Fason tartı aleti

Tüketimde ithal ürünler yerine yerli ürünleri teşvik edecek bir finansman kurgusunun hayata geçirilmesi ve yerli üretimin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Geçen günlerde mağazadan bir tartı aldım. Yerli marka olanını tercih ettim. Üretimin nerede olduğuna baktığımda yerli markanın ürününün Türkiye'de üretilmediğini gördüm. Türkiye'nin koca koca grupları dünyanın bir yerinde ürettiriyor, Türkiye'de yerli ürün gibi satıyor. Türkiye'nin bu teknolojinin çok çok üstünde teknolojik ürün üretebilecek kapasitesi varken, yerli markaların yüzlerine söyledim: 'Türkiye'de üretim kapasitesi olan bu ürünlerin tamamını Türkiye'de üretmeniz lazım'. Devlet olarak biz ne gerekiyorsa yapacağız. Kolaycılık, yani 'markanın üzerine etiketi basalım' yok. Sizler de bu manada, 'birkaç aylık ithalat düzenlemesi getirildi, eskiye döneriz zaten niye uğraşalım' yok. Tek çare yerli üretim…"

18 yıllık AK Parti iktidarının cam kuleden inip meselelere eleştirel baktığına ilk kez tanık oluyoruz. Bu da önemli bir şeydir. Devamı gelir inşallah.

Gelir gelmez gümrük tarife oranlarını sıfırlayarak yerli üretimi bitirecek uygulamaları devreye sokmak, rekabet gücümüzü kırarak sanayimizi çökertmek bu iktidarın tercihiydi. 18 yıldır feryat ediyoruz "yapılan uygulamalar ülkeyi batıracak" diye. Akıl başa geldi mi?

"Düşük kur, yüksek faiz modeli", ithal ürünlere avantaj sağlarken, içeride artan maliyetler yerli üretim sanayinin rekabet gücünü kırmıştır. Yerli ürünlerin yüksek maliyeti, ucuz ithalat karşısında havlu atınca; ürünleri dışarıda yaptırıp fason denilen yerli marka damgalama yöntemi devreye sokulmuştur. Bakan yeni farkına varmış.

Bu ithal ikame denilen yöntem sebebiyle, ithal ettiğimiz ürünler karşılığında, 18 yılda 3 trilyon 240 milyar 970 milyon dolar yurt dışına akıp gitti.

"Zor oyunu bozar" demiş atalar. Baş Hoca'mın uyarılarını duymazdan gelip 18 yıl har vurup harman savuran iktidar, ülkenin varlıklarını ve kredisini yiyip bitirdikten sonra döviz darboğazına düşünce birden yerli ve milli olmaya karar vermiştir.

Gümrük vergilerini yüzde 23'ten yüzde 30 artırarak yüzde 30 çıkarmış.

İngiliz Diageo'ya 2.5 milyar dolara mal olan ama 297 milyon dolara özelleştirilen Tekel'in tütünü, dolarlar bol iken Virginia, Yunanistan ve Zimbabwe'den ithal ediliyordu. Tulumbadaki dolarlar suyunu çekince, tütün çiftçisini bitiren uygulamalar kısmen sona erdirildi, yüzde 35 yerli tütün şartı getirildi. 

Hükümet cesaretini toplayıp para basmaya karar vermiş ki, APİ (açık piyasa işlemleri) segmentinde 231 milyar toplamda 450 milyar lira genişlemeye gitmiş.

Eh bunlar da bir şeydir. Haydar Hocamızı sağlığında dinlemeyenler, tembihlerinden yararlanarak milletin kısmen de olsa nefes almasına imkân verdiler yıkılmamak için.

AB kendi sanayi sektörünü, Çin ve diğer büyük güçlerce desteklenen şirketler tarafından artan satın alma tehdidinden korumak için bir dizi önlem hazırladı. AB'nin Rekabetten Sorumlu Komiseri (Bakanı) Margrethe Vestager, Pekin'in kıta üzerindeki ticaret hevesini engelleme çabaları dahilinde lokal endüstrileri devlet destekli satın alma ve birleşme avcılarına karşı mücadelede desteklemek haksız rekabetten korumak için bir plan hazırladı.

Trump, ülkesinin ekonomisini ayakta tutmak için FED 7.1 trilyon dolar destek veriyor. Dünyayla ekonomik savaş yapıyor. Amerika, Avrupa ve Japon merkez bankaları toplamda 19.5 trilyon dolar destek çıkıyorlar ekonomi çökmesin diye.

Asırlardır dünyayı talan eden bu sömürgeciler de virüs saldırısı sebebiyle korumacı kararlar almaya mecbur kaldılar.

İktidar akıllanıyor derken hükümetin sıfır gümrükle 2 milyon 700 bin ton hububat ithali için kararname çıkarması çiftçiye tokat gibi çarptı.

Gönül isterdi ki; Türkiye'nin yerüstü ve yeraltı varlıkları ecnebilere peşkeş çekilmeden, borç girdabına düşmeden, 20 yıl önce "bunlar bilmezler, ülkeyi batıracaklar" diyerek haklı çıkan, Üstad Haydar Baş'ı dinleseydik de Putin gibi dünya lideri olup, çocuklara 10 bin Ruble (145 dolar) çocuk maaşı veren ilk ülke biz olsaydık.