AB'nin ordu hayali bitmiyor
Avrupa Birliği'nin (AB) neredeyse kuruluşundan bu yana kendi ordusunu oluşturma hayali, özellikle NATO'nun Afganistan'dan çekilmesiyle ortaya çıkan kriz sonrası yeniden gündeme geldi. AB'nin kendi "Avrupa ordusunu" kurma fikri, dönem dönem özellikle krizler ortaya çıktıkça alevleniyor. Bu kez NATO'nun Afganistan'dan çekilmesiyle yeniden tetiklenen "Avrupa ordusu" tartışmaları, Avustralya'nın Fransa ile 50 milyar avroluk denizaltı alım anlaşmasını iptal ederek, ABD ve İngiltere ile "AUKUS" adı verilen bir ittifaka girişmesi sonucu daha da arttı. AB'nin kendi özerkliğini elde etmesi konusunda "Afganistan'da olanlar gözümüzü açmalı." diyen AB Konseyi Başkanı Charles Michel'den sonra Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian da denizaltı anlaşmasıyla ilgili kızgınlığını "Sırtımızdan bıçaklandık" diyerek dile getirdi. Fransa, Avustralya'nın yanı sıra ABD'deki büyükelçisini "istişareler için" Paris'e çağırdı. Fransız yönetimi, ABD ile Hint-Pasifik bölgesindeki iş birliğinde "büyük bir güven kırılması" olduğunu söyledi. AUKUS öncesinde bu seslerin yükselmesinin başlıca sebeplerinden biri de NATO'nun Afganistan'dan çekilmesi oldu. AB yönetimi, Washington'un çekilme konusunda kendileriyle istişarede bulunmadığını sitem içeren sözlerle dile getirdi. ABD olmadan Afganistan'da kalamayacak olan Avrupa ülkeleri, Afganistan'dan çekilirken tahliyelerde bile ABD'nin lojistik yardımına ihtiyaç duydu.
AB 'stratejik özerklik' istiyor
1950'lerden itibaren kimi Avrupa ülkelerinin yoğunlaştırdığı "Avrupa ordusu" fikri, daha önce de örneğin 1990'lardaki Bosna ve Kosova'daki çatışmalarda ve 2014'te Rusya'nın Ukrayna'ya ait Kırım'ı yasa dışı ilhakından sonra da gündeme getirildi ve tartışıldı. Çünkü Avrupa, kendi yanı başındaki Kosova ve Bosna'daki krizlere müdahale edememiş, en büyük tehdit olarak gördüğü Rusya'nın Kırım'ı ilhakını engelleyememişti. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir "barış projesi" olarak hayata geçirilen Avrupa Birliği, bugün 27 üye ülkeyle dünyanın en büyük ekonomik bloku. Ancak bu birliktelik, savunma ve güvenlik alanlarında NATO ve ABD'ye bağımlı. Dünyadaki jeopolitik gelişmelerde söz sahibi olmak isteyen ve krizlerde bağımsız olarak hareket edebilmeyi amaçlayan Avrupalı liderler, bu bağımlılıktan kurtulma ve kendi "stratejik özerkliklerini" elde etme hedefini tekrar dillendirmeye başladı. Avrupa ülkelerinin bir kısmı, önceki AB yönetimlerinin dillendirdiği, şimdiki yönetimin de tekrarladığı ordu kurma fikrini destekliyor. Destekçilerin başını Fransa çekiyor. AB'nin ekonomik bakımdan en büyük gücü Almanya da Macron'un görüşünü destekliyor. AB, her ne kadar bir ordu kurmak istese de bunun için "gerçekçi" adımlar atılmış değil. AB Savunma Fonu'ndan 2021-2027 için ayrılan 8 milyar avroluk bir bütçe var. Nispeten küçük bu bütçenin üye ülkelerin savunma çabalarını desteklemesi, askeri teknoloji ve ekipman geliştirilmesinde kullanılması planlanıyor. Ayrıca 2017'de kurulan Yapılandırılmış Daimi İş Birliği (PESCO) de AB'nin projelerinden. Ortak savunma projelerinden oluşan bu yapıda da henüz somut ilerleme görülmüyor. Yani bir Avrupa ordusu için çok ciddi miktarda finansman gerekiyor.