Şu sıralarda hepimizin cevabını en fazla merak ettiği soru kuşkusuz, yazımızın başlığında da dile getirdiğimiz "Akaryakıt ürünlerine neden zam üstüne zam yağıyor?"dur.
Akaryakıt konusu öyle sıradan bir mesele değil. Ekonomik işleyişi ve günlük yaşamın idame ettirilmesi için 'en fazla önemi haiz' konudur. Akaryakıta yapılan her zam meyveden sebzeye, temizlik malzemesinden mobilyaya; kısaca hayata dair her şeyi derinden etkiler. Ekonominin temel kuralıdır bu.
Zenginleştirilmedik!Akaryakıt fiyatlarının neden durmaksızın tırmandığının nedenlerine inebilmek için işe Ekim 2001'deki döviz fiyatlarından başlayalım. Dolar kuru Ekim 2001'deki 1 milyon 670 bin lira seviyesinden şimdilerde 1 milyon 300 bin lirayı gördü. Dövizdeki değer kaybı yaklaşık yüzde 22 seviyesinde. Normalde bu kadar zenginleşmemiz gerekirdi! Öyle ya döviz yüzde 130 değer yitirdiğinde ne kadar fakirleşmişsek, değerlendiğinde de o kadar zenginleşmeliydik. Bir başka deyişle en azından fakirleşme oranımızın azalması gerekiyordu. Ama sağolsun hükümet, 'bize bir nebze de olsa' zenginleşme imkanı tanımadı! Elektrikten doğalgaza, şekerden çaya pek çok temel tüketim ürününe 'akıl almaz' zamlar yaparak fakirleşmemize, sefaletimize ekstra katkı sağladı!
Nereden nereyeBundan yaklaşık 6 ay önce bir litre kurşunsuz benzin 1 milyon 212 bin liraydı. Şu anda 1 milyon 393 bin lira. O zaman dolar kuru tekrarlarsak 1 milyon 670 bin civarındaydı. Piyasada spekülasyon yüksek olduğundan, kurlarda oynama da yüksekti. Hatta bankalararası piyasada ABD doları 1 milyon 700 bin lirayı bile görmüştü. O sıralarda bir litre benzin yaklaşık olarak 72 cent civarındaydı. Şimdilerde ise doları 1 milyon 310 bin liradan hesaba katarsak, benzinin litre fiyatı 1 dolar 7 cente geliyor!
Bunun kestirmeden anlamı şu: Türkiye'de benzin fiyatları (keza motorin de) 6 ay gibi bir süre içinde dolar bazında yüzde 50 oranında artmış. Bu artış nasıl izah edilecek? Hükümet mensuplarından, özellikle ilgili bakandan yani Maliye Bakanı Sümer Oral'dan bu konuda şimdiye kadar 'tıs' çıkmadı. Vatandaşımız da 'bu düpedüz soyguna' karşı sesini çıkaramıyor. Vatandaştan kastımız elbette Ayşe Teyze ya da Ahmet Amca değil. Bu ülkede tüketici dernekleri, sendikalar ve daha bir çok sivil toplum teşkilatları var. En azından onlar seslerini yükseltmeliler. Sadece gazetecilerin bu gerçekleri haykırması yeterli değil!
İşin özüİşin özü IMF'ye 'bol keseden' verilen vaatlerde yatıyor. IMF, Türk halkının resmen 'yonulmasını' istiyor. Bu durum, IMF'nin bir ülkeyi 'yıkma' planının 3. aşamasını oluşturuyor. İlk iki aşamada döviz ve borsa oyunları ile Arjantin'in yaptığı gibi 'hesapsız, kitapsız' özelleştirmeler yer alıyor. IMF kompradorları, ekmek, gaz, elektrik, benzin gibi temel tüketim maddelerine yüklenilmesini ve vatandaşın canından bezdirilmesinden özel zevk alırlar. Bu işlemi Latin Amerika'da uygulamaya soktular. Ekvator'da doğalgaza alabildiğine zam yaptırdılar ve halkı sokaklara döktürdüler. Türkiye'de ise bunu beceremediler. Beceremeyecekler ama bu işi kotarmak için habire 'hükümeti' zam yapın diye de sıkıştırmaktan da geri durmuyorlar!!!
