Halimize bir göz atsa, ahvalimizi derinlemesine bir gözden geçirse, çarşımızı-pazarımızı, alanlarımızı-satanlarımızı, zenginimizi-fakirimizi bir baba şefkati ile gözlemlese ve medya dünyasında dönüp duran yaygaranın sebebini dönüp sorsa ve cevaben deseler ki; "Ey beşeriyetin babası! Ülkede bazıları bazılarına karşı senin hakkını savunuyorlar, bu şamata-gürültünün sebebi odur."
Adem babamız bir "Lahavle" çektikten sonra dese ki;
"Oğlum gidin işinize, size mi kaldı benim hakkımı savunmak?
Dilinizde bin bir yalan, bin bir çeşit aldatmaca varken, bir birinize karşı, yönetenleriniz yönettiklerine karşı hiç katı açılmamış yalanlar söylerken, akla-hayale gelmeyecek fırıldaklar çevirirken, bu dillerinizle mi benim hakkımı savunacaksınız?
Elleriniz, belki de 'insan elinin' hiçbir devirde hiç olmadığı kadar kirli…
Sürekli zalimleri ve zulmü alkışladıkları için kirli elleriniz.
En çok muhtaç oldukları zaman ve zeminlerde dahi masumların ve mazlumların elinden tutmadığınız için elleriniz kirli, yoksulu yoklamadığınız için, yoksula yokluğunu çektiği acil ihtiyacını uzatmadığınız için, muhtaçlara uzatmadığınız için kirli elleriniz…
Zenginlerinizin servetleri adeta leş kokuyor…
Biriktirip boca ettikleri servet ve sermayeleri hakkıyla ayıklansa belki de kendilerine ait hiçbir şey yok, tıka-basa, lebalep doldurdukları kasaları yetimin-yoksulun, fakirin-fukaranın haklarından oluşuyor.
Zenginlerinizin ve yöneticilerinizin büyük bir çoğunluğu, hiç de hak etmedikleri, asla kendilerine ait olmayan haram kazançlarla lüks içinde, akıl almaz konforlar içinde yüzerlerken, halkınızın da büyük bir çoğunluğunun açlıktan nefesleri kokuyor.
Oğlum gidin işinize, siz bu halinizle mi benim hakkımı savunacaksınız?
Sizler gidin önce halinizi düzeltin, kötü ahvalinizi iyiye tebdil edin, yalanlara iyice alışmış olan dilinizi doğru söz söylemeye alıştırın.
Yaralayıcı, kırıcı-dökücü sözler söylemeyi adet haline getirmiş olan dillerinizi ıslah edin ki bir kere benim torunlarım olduğunuzu ispat edebilesiniz.
Eliniz, başkalarının alın terini ve emeğini aşırmaktan ötürü kirli iken, diliniz başkalarına iftira, başkalarına yalan isnat etmekten dolayı paslanmış iken, servetiniz, yetimin-yoksulun hakları ile dolmuş, doldurulmuş ve tanınmayacak kadar şişirilmişken, siz bu halinizle mi benim hakkımı savunacaksınız?
Oğlum gidin işinize…"
Cevabı olan buyursun.