AB 21. yüzyıl sonunda İslamlaşır(!)
ABD'li Bernard Lewis Ortadoğu uzmanı olarak şunu söylemektedir. AB'de doğumlar azalmış ve neredeyse nüfus artışı yok olmuştur. Şu anda Avrupa'ya doğurgan İslam ülkelerinden gelenler gittikçe çoğalmaktadır. Mesela:
1 - Pakistan'dan İngiltere'ye gelenler gittikçe çoğalmaktadır,
2 - Fransa'yı Araplar doldurmaktadır. Bu yüzyıl sonunda ekseriyet onlara geçecektir.
3 - Almanya'da Türkler şimdiden birkaç milyon oldu. Türkiye de AB'ye girerse ve serbest dolaşım açılırsa Almanya'da çok daha yakın bir zamanda Türkler ekseriyeti ele geçireceklerdir.
4 - Gelecek on yıllarda ABD'nin karşısına dikilen Hindistan-Çin ve Rusya olacaktır. Onun için ABD şimdiden tedbirlerini almaya çalışmaktadır.
5 - AB ise Batı Arap dünyasının parçası olacaktır.
Vatikan ve Türkiye
Vatikan'ın Dinsel Öğretiler Kurulu Başkanı Kardinal Ratzinger Türkiye'nin Avrupa için her zaman tezat oluşturacağını, Avrupa'ya bağlanmasının hata olacağını ileri sürdü. "Türkiye AB'ye değil Araplara katılmalı" dedi.
Le Figaro gazetesiyle mülakat yapan Ratzinger, Türkiye, Hıristiyan AB'ye değil Müslüman Araplarla beraber olmalıdır dedi. Türkiye tarihte daima farklı bir kıtayı temsil etmiştir. Şimdi de öyledir. Osmanlı İmparatorluğu Viyana kapılarına kadar dayandığını ve Balkanlar'da çok savaştığını da dile getirdi.
Türkiye'nin AB üyeliği
45 milyar Euro'ya patlar
Bazı AB üyelerinin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'nin AB üyeliği 3 yılda AB'ye 45 milyar Euro'ya malolur. Bu rakamın 1 Mayıs'ta AB'ye giren yeni 10 üyeden daha fazla yük getireceği düşünülmektedir.
Brüksel'deki Think-Thank kuruluşu olan "Freinds Of Europe"un yaptığı hesaplara göre Türkiye üyeliğe alındığı takdirde ilk üç yılda 15 milyar olmak üzere 45 milyar Euro'ya malolacağını düşünmektedir.
Öte yandan Türkiye AB'ye üye olursa Avrupa'ya önemli bir Türk akını oluşacağı da düşünülmektedir.Onun için uzun süre serbest dolaşım yasağının uygulanması kaçınılmazdır. Öte yandan Türkiye'nin Maastricht kitrelerinin yerine getirilmesinden çok uzak olduğunu dile getirdi. Bu sebeple AB'nin para birimine girmesi de çok tehlikeli olacaktır.
Başbakan'a Avrupa(!) ödülü
3 ekim 2004 tarihinde, "Yılın Avrupalısı" -ödülü- Başbakan Erdoğan'a bizzat şansölye Schröder tarafından verilmesi düşünülmüştür. Almanya'da bu ödül 4 kişiye verilmektedir. Sırayla ekonomi-siyasi-sosyal ve kültürel alanlara dağıtılmaktadır. Bu ödül 2002 yılında Letonya ve 2003 yılında Lüksemburg başbakanlarına verilmişti. 3 Ekim tarihi iki Almanya'nın birleşme günüdür!
Bu ödül herhalde 17 Aralık'taki, müzakereler de önce yeşil ışık habercisi olarak mı kabul edilmeliydi? Bu ortamı oluşturduğu için mi Erdoğan'a bu ödül verilmektedir. Bu ödül çok prestijli olduğu için sivil kuruluşların fikri alınmadan verilmiyor.
Not: Türkiye'nin AB'li, olması bazı kimseler tarafından sakıncalı görülebilir. Ama onun dışında kalması kadar ölümcül değil. Bunu yazan Vatan'daki Murat Barsel'dir. Demek ki bu zatı muhteremler, asıl yapılan değişiklikleri ve tutulan yolların "ölümcül" olduğunu göremiyor! Kendi kişiliğini kendi benliğini, teslimiyet ruhuyla Hıristiyan dünyasına teslim olmayı ölümcülük kabul etmiyor da onun dışında kalmasını öyle kabul ediyor! Halkımızda ise genellikle, bu tür sakat düşünceleri "beyni yıkanmışlar ve uzaktan güdümlüler ancak verebilir" düşüncesi mevcuttur.