KarşılaştırmalarYukarıda Ekim 2001 ile günümüzdeki benzin fiyatları ile döviz kurlarını sizlere aktardık. Bu süre içinde dolar yüzde 22 oranında değer yitirirken, aynı süre içinde akaryakıt ürünlerine yaklaşık yüzde 15-20 civarında zam yapıldı. Meselenin daha vahim yönü, hükümet yetkililerinin sadece zam yapmaları ama yaptıkları zammın gerekçelerini halka anlatma ihtiyacı bile duymamaları oluşturuyor!
Akaryakıt fiyatlarına peş peşe gelen zamların asıl nedenini 57. Hükümet'in IMF'ye verdiği sözler, teknik tabiriyle niyet mektuplarında vaat edilen gelir kalemleri oluşturuyor.
Niyet mektuplarına göre, 800 milyon dolar ek bir ATV (Akaryakıt Tüketim Vergisi) tahsil edilecek. Bundan dolayı enflasyon rakamları her açıklandığında, döviz fiyatları ne kadar düşerse düşsün, akaryakıta otomatik olarak zam yağıyor.
Dönelim esas meseleye: Vatandaş, benzin, gazyağı, motorin, tüpgaz, otogaz, fuel - oil satın alırken devlete büyük miktarda vergi öder. Ekim 2001 ortalarında fiyatı 1.212.000.- TL olan bir litre kurşunsuz benzin satın alırken 407.351.- TL mal bedeli 804.924.- TL vergi ödeniyordu. Vergi mal bedelinin yüzde 197.5'ine ulaşıyordu. Fiyatı 503.000.- TL olan bir litre motorine mal bedeli olarak 415.594.- TL, vergi olarak 487.807.- TL ödeniyordu. Motorin fiyatının içindeki vergiler mal bedelinin yüzde 117.3'üne ulaşıyordu. Akaryakıt fiyatlarının içindeki en önemli iki vergi ATV ve KDV. Yine Ekim 2001'deki fiyatları esas alırsak, bir litre kurşunsuz benzinden 620.000.- TL ATV, 184.923.- KDV alınıyordu.
Gelelim bugünlere...Şu anda 1 litre benzinden 775.750 liralık ATV tahsil ediliyor. Bir litre benzinden alınan KDV ise 209.200 TL. Yani devlet 1 litre benzinden 985 bin lira vergi alıyor.
Görüldüğü gibi, Türkiye'de akaryakıt fiyatlarının sürekli olarak roketlemesi, akaryakıttan alınan çok yüksek dolaylı vergilerden kaynaklanıyor. Bir litre benzinin fiyatının içinde yüzde 80'e yaklaşan oranlarda vergi bulunuyor. Hazine tahsildarları ve bu arada Kemal Derviş ve Maliye Bakanı Sümer Oral, başları her sıkıştıklarında ve de IMF onları "yar bana daha fazla gelir!" diye her sıkıştırdığında vergi toplama yöntemi olarak akaryakıt fiyatları üzerindeki vasıtalı vergilere yüklendikçe yükleniyorlar.
Heyhat! Vergileri yükseltmenin de bir sınırı vardır ve akaryakıttan alınan vergilerde bu sınır kat be kat aşılmıştır.
Benzinin 1 doların üstünde satıldığı hemen hemen tek ülkeyiz. Mesela bir litre benzin Yunanistan'da 58.5 (766 bin ilra), İspanya'da 64.5 (845 bin ilra), Almanya'da 81.5 (1 milyon 68 bin ilra), Fransa'da 85 cente (1 milyon 113 bin lira) satılırken Türkiye'de bir doların üstünde fiyatla satılıyor.
İnsaf be... Almanya'da bir işsiz bile yılda 1 milyor lira maaş alıyor. Oysa benim ülkemde asgari ücret hala 162 bin lira.
