21 yıldır, 'adaleti tesis edeceğiz, adaleti ayağı kaldıracağız, adaleti sağlayacağız, adalet mülkün temelidir' diye diye adaleti de bitirdiler. Öyle ki artık kendi mahallelerinde de sesler yükselmeye başladı.
Yıllarca siyasal İslam'ın kalemşorluğunu yapmış Abdurrahman Dilipak, parasal İslamcılar karşısında yenildi.
Ama hazmedemedi! Kenan Evren, Özal, Demirel, Ecevit dönemlerinde kurmadığı cümleyi Erdoğan döneminde kurdu:
"Ben bu kadar darbe gördüm, o dönemde bile cezaevine girmedim. Bakalım bu 'Şeref" AK Partiye, KADEM'e nasip olacak mı?
Ne olmuştu?
Dilipak'ın "AK Parti içindeki FETÖ'nün zihniyet ikizi ve AKP'nin papatyaları" başlıklı yazısı üzerine AKP ve Sayın Erdoğan'ın kızının yönetici olduğu KADEM, 81 ilde Dilipak hakkında suç duyurusunda bulunmuş artı AKP Genel Başkanlığı tarafından 500 bin liralık tazminat davasında açılmış artı yazarı olduğu Akit gazetesinden de konulmuştu.
AKP neden kızmıştı?
Dilipak bahsi geçen yazısında; "AK Parti içindeki AKP'liler, FETÖ'nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar.
Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar. Malum 'Yeşil Sermaye' de bunlara sponsor olabiliyor.
Koç kadar, Sabancı kadar, Eczacıbaşı kadar bizim 'Yeşil sermaye' davasına sadakat gösterip, bu fahişelere ve onların türevlerine karşı seslerini yükseltebilecekler mi?
Konfeksiyoncu, gıda zinciri, finans kuruluşu, ses ver Türkiye! Ne bekliyorsunuz!
Ha, işte böyle, veren el, alan elden üstündür. Daha önce siz konuşuyordunuz onlar dinliyordu, şimdi onlar konuşuyor, siz dinliyorsunuz. AB fonları ile semirenlerin sesleri nasıl inceldi.
Eskiden ter kokuyorlardı, şimdi parfüm kokuyorlar. Bodrum katlarında rutubet kokan derneklerden çıkıp plazalara taşındılar."
İşte bu sözler AKP'nin zoruna gitti. Bakalım bir sonraki duruşmada Dilipak'a hapis çıkacak mı?
Dilipak yalnız değil
Yine siyasal İslam'ın bir diğer kalemşoru olan Erbakan için, Erdoğan için basmadık bam teli bırakmayan Ahmet Taşgetiren de 2019 yılında siyasal İslam'ın, parasal İslam'a yenildiğini, '12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat dönemlerinde yazdım. Kendimi bu zamandaki kadar kısıtlı bir duygu içinde görmedim' sözleriyle itiraf etmişti.
TÜGVA
Eski Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) yöneticisi Ramazan Aydoğdu, Bilal Erdoğan'ın da yönetimde olduğu TÜGVA'nın üst düzey yöneticilerinden biriydi.
Ramazan Aydoğdu, TÜGVA'nın "Ordu, emniyet, yargı ve devletin birçok birimine kadro yerleştirdiğine" dair belgeleri sızdırdığı iddiasıyla yargılandı ve 2 yıl 1 ay hapis cezası aldı.
Yaklaşık 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra 11 Mayıs 2022'de tahliye edilen Aydoğdu'nun 22. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yaptığı yazılı savunma ortaya çıktı.
Savunmasında, TÜGVA'nın, MİT ve Emniyet ile ilişkisi olduğunu, bu yolla bazı isimlerin takip ettirilip bilgilerine ulaşıldığını iddia ediyor.
Nasıl? Adalet yağıyor değil mi?
Ali Yerlikaya
Ali Yerlikaya, Süleyman Soylu'nun 6 yılda yapamadıklarını 3 aylık görev sürecinde yaptı.
Diğer taraftan yeni atamalar ve görevden almalar ve de baskınlar ile Ali Yerlikaya'ya, 'Soylu'nun ekibini tasfiye ediliyor' şeklinde iddiaları gündeme getirdi.
Yeri gelmişken yeni bakan nasıl başarılı oldu, diye soracak olursanız, bu işin mektebini okumuşta ondan, derim. Öyle bir güvenlik makalesi dahi okumamış kişiyi, bakan yaparsan ortalık mafyaya kalır.
Mafya demişken! Ayhan Bora Kaplan adlı suç örgütü lideri aynen Sezgin Baran Korkmaz taktiği ile yurt dışına kaçmak isterken polis baskınıyla yakalanıyor.
Ayhan Bora Kaplan kim? Eski Bakan Süleyman Soylu'nun o meşhur fotoğraf albümündeki isimlerden biri.
Bu kişinin eksenindeki iddialara bir Yargıtay üyesinin de ismi dahil oluyor.
Bakan Yerlikaya ısrarla eski bakan ile herhangi bir hesaplaşma olmadığını, görevinin gereklerini yerine getirdiğini anlatıyor.
O da ne! Ayhan Bora Kaplan dosyasında ismi geçen Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman; "Baştan itibaren burada bir operasyon var. Belki hoşunuza gitmeyecek ama burada Süleyman Soylu'ya bir operasyon olduğunu düşünüyorum" diyor.
Bir Afrika atasözü var ya: "Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa, orman yanıyor demektir."
Ha, işte ondan! Bir İçişleri Bakanı, bir Yargıtay üyesi, bir organize suç örgütü lideri aynı dosya içine giriyorlarsa yargı çökmüş, adalet yanıyor demektir.
Yandıkça da yakıyor
Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi ve Ayder Yaylası'nda, bazı alanların imara açılmasına karşı vatandaşların açtığı 4 ayrı davanın bilirkişi keşfi için giden hâkim, avukatlar ve vatandaşlarla tartışmaya giriyor. Onları şovmenlikle suçluyor.
Hâkim ya! Bir de tehdit ediyor: 'Aldırırım sizi içeri'
2019'da Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde Cumhuriyet Savcısı, kendileriyle aynı saatte halı saha maçı yapmak isteyen 14 öğretmeni gözaltına aldırmıştı.
Geçtiğimiz hafta ise Samsun Vezirköprü'de adliye personeli ve askeri personel arasında halı saha maçı yapıldı. Maçta uzman çavuş, iki savcı ile tartıştı.
Uzman çavuş sabah, iki savcının talimatıyla polis tarafından gözaltına alındı. Polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Hâkim, uzman çavuşu adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Adli kontrol kararı gereği, uzman çavuş silah taşıyamayacak.
Yaşasın adalet!
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025