görmüş gibi yapılarak, sonuç bildirgesinde kamuoyuna açıklanmaktadır. ABD'nin yayılma siyasetininin, demokratik görünüşlü bir ayağıdır Abant platformu.Toplum için 'tabu' teşkil eden konular buradaki sözde bilim adamlarınca tartışmaya açılır.Öncelikle katılımcılara bir göz atmakta fayda var. Katılımcıların çoğu Tarih Vakfı üyesidir. Bu vakıf ABD'nin tüm projeleri için ileri karakol görevi görür. Anadolu'dan Türk mührünün silinmesi için hazırlanmış Yerel Tarih Grubu Projesi, Musevi Rockefeller Vakfı'nın desteği ile yıllarca yütürülmüştür. Geniş kapsamlı, yurt genelini kapsayan bir projedir. Ana çekirdek çevresini yönlendirir, devamlı değişen, her şeyden habersiz çevre grup ise tarih araştırmalarına yardım ediyorum zanneder. Tarih Vakfı, AB'nin projesini de yurt sathına yayarken, üyesi olan (meşhur edilmiş) profesörleri ile bunları yürütür. Milli Eğitim Bakanlığı'nın AB uyum çalışmaları altında ders kitaplarını hallaç pamuğu gibi atanlar da bunlardır.ABD'nin sivil toplum kuruluşları adı altında, sivil inisiyatif, 'halk istiyor' aldatmacası ile düzenlettiği bir çok organizasyon bilindiği gibi mütakere basınınca da desteklendiği için, halkımız muteber bir iş yapıldığını zannetmektedir.26 Nisan 2004'te Washington'da düzenlenen Abant Platformu'nun konusu hayli ilginç: 'Türkiye laiklik ve demokrasiyi bünyesinde barındıran bir ülke olarak Müslüman ülkelere lider olup olamayacağı', 'ılımlı İslam', 'BOP' gibi halkımızın yakından bildiği ana başlıklarla, Türkiye'nin İslam ülkelerine liderlik etmesi empozesidir. 21 Mayıs 2005 tarihinde aynı konuyu Musevi Huntington'un; 'Türkiye'nin İslam dünyasına liderlik etmek için en iyi konuma sahip olduğunu' söyleyerek tekrarlaması, bu fikrin kaynağı hakkında emin olmamızı sağlamıştır.Fener Rum Patriği, Washington'daki toplantıya yolladığı mesajda Türk tipi İslam modelinin cihad ve Haçlı seferi gibi kavramlardan tamamen uzak olduğunu kaydederek, Türk modelinin Avrupa Birliği'ne entegrasyonun, batı ve İslam dünyası arasındaki işbirliği için güçlü sembolik bir örnek teşkil edceğini belirtmiştir."Görüldüğü gibi Neval Hanım'ın yaptığı sadece bir hatırlatma ve kareleri birleştirerek fotoğrafın tamamını dikkatlere sunmaktır.Bugünden başlayarak geriye doğru yapılacak olan ufak bir gezinti bile, görüldüğü gibi, "Abant Platformu" çuvalına saklanmış bir çok mızrakla karşılaşmamıza yetiyor. Yeri geldikçe fırlatılan bu mızraklardan kimi tarihimize, kimi örfümüze, kimi itikadi yapımıza, kimi de sosyal hayatımıza saplanmış, her birinin dibinden gören gözler için kanlar sızıyor. Fakat, Abant Platformu'nun organizatörleri ısrarla bu mızrakların gül olduğu yalanını milletimize yutturmaya çalışıyorlar. Küresel güçler adına ileri karakol görevi yapma, ayrık otları gül diye yutturma gayretleri...Alın size bir haçlı mızrağı daha; ve atanları, tutanları ve onu "Abant Platformu" çuvalı içinde saklayıp bu aziz milletin bağrına saplayanları nereye, nasıl koyacaksınız koyun.2004 Aralık ayında Brüksel'de yapılan platformun konusu "Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde, kültür, kimlik ve din" idi. Prof. Niyazi Öktem, Fransız bir din adamını konuşma yapmaya davet etti ve aralarında şu konuşma geçti:"Ekümenik Fener Patrikhanesi'nin, Ekümenik Bartholomeos hazretlerinin Fransa metropolitini davet ediyorum.Sayın Öktem beni, ekümenik patrikhanenin ekümenik Bartholomeos hazretlerinin temsilcisi olarak çağırdınız. Teşekkür ederim. Oysa ekümenik kelimesi bugünlerde Türkiye'de birilerine alerji yapıyor, biz bu gerçeği söyleyince dayanamıyorlar. Bilinmelidir ki Türkiye'de birileri kabul etse de, etmese de Fener Patrikhanesi ekümeniktir.Ekümenik Fener Patrikhanesi'nin temsilcilerine tekrar teşekkür ederim."Lütfen tekrarlayalım; Fener Patrikhanesi'nin ekümenik, yani evrensel ilan edildiği, yani Suriçi'nde bir din devletinin kurulmasının onaylandığı programın adı nedir? Abant Platformu... Peki kim organize ediyor? Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı... Peki bu vakfın Fethullah Gülen ile ilgisi ne? Kendileri bu vakfın onursal başkanıdırlar...Şimdi, geçmişinde, sicilinde böylesine kara lekeler bulunan bir vakıf, ne yüzle, hangi cesaretle, "Erzurum Kongresi'nden Abant Platformuna" diye bir program organize eder ve yer olarak da Erzurum'u seçer?Bu milletin, bu devletin varoluş ve kurtuluş mücadelesinin başlangıcı, ilk adımı olan Erzurum Kongresi ile, yine bu milleti haçlılara pazarlamanın, satmanın adı olan "Abant Platformu"nun yanyana yazılmasını şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Erzurum'un böylesine yüz karası programlara mekan olmayı, sahne olmayı hak etmediğine inanıyoruz.