Ne söyleyeyim! Bir halk bu kadar ezilmez ...
Akaryakıt konusu öyle sıradan bir mesele değil. Ekonomik işleyişi ve günlük yaşamın idame ettirilmesi için 'en fazla önemi haiz' konudur. Akaryakıta yapılan her zam meyveden sebzeye, temizlik malzemesinden mobilyaya; kısaca hayata dair her şeyi derinden etkiler. Ekonominin temel kuralıdır bu.
Zenginleştirilmedik!Akaryakıt fiyatlarının neden durmaksızın tırmandığının nedenlerine inebilmek için işe Ekim 2001'deki döviz fiyatlarından başlayalım. Dolar kuru Ekim 2001'deki 1 milyon 670 bin lira seviyesinden şimdilerde 1 milyon 300 bin lirayı gördü. Dövizdeki değer kaybı yaklaşık yüzde 22 seviyesinde. Normalde bu kadar zenginleşmemiz gerekirdi! Öyle ya döviz yüzde 130 değer yitirdiğinde ne kadar fakirleşmişsek, değerlendiğinde de o kadar zenginleşmeliydik. Bir başka deyişle en azından fakirleşme oranımızın azalması gerekiyordu. Ama sağolsun hükümet, 'bize bir nebze de olsa' zenginleşme imkanı tanımadı! Elektrikten doğalgaza, şekerden çaya pek çok temel tüketim ürününe 'akıl almaz' zamlar yaparak fakirleşmemize, sefaletimize ekstra katkı sağladı!
Nereden nereyeBundan yaklaşık 6 ay önce bir litre kurşunsuz benzin 1 milyon 212 bin liraydı. Şu anda 1 milyon 393 bin lira. O zaman dolar kuru tekrarlarsak 1 milyon 670 bin civarındaydı. Piyasada spekülasyon yüksek olduğundan, kurlarda oynama da yüksekti. Hatta bankalararası piyasada ABD doları 1 milyon 700 bin lirayı bile görmüştü. O sıralarda bir litre benzin yaklaşık olarak 72 cent civarındaydı. Şimdilerde ise doları 1 milyon 310 bin liradan hesaba katarsak, benzinin litre fiyatı 1 dolar 7 cente geliyor!
Bunun kestirmeden anlamı şu: Türkiye'de benzin fiyatları (keza motorin de) 6 ay gibi bir süre içinde dolar bazında yüzde 50 oranında artmış. Bu artış nasıl izah edilecek? Hükümet mensuplarından, özellikle ilgili bakandan yani Maliye Bakanı Sümer Oral'dan bu konuda şimdiye kadar 'tıs' çıkmadı. Vatandaşımız da 'bu düpedüz soyguna' karşı sesini çıkaramıyor. Vatandaştan kastımız elbette Ayşe Teyze ya da Ahmet Amca değil. Bu ülkede tüketici dernekleri, sendikalar ve daha bir çok sivil toplum teşkilatları var. En azından onlar seslerini yükseltmeliler. Sadece gazetecilerin bu gerçekleri haykırması yeterli değil!
İşin özüİşin özü IMF'ye 'bol keseden' verilen vaatlerde yatıyor. IMF, Türk halkının resmen 'yonulmasını' istiyor. Bu durum, IMF'nin bir ülkeyi 'yıkma' planının 3. aşamasını oluşturuyor. İlk iki aşamada döviz ve borsa oyunları ile Arjantin'in yaptığı gibi 'hesapsız, kitapsız' özelleştirmeler yer alıyor. IMF kompradorları, ekmek, gaz, elektrik, benzin gibi temel tüketim maddelerine yüklenilmesini ve vatandaşın canından bezdirilmesinden özel zevk alırlar. Bu işlemi Latin Amerika'da uygulamaya soktular. Ekvator'da doğalgaza alabildiğine zam yaptırdılar ve halkı sokaklara döktürdüler. Türkiye'de ise bunu beceremediler. Beceremeyecekler ama bu işi kotarmak için habire 'hükümeti' zam yapın diye de sıkıştırmaktan da geri durmuyorlar!!!
