Dış gazetelere verilen ilana
karşı gösterilen tepkiler
1- DYP-Mehmet Ağar: Bu bir fırsatçılıktır. Buna karşı tavrımız katı ve serttir. Türkiye'yi böldürmek ve parçalamak arzuları bir zamanlar hüsrana uğramıştır. 17 Aralık öncesinde Türkiye'den ne koparabilirsek fırsatçılığı devam etmektedir!
2 - SHP- Murat Karayalçın: İlanda ismi olan birçok arkadaşımızın ilandaki durumdan haberleri olmadığını beyan ediyorlar. Olaya ihtiyatlı yaklaşmak lazım diyorlar.
3 - Demokrat Türkiye Partisi Başkanı eski bakanı Yaşar Okuyan: Bu durum ihanetle eşdeğerdir. Haddini aşmaktır. Ulus devleti- üniter devleti paralamaya yöneliktir.
4 - KKTC-Rauf Denktaş: Biz Rum Cumhuriyetinin azınlığı değiliz. Kürtler kendilerini azınlık addediyorlarsa yanlış yapıyorlar demektir. Çünkü onlar büyük bir Milletin kopmaz bir parçasıdır.
Zana bir şey bilmiyor. Türkiye üniter bir devlettir. Türk-Kürt ayırımı yapmadan Türkiye'de onlar da bu yaşa kadar yaşamışlardır, en yüksek makamlara çıkabilmişledir.
5 - Cemil Çiçek: Türkiye'de maalesef başkasının değirmenine su taşıyanlar var. Böylece Rezili Rusvay olanlar var. Türkiye bu beyanlara bakarak politikasını yönlendirecek bir ülke değil. Ortada büyük istismar var. Zaten tüm Müslüman topluluklarda bu istismarlar her zaman var. Müslümanlara önüne geçen vurur. Onlar da enselerini daima açık tutarlar!
6 - Orhan Doğan: Kıbrıs örneği verilemez. Federatif çözüm 2. balkanlaşma getirir.
Kendal Nezan (Kürt.Enst Başk.) - 15 gün önce hepsi imza verdiler dedi! Herkes ilanı okudu ve kabul etti dedi.
Raslantılar ve Kendal Nezan (Kürt.Enst.Başkanı)
Fransa bir hafta önce Türkiye'de azınlıklar konusunun ele alınmasını istedi. Bir hafta sonra da bu Kürt Enstitüsünden ilanları çıktı. Tabii o da Fransa'dan. Eskiden Kültürel Haklar-İnsan Hakları istenmekteydi. Şimdi ise azınlıklar ortaya konmaktadır. Bölmeye-parçalamaya atılan adımlar artık açıkça görülmektedir. İşin ilginç tarafı daha sonraları Leyla Zana'nın söyledikleri oldukça değişikti. O gazetede ilan edilenlerin tam tersine beyanatlar vermeye başladı. Herhalde gazetedeki ülkeyi bölme, istekleri onu kendine getirdi ve onun aksini, birlikte kalmayı istediklerini söylemeye başladı.
17 Aralık ve Kıbrıs'ın da 2. kaderi
KKTC'nin ilk kader oylaması 15 Nisan'da Annan planının oylamasında söz konusu olmuştu. Bu sefer 17 Aralık'ta da Güney Kıbrıs'ın tüm ada adına tanınması içi Türkiye zorlanmaktadır.
Türkiye diğer taraftan Birleşmiş Milletler kararına uygun olarak hareket etmek istemektedir.
BM tarafından yağılacak çabaları eğer adilane olursa büyük bir ihtimalle destek verecektir. Ankara'nın düşüncesi önce 17 Aralık'ta müzakere tarihini almak, sonra Kıbrıs sorununa çözüm aramak ve sonunda kabul edilmiş Annan planına uygun olan KKTC'nin de AB'ye girmesini sağlamaktır. Burada esas düşünce Kıbrıs'ı ya kendi başına AB'ye aldırabilmek veya daha sonra Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte AB'ye girmek olacaktı. Bunun dışında Kıbrıs'ın ikide bir Ankara'nın önüne konulması ise ülkemize karşı yağılan en büyük haksızlıklardan olacaktır. Kıbrıs çözümüne hayır diyen tarafa Kıbrıs Rum tarafı olmuştur. Ama mükafatlandırılan tarafta yine Rumlar olmuştur. Bu Türkiye'ye ve Kıbrıs'a karşı yapılan büyük haksızlıktır. AB toplumuna bu tarz davranışlar yakışmaz! AB bunu düzeltmesi gerekir. Bunun yanında KKTC'ye yardım edileceğini ve evet demesinin mükafatının verileceğini de AB söz vermiştir. Havalimanlarının ve deniz limanlarının hatta kuzey/güney sınırının da uluslararasına açılacağı vaat edilmişti. Bunların hiçbir ise sene sonu gelmesine rağmen henüz yapılmamıştır. Bu da yetmedi şimdi de Güneye söz söylenmiyor. KKTC ve Türkiye sanki suçluymuş gibi sıkıştırılıyor! Bu yapılanlar ise AB'ye yakışmaya büyük bir adaletsizliktir.
Ankara Güney Kıbrıs'ı değil ancak birleşik Kıbrıs'ı tanımaya hazırdır.