(25.08.04)
ABD'li Bernard Lewis Ortadoğu uzmanı olarak şunu söylemektedir. AB'de doğumlar azalmış ve neredeyse nüfus artışı yok olmuştur. Şu anda Avrupa'ya doğurgan İslam ülkelerinden gelenler gittikçe çoğalmaktadır. Mesela:
1 - Pakistan'dan İngiltere'ye gelenler gittikçe çoğalmaktadır,
2 - Fransa'yı Araplar doldurmaktadır. Bu yüzyıl sonunda ekseriyet onlara geçecektir.
3 - Almanya'da Türkler şimdiden birkaç milyon oldu. Türkiye de AB'ye girerse ve serbest dolaşım açılırsa Almanya'da çok daha yakın bir zamanda Türkler ekseriyeti ele geçireceklerdir.
4 - Gelecek on yıllarda ABD'nin karşısına dikilen Hindistan-Çin ve Rusya olacaktır. Onun için ABD şimdiden tedbirlerini almaya çalışmaktadır.
5 - AB ise Batı Arap dünyasının parçası olacaktır.
Vatikan ve Türkiye
Vatikan'ın Dinsel Öğretiler Kurulu Başkanı Kardinal Ratzinger Türkiye'nin Avrupa için her zaman tezat oluşturacağını, Avrupa'ya bağlanmasının hata olacağını ileri sürdü. "Türkiye AB'ye değil Araplara katılmalı" dedi.
Le Figaro gazetesiyle mülakat yapan Ratzinger, Türkiye, Hıristiyan AB'ye değil Müslüman Araplarla beraber olmalıdır dedi. Türkiye tarihte daima farklı bir kıtayı temsil etmiştir. Şimdi de öyledir. Osmanlı İmparatorluğu Viyana kapılarına kadar dayandığını ve Balkanlar'da çok savaştığını da dile getirdi.
Türkiye'nin AB üyeliği
45 milyar Euro'ya patlar
Bazı AB üyelerinin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'nin AB üyeliği 3 yılda AB'ye 45 milyar Euro'ya malolur. Bu rakamın 1 Mayıs'ta AB'ye giren yeni 10 üyeden daha fazla yük getireceği düşünülmektedir.
Brüksel'deki Think-Thank kuruluşu olan "Freinds Of Europe"un yaptığı hesaplara göre Türkiye üyeliğe alındığı takdirde ilk üç yılda 15 milyar olmak üzere 45 milyar Euro'ya malolacağını düşünmektedir.
Öte yandan Türkiye AB'ye üye olursa Avrupa'ya önemli bir Türk akını oluşacağı da düşünülmektedir.Onun için uzun süre serbest dolaşım yasağının uygulanması kaçınılmazdır. Öte yandan Türkiye'nin Maastricht kitrelerinin yerine getirilmesinden çok uzak olduğunu dile getirdi. Bu sebeple AB'nin para birimine girmesi de çok tehlikeli olacaktır.
Başbakan'a Avrupa(!) ödülü
3 ekim 2004 tarihinde, "Yılın Avrupalısı" -ödülü- Başbakan Erdoğan'a bizzat şansölye Schröder tarafından verilmesi düşünülmüştür. Almanya'da bu ödül 4 kişiye verilmektedir. Sırayla ekonomi-siyasi-sosyal ve kültürel alanlara dağıtılmaktadır. Bu ödül 2002 yılında Letonya ve 2003 yılında Lüksemburg başbakanlarına verilmişti. 3 Ekim tarihi iki Almanya'nın birleşme günüdür!
Bu ödül herhalde 17 Aralık'taki, müzakereler de önce yeşil ışık habercisi olarak mı kabul edilmeliydi? Bu ortamı oluşturduğu için mi Erdoğan'a bu ödül verilmektedir. Bu ödül çok prestijli olduğu için sivil kuruluşların fikri alınmadan verilmiyor.
Not: Türkiye'nin AB'li, olması bazı kimseler tarafından sakıncalı görülebilir. Ama onun dışında kalması kadar ölümcül değil. Bunu yazan Vatan'daki Murat Barsel'dir. Demek ki bu zatı muhteremler, asıl yapılan değişiklikleri ve tutulan yolların "ölümcül" olduğunu göremiyor! Kendi kişiliğini kendi benliğini, teslimiyet ruhuyla Hıristiyan dünyasına teslim olmayı ölümcülük kabul etmiyor da onun dışında kalmasını öyle kabul ediyor! Halkımızda ise genellikle, bu tür sakat düşünceleri "beyni yıkanmışlar ve uzaktan güdümlüler ancak verebilir" düşüncesi mevcuttur.
(25.08.04)
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006