KarşılaştırmalarYukarıda Ekim 2001 ile günümüzdeki benzin fiyatları ile döviz kurlarını sizlere aktardık. Bu süre içinde dolar yüzde 22 oranında değer yitirirken, aynı süre içinde akaryakıt ürünlerine yaklaşık yüzde 15-20 civarında zam yapıldı. Meselenin daha vahim yönü, hükümet yetkililerinin sadece zam yapmaları ama yaptıkları zammın gerekçelerini halka anlatma ihtiyacı bile duymamaları oluşturuyor!
Akaryakıt fiyatlarına peş peşe gelen zamların asıl nedenini 57. Hükümet'in IMF'ye verdiği sözler, teknik tabiriyle niyet mektuplarında vaat edilen gelir kalemleri oluşturuyor.
Niyet mektuplarına göre, 800 milyon dolar ek bir ATV (Akaryakıt Tüketim Vergisi) tahsil edilecek. Bundan dolayı enflasyon rakamları her açıklandığında, döviz fiyatları ne kadar düşerse düşsün, akaryakıta otomatik olarak zam yağıyor.
Dönelim esas meseleye: Vatandaş, benzin, gazyağı, motorin, tüpgaz, otogaz, fuel - oil satın alırken devlete büyük miktarda vergi öder. Ekim 2001 ortalarında fiyatı 1.212.000.- TL olan bir litre kurşunsuz benzin satın alırken 407.351.- TL mal bedeli 804.924.- TL vergi ödeniyordu. Vergi mal bedelinin yüzde 197.5'ine ulaşıyordu. Fiyatı 503.000.- TL olan bir litre motorine mal bedeli olarak 415.594.- TL, vergi olarak 487.807.- TL ödeniyordu. Motorin fiyatının içindeki vergiler mal bedelinin yüzde 117.3'üne ulaşıyordu. Akaryakıt fiyatlarının içindeki en önemli iki vergi ATV ve KDV. Yine Ekim 2001'deki fiyatları esas alırsak, bir litre kurşunsuz benzinden 620.000.- TL ATV, 184.923.- KDV alınıyordu.
Gelelim bugünlere...Şu anda 1 litre benzinden 775.750 liralık ATV tahsil ediliyor. Bir litre benzinden alınan KDV ise 209.200 TL. Yani devlet 1 litre benzinden 985 bin lira vergi alıyor.
Görüldüğü gibi, Türkiye'de akaryakıt fiyatlarının sürekli olarak roketlemesi, akaryakıttan alınan çok yüksek dolaylı vergilerden kaynaklanıyor. Bir litre benzinin fiyatının içinde yüzde 80'e yaklaşan oranlarda vergi bulunuyor. Hazine tahsildarları ve bu arada Kemal Derviş ve Maliye Bakanı Sümer Oral, başları her sıkıştıklarında ve de IMF onları "yar bana daha fazla gelir!" diye her sıkıştırdığında vergi toplama yöntemi olarak akaryakıt fiyatları üzerindeki vasıtalı vergilere yüklendikçe yükleniyorlar.
Heyhat! Vergileri yükseltmenin de bir sınırı vardır ve akaryakıttan alınan vergilerde bu sınır kat be kat aşılmıştır.
Benzinin 1 doların üstünde satıldığı hemen hemen tek ülkeyiz. Mesela bir litre benzin Yunanistan'da 58.5 (766 bin ilra), İspanya'da 64.5 (845 bin ilra), Almanya'da 81.5 (1 milyon 68 bin ilra), Fransa'da 85 cente (1 milyon 113 bin lira) satılırken Türkiye'de bir doların üstünde fiyatla satılıyor.
İnsaf be... Almanya'da bir işsiz bile yılda 1 milyor lira maaş alıyor. Oysa benim ülkemde asgari ücret hala 162 bin lira.
Ne söyleyeyim! Bir halk bu kadar ezilmez ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016