ABD, Suriye'de yeni dizayn peşinde
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Parlar Dal, ABD'nin Suriyeli Kürtlere yatırım yaparak ve onları silahlandırarak Suriyeli Kürtlerin DEAŞ sonrası Suriye'de oluşacak yeni düzende otonomi isteklerine bir anlamda göz kırptığını ve bu jeopolitik tasavvurun gerçekleşmesi için adeta aracılık ettiğini açıkladı
18.05.2017 00:00:00
Türk-Amerikan ilişkilerinin geçmişi, pürüz ve ayrışma noktalarının bertaraf edilemediği durumlarda ilişkilerin yönetilebilir bir noktaya çekildiğini gösteriyor. Bu bağlamda Trump dönemi ve de son dönemde Suriye özelinde yaşanan YPG krizi de Türk-Amerikan ilişkilerinin bu genel eğiliminden ve akışından bağımsız değil. YPG düğümünün tamamıyla Türkiye'nin lehine çözülmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 16 Mayıs Washington ziyaretinde de görüldüğü üzere, en azından şu an için pek mümkün görünmüyor.
16 Mayıs Erdoğan-Trump görüşmesinde ortaya çıkan tablo, YPG'yi ağır silahlarla donatmak ve bu yaz başında başlaması öngörülen Rakka operasyonunda YPG'nin bel kemiğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) kullanmak konusunda iki devlet arasındaki ayrışmayı en azından daha az belirgin hale getirmenin amaçlandığını ve Ankara'nın gönlünü almak için de PKK ile mücadelesinde kullanılacağı düşünülen askeri ekipmanın en kısa sürede Türkiye'ye ulaştırılacağını gösterdi.
ABD hiçbir şey vermedi
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Parlar Dal'ın analizine göre ilişkilerin stratejik karakterinin tekrar altının çizildiği Trump-Erdoğan görüşmesinden edinilen ilk bilgiler, ABD Başkanı Trump'ın Rakka operasyonu sırasında ya da operasyon sonrasında Türkiye'ye "yeni bir görev" tanımlanıp tanımlanmayacağı konusunda ipucu vermiyor olduğu yönünde.
Yine aynı şekilde, Trump hükümetinin Türkiye'ye, YPG'ye verilecek ağır silahların PKK'nın eline geçmemesi için güçlü bir kontrol mekanizmasını hayata geçireceği ve Türkiye sınırındaki olası bir PKK hareketliliği konusunda Türkiye'ye ek istihbarat yardımı yapacağı konusunda bir vaatte bulunduğuna dair bir bilgi akışı da gerçekleşmiş değil.
Bütün bu beklentilere ek olarak görünen o ki, Trump yönetiminin, yine Türkiye'nin El-Bab'daki mevcut askeri varlığının bir askeri üsse dönüştürülmesi olasılığı konusunda da Türk yöneticilere gerekli desteği ve garantiyi verdiğini söylemek zor. Kısacası, toplantıdan çıkan ilk sonuç, ABD'nin Rakka operasyonunda sahadaki partnerinin, daha önce de deklare edildiği gibi, YPG ve dahil olduğu birlik olan SDG olacağı, ama Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde ABD'nin geçmişe göre daha destekleyici bir tutum izleyeceğidir.
Kısacası ABD, YPG karşısında değişmeyen tavrını "dengeleme unsuru" olarak, Türkiye'nin uzun süredir istediği askeri ekipmanın ivedilikle sevkiyatı konusunda taahhüt vermektedir. İlişkilerdeki bu denge arayışının ve karşılıklı ufak tavizlerle krizleri geride bırakarak derin stratejik farklılıkları ortaya çıkarmama tutumunun, bundan sonraki dönemde de devam edeceği öngörülebilir.
Kuzey Suriye'de özerklik planı
ABD'nin Suriyeli Kürtlere yatırım yaparak ve onları silahlandırarak Suriyeli Kürtlerin DEAŞ sonrası Suriye'de oluşacak yeni düzende otonomi isteklerine bir anlamda göz kırptığını ve bu jeopolitik tasavvurun gerçekleşmesi için adeta aracılık ettiğini ifade eden Doç. Dr. Emel Parlar Dal, "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin 2017 yılı içinde bağımsızlık referandumu yapma kararı aldığı ve bu konuda gerek Avrupa'ya gerek ABD'ye destek çağrıları yaptığı hatırlanırsa, ABD'nin Suriye'deki Kürtleri de içine alan yeni ve kapsamlı bir Kürt politikası dizaynı içinde olduğu da düşünülebilir" dedi.
Doç. Dr. Dal şu değerlendirmede bulundu: "Yine aynı şekilde, Rusya'nın da YPG'ye silah vermemekle birlikte desteğini sürdürdüğünü hatırlatmakta fayda var. Bu durumda Türkiye'nin önünde iki seçenek duruyor: Birincisi, ABD'yi YPG konusunda caydıramadığı da dikkate alındığında, müttefikiyle ilişkilerini germeden, kendi milli güvenliğini tehlikeye sokacak her türlü gelişmeye karşı "otonom bir strateji izlemek" -ki bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan "kendi başımızın çaresine bakarız" sözleriyle de belirtmişti. Bu da Türkiye'yi Suriyeli Kürtlere karşı izlediği politika ile YPG politikasını birbirinden daha net bir şekilde ayırma zorunluluğuna itebilir. İkinci seçenek ise, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerin kendi ülkesine sıçrama olasılığını da dikkate alarak, ülkede Kürt meselesinde yeni bir rasyonel zemin hazırlığı içerisine girmek. Kısacası kendi Kürt kartını tekrar masaya çıkarmak."
