Ülkede hükmedenler birgün, "elektrik sıkıntısı var" diye "nükleer santral kuralım" demişler, dünyanın devleri projeler hazırlamış, krediler bulmuş, teklif vermiş, tam "bitti, bizimde teknolojik bir elektrik üretimimiz olacak" derken birden, hükmeden, "vazgeçtim" deyivermiş ve nedenlerini şöyle sıralamış;
-Çok dış borcumuz var, yenisini eklemeyelim; ekonomik olarak ucuz değil,
-İleride daha yeni modeller çıkar, fiatlar ucuzlar bekleyelim,
-Zaten doğalgaz santrali için birçok kişiye söz verdik
-Elektrik kaçaklarını azaltırız daha iyi olur, zaten en ucuz enerji, tasarruf edilendir.
İyi, güzel de; senden başlayarak, mazeretleri irdeleyelim ve gerekli olup olmadığına beraber karar verelim:
Öncelikle, tasarruf yapmak istiyorsak, hidroelektrik santrallerinin yapım sistemini düzeltip, elektrik taşınma kaybını önlememiz, santralleri ihtiyaç olunan yere yakın ve daha küçük çapta yapmalıyız, yine dünyada ortalama kişi başına elektrik tüketimi: 2500 kwh iken ülkede bu sayı ancak 150 kwh ise zaten enerji fakiri oluduğumuz aşikardır.
Dünden kalan bigilerimizi hatırlarsak; ülkemiz toryum zengini; o zaman biz ilk nükleer santralimizi bir an önce yapmalıyız ki, toryumun nükleer santralini kendimiz yapacak teknik seviyeyi yakalayalım. Ülkedeki nükleer fizikçilere tatbikat imkanı çıksın.
Nükleer santral yapan devler % 100 kredi verirler ve santral hizmete alınıp, para kazanmadan geri ödeme yapılmaz, bu, sektörün doğal konumudur. Bu sebeple ekonomiye ilave yük bindirmez. Hatırlarsanız, bu ülke Mavi Akım'a daha proje aşamasında avans ödemesi yapacak kadar zengindir.
Yine ülke enerji kaynakları açısından % 52 oranında dışa bağımlı iken nükleer santraller, en az 10 yıllık yakıtı bir depoda saklayabilir. Ve doğalgaz gibi kesinti problemi olmaz. Ayrıca doğalgaz ve petrolün 20-30 yıllık rezervi olduğu iddiları da göz önüne alınırsa ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Bir de tabii ki, petrol fiatının 30 USD'ye yükselmiş olması da dikkat edilmesi gereken bir husustur. Bir başka yön de: dünya enerji üretiminin % 17'si nükleer santrallerden elde ediliyorken bizde bu oran sıfırdır.
Neticede ülke, mutlak olarak nükleer enerjiye geçecek, bu ne kadar gecikirse:
1. Teknolojiyi almamız ve kendi santrallerimizi yapmamız o kadar gecikir
2. Dışa bağımlılık ortamın ve bölgenin bu kadar zengin olduğu dönemlerde bizi dahada fazla yorar...
Lütfen ülkenin geleceğini çizerken halkın, sivil toplum örgütlerinin ve de en önemlisi vicdanınızın sesini dinleyin! Eğer varsa!..
-Çok dış borcumuz var, yenisini eklemeyelim; ekonomik olarak ucuz değil,
-İleride daha yeni modeller çıkar, fiatlar ucuzlar bekleyelim,
-Zaten doğalgaz santrali için birçok kişiye söz verdik
-Elektrik kaçaklarını azaltırız daha iyi olur, zaten en ucuz enerji, tasarruf edilendir.
İyi, güzel de; senden başlayarak, mazeretleri irdeleyelim ve gerekli olup olmadığına beraber karar verelim:
Öncelikle, tasarruf yapmak istiyorsak, hidroelektrik santrallerinin yapım sistemini düzeltip, elektrik taşınma kaybını önlememiz, santralleri ihtiyaç olunan yere yakın ve daha küçük çapta yapmalıyız, yine dünyada ortalama kişi başına elektrik tüketimi: 2500 kwh iken ülkede bu sayı ancak 150 kwh ise zaten enerji fakiri oluduğumuz aşikardır.
Dünden kalan bigilerimizi hatırlarsak; ülkemiz toryum zengini; o zaman biz ilk nükleer santralimizi bir an önce yapmalıyız ki, toryumun nükleer santralini kendimiz yapacak teknik seviyeyi yakalayalım. Ülkedeki nükleer fizikçilere tatbikat imkanı çıksın.
Nükleer santral yapan devler % 100 kredi verirler ve santral hizmete alınıp, para kazanmadan geri ödeme yapılmaz, bu, sektörün doğal konumudur. Bu sebeple ekonomiye ilave yük bindirmez. Hatırlarsanız, bu ülke Mavi Akım'a daha proje aşamasında avans ödemesi yapacak kadar zengindir.
Yine ülke enerji kaynakları açısından % 52 oranında dışa bağımlı iken nükleer santraller, en az 10 yıllık yakıtı bir depoda saklayabilir. Ve doğalgaz gibi kesinti problemi olmaz. Ayrıca doğalgaz ve petrolün 20-30 yıllık rezervi olduğu iddiları da göz önüne alınırsa ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Bir de tabii ki, petrol fiatının 30 USD'ye yükselmiş olması da dikkat edilmesi gereken bir husustur. Bir başka yön de: dünya enerji üretiminin % 17'si nükleer santrallerden elde ediliyorken bizde bu oran sıfırdır.
Neticede ülke, mutlak olarak nükleer enerjiye geçecek, bu ne kadar gecikirse:
1. Teknolojiyi almamız ve kendi santrallerimizi yapmamız o kadar gecikir
2. Dışa bağımlılık ortamın ve bölgenin bu kadar zengin olduğu dönemlerde bizi dahada fazla yorar...
Lütfen ülkenin geleceğini çizerken halkın, sivil toplum örgütlerinin ve de en önemlisi vicdanınızın sesini dinleyin! Eğer varsa!..
Fuat Şengül / diğer yazıları
- En önemli katığımız ekmek / 13.07.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023