(Son)
karşı gösterilen tepkiler
1- DYP-Mehmet Ağar: Bu bir fırsatçılıktır. Buna karşı tavrımız katı ve serttir. Türkiye'yi böldürmek ve parçalamak arzuları bir zamanlar hüsrana uğramıştır. 17 Aralık öncesinde Türkiye'den ne koparabilirsek fırsatçılığı devam etmektedir!
2 - SHP- Murat Karayalçın: İlanda ismi olan birçok arkadaşımızın ilandaki durumdan haberleri olmadığını beyan ediyorlar. Olaya ihtiyatlı yaklaşmak lazım diyorlar.
3 - Demokrat Türkiye Partisi Başkanı eski bakanı Yaşar Okuyan: Bu durum ihanetle eşdeğerdir. Haddini aşmaktır. Ulus devleti- üniter devleti paralamaya yöneliktir.
4 - KKTC-Rauf Denktaş: Biz Rum Cumhuriyetinin azınlığı değiliz. Kürtler kendilerini azınlık addediyorlarsa yanlış yapıyorlar demektir. Çünkü onlar büyük bir Milletin kopmaz bir parçasıdır.
Zana bir şey bilmiyor. Türkiye üniter bir devlettir. Türk-Kürt ayırımı yapmadan Türkiye'de onlar da bu yaşa kadar yaşamışlardır, en yüksek makamlara çıkabilmişledir.
5 - Cemil Çiçek: Türkiye'de maalesef başkasının değirmenine su taşıyanlar var. Böylece Rezili Rusvay olanlar var. Türkiye bu beyanlara bakarak politikasını yönlendirecek bir ülke değil. Ortada büyük istismar var. Zaten tüm Müslüman topluluklarda bu istismarlar her zaman var. Müslümanlara önüne geçen vurur. Onlar da enselerini daima açık tutarlar!
6 - Orhan Doğan: Kıbrıs örneği verilemez. Federatif çözüm 2. balkanlaşma getirir.
Kendal Nezan (Kürt.Enst Başk.) - 15 gün önce hepsi imza verdiler dedi! Herkes ilanı okudu ve kabul etti dedi.
Raslantılar ve Kendal Nezan (Kürt.Enst.Başkanı)
Fransa bir hafta önce Türkiye'de azınlıklar konusunun ele alınmasını istedi. Bir hafta sonra da bu Kürt Enstitüsünden ilanları çıktı. Tabii o da Fransa'dan. Eskiden Kültürel Haklar-İnsan Hakları istenmekteydi. Şimdi ise azınlıklar ortaya konmaktadır. Bölmeye-parçalamaya atılan adımlar artık açıkça görülmektedir. İşin ilginç tarafı daha sonraları Leyla Zana'nın söyledikleri oldukça değişikti. O gazetede ilan edilenlerin tam tersine beyanatlar vermeye başladı. Herhalde gazetedeki ülkeyi bölme, istekleri onu kendine getirdi ve onun aksini, birlikte kalmayı istediklerini söylemeye başladı.
17 Aralık ve Kıbrıs'ın da 2. kaderi
KKTC'nin ilk kader oylaması 15 Nisan'da Annan planının oylamasında söz konusu olmuştu. Bu sefer 17 Aralık'ta da Güney Kıbrıs'ın tüm ada adına tanınması içi Türkiye zorlanmaktadır.
Türkiye diğer taraftan Birleşmiş Milletler kararına uygun olarak hareket etmek istemektedir.
BM tarafından yağılacak çabaları eğer adilane olursa büyük bir ihtimalle destek verecektir. Ankara'nın düşüncesi önce 17 Aralık'ta müzakere tarihini almak, sonra Kıbrıs sorununa çözüm aramak ve sonunda kabul edilmiş Annan planına uygun olan KKTC'nin de AB'ye girmesini sağlamaktır. Burada esas düşünce Kıbrıs'ı ya kendi başına AB'ye aldırabilmek veya daha sonra Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte AB'ye girmek olacaktı. Bunun dışında Kıbrıs'ın ikide bir Ankara'nın önüne konulması ise ülkemize karşı yağılan en büyük haksızlıklardan olacaktır. Kıbrıs çözümüne hayır diyen tarafa Kıbrıs Rum tarafı olmuştur. Ama mükafatlandırılan tarafta yine Rumlar olmuştur. Bu Türkiye'ye ve Kıbrıs'a karşı yapılan büyük haksızlıktır. AB toplumuna bu tarz davranışlar yakışmaz! AB bunu düzeltmesi gerekir. Bunun yanında KKTC'ye yardım edileceğini ve evet demesinin mükafatının verileceğini de AB söz vermiştir. Havalimanlarının ve deniz limanlarının hatta kuzey/güney sınırının da uluslararasına açılacağı vaat edilmişti. Bunların hiçbir ise sene sonu gelmesine rağmen henüz yapılmamıştır. Bu da yetmedi şimdi de Güneye söz söylenmiyor. KKTC ve Türkiye sanki suçluymuş gibi sıkıştırılıyor! Bu yapılanlar ise AB'ye yakışmaya büyük bir adaletsizliktir.
Ankara Güney Kıbrıs'ı değil ancak birleşik Kıbrıs'ı tanımaya hazırdır.
(Son)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006