Akbabanın 5 günü

ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross Ankara'da 5 gün görüşmelerde bulundu.

Amerika ile ''ticaretimizi 100 milyar dolara çıkaralım'' manşetiyle pembeleştirilen Rothschild'lerin elemanı, üst düzey finansörlerce 1776'da kurulmuş ''Kappa Beta Phi'' kardeşlik topluluğu üyesi, yöneticisi. İflas etme noktasındaki işletmeleri satın alıp yapılandırıp satma ustası olarak biliniyor.

ABD Ticaret bakanı olunca ilk işi Çin'den ithal edilen alüminyum çelik ithalatına gümrük vergilerini artırmak oldu. Çelikte yüzde 25, alüminyumda yüzde 10 tarife getirdi. Çin Huawei yöneticisi Meng Wanzhou hakkında suç ihbarından önce hisselerini elden çıkaran fırsatçı, İran ambargosunun arkasındaki isim.

ABD, Kore, Japonya, Çin, Fransa ve İrlanda'da çelik,kömür, sıvılaştırılmış gaz, gemicilik alanlarında satın alımlar yaptı/yapıyor.  

Çin'in İran'a 400 milyar dolar yatırım ve 5 bin asker gönderme kararı üzerine bu ziyaret, sömürü ve ele geçirme noktasında tam saha pres anlamına geliyor.

Ziyaretin sırrı, "biz 50 milyarlık mal satarız da siz ne vereceksiniz" cümlesinde gizli. Amerika'dan 40 milyar dolara 100 Boeing 737 alacağız da ne vereceğiz? Bize 10 dakika ayıramayan, 5 gün neyin peşinde, çıkar ortaya bir gün elbet.

Aylar önce kriz sebebiyle borçlarını ödeme güçlüğü yaşayan firmalarımızı, paket halinde yabancılara sunarak, para girişi temin için Jp Morgan elemanlarının aylar önce Türkiye'de çalıştıkları basına yansımıştı. Olgunlaşmış meyvelerin devşirilme zamanı geldi anlaşılan.

İktidar, 18 yılda 1 trilyon 49 milyar 100 milyon dolar dış ticaret zararına sebep olan programdan vazgeçmedi. Yine/yeniden satış ve borç bulma arayışında. Varlıklarımızı kaybetmiş. 1 trilyon dolar borç altında dünyanın en yüksek reel faizini veren Arjantin ve Ukrayna peşindeki 3. ülkeyiz.

Ülkeyi bu noktaya getiren bilgisiz beceriksiz iktidar olsa da: asıl suçlu millettir. Zira parametreleri IMF direktörü Kemal Derviş tarafından dizayn edilen mevcut ekonomik programın, Türkiye'nin işini bitireceğini yüksek sesle haykıran Prof Dr. Haydar Baş Bey ciddiye alınmadı.  

Bazen kısmet kapımıza gelir de, akılsızlığımız veya nasipsizliğimiz sebebiyle ret ederiz. Sonra da yıllarca saçımızı başımızı yolarız. Ah vah ederiz ya bizim tam da bu anlayabilene.  

Yabancı aklına, yabancı parasına itibar ettik. Varlıklarımızı kaybettik, borç çukuruna düştük. Çukurdan çıkmak için Baş Hoca'nın uzattığı eli tutmuyor, ecnebinin paçalarına sarılıyoruz.

Uyarması benden fena çarpılacağız. 82'lik kurnaz kurt avdan boş dönmeyecek, bizim toylar yetkili iken.

Dinin emri başörtüsü konusunda hassasiyet gösterenler, kapitalizmi ret konusunda tek cümle etmediler. Atatürk'ün kaldırdığı kapitülasyonları, iktidarı için geri getiren iktidara, hayır demediler.

Ekonomik kriz içinde kıvrananlara diyeceğimiz şey şudur: ''Gafleti çok olanın, devleti yok olur.'