"Sonra onların arkasından sizi arzda halifeler yaptık ki bakalım nasıl ameller işleyeceksiniz?" (Yunus: 14).
Merhum Aşık Veysel'in ifadesiyle; iki kapılı bir handa yol almaya devam ediyoruz.
Adı üstünde han, konup göçülen, uğranıp geçilen, yani bize ait olmayan yer.
Herkesi ve her şeyi görüp gözetleyen, söylemlerini ve eylemlerini eksik ve fazla olmaksızın kaydettiren Yüce Yaratıcı bu iki kapı arasındaki, yani doğumla ölüm arasındaki davranışlarımızı adım adım izelemekte ve izletmektedir.
"...bakalım nasıl ameller işleyeceksiniz."
Bizden önce nice nesiller geldi, söz konusu iki kapı arasındaki ömürlerini tamamladılar, kayıtlara geçtiler ve dünyadan göçtüler.
"Sünnetullah" böyle devam etti ve sıra bizlere geldi ve her gün iki kapının ikincisinden sayısız insan bu iki kapılı hana veda ederek göçüp gidiyor.
Bizler dahi, ikinci kapıdan çıkıncaya kadar kameralar kayıtta, kerim katipler yazmaktalar ve bizlerden sadır olan ne bir söz ne de bir adım asla kayıt dışı kalmamakta.
"Gerçek şu ki, insanı yaratan Biziz. Benliğinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz ve biz ona şahdamarından daha yakınız.
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler.
Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir.
Sûr'a üfürülür, işte bu, geleceği vaad edilen gündür.
Herkes, yanında bir zaptiye, bir şâhitle beraber gelir.
Allah buyuracak: 'Gerçekten sen, bugünün geleceğini ummazdın. Artık bugün senden perdeyi kaldırıverdik, o nedenle bugün, gözün oldukça keskindir.'
Arkadaşı şöyle der: 'İşte yanımdaki hazır.'
Siz iki melek! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! Her türlü hayra bütün gücüyle engel olanı, saldırgan şüphecileri de atın. Allah ile beraber başka tanrı kabul edenleri, haydi, böylelerini şiddetli azaba atın.
Arkadaşı diyecek ki: 'Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi.'
Allah, 'Huzurumda tartışmayın. Ben önceden sizi uyarmıştım. Katımda söz değiştirilmez. Ben kullarıma asla haksızlık etmem' diyecek." (Kaf: 16-29).
İnsanlar, takdir-i İlahi gereği belki içine doğdukları aile, içinde büyüdükleri toplum itibariyle farklıdırlar; zengindirler, fakirdirler, sefa içinde ve çile içindedirler ama ikinci kapıdan çıkarken eşitleniyorlar, padişahın da sıradan vatandaşın da götürdükleri birkaç metre bezden ibaret.
Aşık Reyahani'nin "kara yer" şiiri bu durumu çok güzel anlatır:
"Gözüm yummuş gaflet ile giderken
Dediler ki tebdil görmüş kara yer
Dünya varlığını hayâl ederken
İki taş bir mezar örmüş kara yer
Sanma bu dünyanın bir vefası var
Aldatır oynatır eder ihtiyar
Ağayla hizmetkâr yan yana yatar
Ne asıl ne nesil sormuş kara yer
Reyhani farkı ne az ile çoğun
İkisi bir olur var ile yoğun
Ecel bir tarladır insanlar tohum
Her gün evlek evlek sürmüş kara yer."
Merhum Aşık Veysel'in ifadesiyle; iki kapılı bir handa yol almaya devam ediyoruz.
Adı üstünde han, konup göçülen, uğranıp geçilen, yani bize ait olmayan yer.
Herkesi ve her şeyi görüp gözetleyen, söylemlerini ve eylemlerini eksik ve fazla olmaksızın kaydettiren Yüce Yaratıcı bu iki kapı arasındaki, yani doğumla ölüm arasındaki davranışlarımızı adım adım izelemekte ve izletmektedir.
"...bakalım nasıl ameller işleyeceksiniz."
Bizden önce nice nesiller geldi, söz konusu iki kapı arasındaki ömürlerini tamamladılar, kayıtlara geçtiler ve dünyadan göçtüler.
"Sünnetullah" böyle devam etti ve sıra bizlere geldi ve her gün iki kapının ikincisinden sayısız insan bu iki kapılı hana veda ederek göçüp gidiyor.
Bizler dahi, ikinci kapıdan çıkıncaya kadar kameralar kayıtta, kerim katipler yazmaktalar ve bizlerden sadır olan ne bir söz ne de bir adım asla kayıt dışı kalmamakta.
"Gerçek şu ki, insanı yaratan Biziz. Benliğinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz ve biz ona şahdamarından daha yakınız.
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler.
Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir.
Sûr'a üfürülür, işte bu, geleceği vaad edilen gündür.
Herkes, yanında bir zaptiye, bir şâhitle beraber gelir.
Allah buyuracak: 'Gerçekten sen, bugünün geleceğini ummazdın. Artık bugün senden perdeyi kaldırıverdik, o nedenle bugün, gözün oldukça keskindir.'
Arkadaşı şöyle der: 'İşte yanımdaki hazır.'
Siz iki melek! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! Her türlü hayra bütün gücüyle engel olanı, saldırgan şüphecileri de atın. Allah ile beraber başka tanrı kabul edenleri, haydi, böylelerini şiddetli azaba atın.
Arkadaşı diyecek ki: 'Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi.'
Allah, 'Huzurumda tartışmayın. Ben önceden sizi uyarmıştım. Katımda söz değiştirilmez. Ben kullarıma asla haksızlık etmem' diyecek." (Kaf: 16-29).
İnsanlar, takdir-i İlahi gereği belki içine doğdukları aile, içinde büyüdükleri toplum itibariyle farklıdırlar; zengindirler, fakirdirler, sefa içinde ve çile içindedirler ama ikinci kapıdan çıkarken eşitleniyorlar, padişahın da sıradan vatandaşın da götürdükleri birkaç metre bezden ibaret.
Aşık Reyahani'nin "kara yer" şiiri bu durumu çok güzel anlatır:
"Gözüm yummuş gaflet ile giderken
Dediler ki tebdil görmüş kara yer
Dünya varlığını hayâl ederken
İki taş bir mezar örmüş kara yer
Sanma bu dünyanın bir vefası var
Aldatır oynatır eder ihtiyar
Ağayla hizmetkâr yan yana yatar
Ne asıl ne nesil sormuş kara yer
Reyhani farkı ne az ile çoğun
İkisi bir olur var ile yoğun
Ecel bir tarladır insanlar tohum
Her gün evlek evlek sürmüş kara yer."
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024