ABD Suriye'de devlet kuracak!
Inside Syria Media Center adlı bir haber sitesi, Mart ayı sonunda yayımladığı bir haberde ABD'nin Suriye topraklarında özerk bir Kürdistan kurulması konusunda terör örgütü YPG ile anlaştığını iddia etmişti. Haberde söz konusu anlaşmanın Rakka ve Tabka'nın geri alınmasının hemen ardından yürürlüğe gireceği öne sürülmüştü. Haberde iddia edilen özerk yapılanmanın haritası da yayınlanmıştı.
16 Mayıs Erdoğan-Trump görüşmesinde ortaya çıkan tablo, YPG'yi ağır silahlarla donatmak ve bu yaz başında başlaması öngörülen Rakka operasyonunda YPG'nin bel kemiğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) kullanmak konusunda iki devlet arasındaki ayrışmayı en azından daha az belirgin hale getirmenin amaçlandığını ve Ankara'nın gönlünü almak için de PKK ile mücadelesinde kullanılacağı düşünülen askeri ekipmanın en kısa sürede Türkiye'ye ulaştırılacağını gösterdi.
ABD hiçbir şey vermedi
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Parlar Dal'ın analizine göre ilişkilerin stratejik karakterinin tekrar altının çizildiği Trump-Erdoğan görüşmesinden edinilen ilk bilgiler, ABD Başkanı Trump'ın Rakka operasyonu sırasında ya da operasyon sonrasında Türkiye'ye "yeni bir görev" tanımlanıp tanımlanmayacağı konusunda ipucu vermiyor olduğu yönünde.
Yine aynı şekilde, Trump hükümetinin Türkiye'ye, YPG'ye verilecek ağır silahların PKK'nın eline geçmemesi için güçlü bir kontrol mekanizmasını hayata geçireceği ve Türkiye sınırındaki olası bir PKK hareketliliği konusunda Türkiye'ye ek istihbarat yardımı yapacağı konusunda bir vaatte bulunduğuna dair bir bilgi akışı da gerçekleşmiş değil.
Bütün bu beklentilere ek olarak görünen o ki, Trump yönetiminin, yine Türkiye'nin El-Bab'daki mevcut askeri varlığının bir askeri üsse dönüştürülmesi olasılığı konusunda da Türk yöneticilere gerekli desteği ve garantiyi verdiğini söylemek zor. Kısacası, toplantıdan çıkan ilk sonuç, ABD'nin Rakka operasyonunda sahadaki partnerinin, daha önce de deklare edildiği gibi, YPG ve dahil olduğu birlik olan SDG olacağı, ama Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde ABD'nin geçmişe göre daha destekleyici bir tutum izleyeceğidir.
Kısacası ABD, YPG karşısında değişmeyen tavrını "dengeleme unsuru" olarak, Türkiye'nin uzun süredir istediği askeri ekipmanın ivedilikle sevkiyatı konusunda taahhüt vermektedir. İlişkilerdeki bu denge arayışının ve karşılıklı ufak tavizlerle krizleri geride bırakarak derin stratejik farklılıkları ortaya çıkarmama tutumunun, bundan sonraki dönemde de devam edeceği öngörülebilir.
Kuzey Suriye'de özerklik planı
ABD'nin Suriyeli Kürtlere yatırım yaparak ve onları silahlandırarak Suriyeli Kürtlerin DEAŞ sonrası Suriye'de oluşacak yeni düzende otonomi isteklerine bir anlamda göz kırptığını ve bu jeopolitik tasavvurun gerçekleşmesi için adeta aracılık ettiğini ifade eden Doç. Dr. Emel Parlar Dal, "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin 2017 yılı içinde bağımsızlık referandumu yapma kararı aldığı ve bu konuda gerek Avrupa'ya gerek ABD'ye destek çağrıları yaptığı hatırlanırsa, ABD'nin Suriye'deki Kürtleri de içine alan yeni ve kapsamlı bir Kürt politikası dizaynı içinde olduğu da düşünülebilir" dedi.
Doç. Dr. Dal şu değerlendirmede bulundu: "Yine aynı şekilde, Rusya'nın da YPG'ye silah vermemekle birlikte desteğini sürdürdüğünü hatırlatmakta fayda var. Bu durumda Türkiye'nin önünde iki seçenek duruyor: Birincisi, ABD'yi YPG konusunda caydıramadığı da dikkate alındığında, müttefikiyle ilişkilerini germeden, kendi milli güvenliğini tehlikeye sokacak her türlü gelişmeye karşı "otonom bir strateji izlemek" -ki bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan "kendi başımızın çaresine bakarız" sözleriyle de belirtmişti. Bu da Türkiye'yi Suriyeli Kürtlere karşı izlediği politika ile YPG politikasını birbirinden daha net bir şekilde ayırma zorunluluğuna itebilir. İkinci seçenek ise, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerin kendi ülkesine sıçrama olasılığını da dikkate alarak, ülkede Kürt meselesinde yeni bir rasyonel zemin hazırlığı içerisine girmek. Kısacası kendi Kürt kartını tekrar masaya çıkarmak."
ABD Suriye'de devlet kuracak!
Inside Syria Media Center adlı bir haber sitesi, Mart ayı sonunda yayımladığı bir haberde ABD'nin Suriye topraklarında özerk bir Kürdistan kurulması konusunda terör örgütü YPG ile anlaştığını iddia etmişti. Haberde söz konusu anlaşmanın Rakka ve Tabka'nın geri alınmasının hemen ardından yürürlüğe gireceği öne sürülmüştü. Haberde iddia edilen özerk yapılanmanın haritası da yayınlanmıştı.