Suriye'de 2011 yılında başlayan çatışmalar, aradan 10 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen tamamen bitmiş değil.
Ancak Rusya'nın tam desteğini alan Suriye meşru hükümeti, ülke topraklarının büyük bölümünde kontrolü ala almış durumda.
Suriye Devlet Başkanı Başkanı Beşar Esad, geçtiğimiz günlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Kremlin Sarayı'nda yeniden ağırlandı.
Esad'ın Suriye'de çatışmaların başladığı 2011 yılından bu yana Rusya'ya gerçekleştirdiği bu üçüncü ziyaret, en büyük destekçisine teşekkürün yanında önemli mesajlar da barındırıyordu.
Putin-Esad görüşmesinin ana konusu silahlı muhaliflerin elinde kalan son bölgeler oldu. Görüşmede Putin Suriye'nin ana sorununu, "BM'nin izni olmadan ülke topraklarında yabancı askeri güçlerin varlığının devam etmesi" olarak nitelendirdi.
Aslında Rus liderin bu sözleri bu görüşmenin neden yapıldığı sorusunun da yanıtı niteliğindeydi.
Herkes biliyor ki, Putin'in isim vermeden "yabancı silahlı güçler" diyerek ifade ettiği iki ülke Türkiye ve ABD.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki (Fırat nehrinin doğusu) geniş bir toprak parçası, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolünde. SDG'nin omurgasını terör örgütü PKK ve PYD (Demokratik Birlik Partisi) oluşturuyor.
Aslında ABD'nin buradaki varlığı en fazla Suriye'ye, ondan sonra da Türkiye'ye tehdittir.
ABD'nin bu bölgede ülkemizi hedef alan PKK gibi terör örgütleriyle işbirliği yapması Türkiye'yi rahatsız ediyor ve buna hükümetten sık sık sözlü tepki geliyor. Ancak Ankara'dan gelen tepkilerin ABD nezdinde hiçbir etkisi olmadı bugüne kadar. ABD, PKK/PYD'ye silah ve eğitim desteği sağlamaya devam etti.
ABD'nin PKK/PYD örgütleriyle işbirliği ne kadar uzun sürerse bu bölgede her geçen gün daha fazla Türkiye için istenmeyen sonuçların oluşması sağlanacaktır.
Bu yüzden bir an önce ABD'nin buralardan elini eteğini çekmesi sağlanmalıdır. Bu mümkün olmazsa da Suriye'de hukuksuz bulunma konusunda ABD yalnız bırakılmalıdır.
Zira Türkiye, Suriye'de asker bulundurarak ABD'nin Suriye'de yalnız kalmasının önünde bir bakıma kalkan olmaktadır. Bunun için Türkiye ya Suriye hükümetiyle –Rusya ve İran'ın yaptığı gibi- anlaşarak askerlerimizin bu ülkede bulunmasına bir hukuki dayanak sağlamalıdır, ya da her gün şehit verdiğimiz bölgelerden askerimizi tamamen çekmelidir.
Bu sayede Suriye hükümeti ve Rusya'nın enerjisi de başka yerlere harcanmak yerine bu bölgeden ABD'yi çıkarmak konusuna odaklanabilecektir.
Federasyon bölünmenin garantisidir
Dikkatimi çeken bir diğer konu da Suriye'de federasyon söylemleri ve bunlara Türkiye'den verdiği destektir.
Bu bağlamda Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'de bir federasyona Türkiye'nin güvenlik tehdidi olmaması koşuluyla saygı göstermesi gerektiğini ifade etti.
Suriye'deki çatışmalar başladığında Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan eski Ak Partili Davutoğlu'nun söylediği şey aslında Suriye'nin üniter yapısının darmadağın edilmesine 'evet' demektir. Bakınız Irak'ın haline… Kuzey Irak'taki Barzani yapılanmasının bir benzerinin Suriye'de inşa edilmesinin yolu federasyonla açılacaktır. Bu da zaten bölgede kukla bir Kürt devleti inşa etmek isteyen ABD ve İsrail gibi güçlerin tam da istediği bir şeydir.
Dolayısıyla Türkiye, başta Suriye olmak üzere bu coğrafyadaki ülkelerde federasyonu savunmak yanlışına düşmemelidir. Yoksa yarın birileri de Türkiye'ye federasyon tavsiye etmeye başlarlar…
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023