Devlet, tüzel kişiliktir. Anayasa'da devletin şekli, nitelikleri, temel amaçları ve görevleri açıklanmıştır. Devletin temel amaç ve görevleri 5. maddede şöyle ifade edilmiştir:"- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."Meclis, Hükümet ve HSYK, TSK, Yargıtay, Danıştay gibi Anayasa'nın amir hükümlerine göre oluşturulmuş kurumlar, devletin organlarıdır, elidir, ayağıdır. Millet adına ve millet iradesiyle yukarıda zikredilen amaç ve görevlere uygun iş görürler.Prof. Dr. Haydar Baş, bir milletin "millet" olabilmesi ve payidar kalabilmesinin vazgeçilmez şartları olarak şunlara dikkat çeker: Aile, devlet, ordu, adalet ve din?Bu temellerle oynayanlar, bizzat millet varlığı ve geleceği ile oynarlar. "Dinsiz devlet, yıkılacak elbet" naraları ve geleneğiyle milleti avlayıp iktidara gelen AKP kadroları, vahim icraat ve siyasetleriyle devlet ve milletin tüm dayanak, değer ve ilkelerini adeta darmadağın ettiler.Devlet geleneği diye bir şey bırakmadılar.Devletin kozmik odalarını yolgeçen hanına çevirdiler, devletin hafızasını boşalttılar.Milleti mankurtlaştırdıkları gibi, devleti de mankurtlaştırdılar.Milleti, kendi devletinden etme noktasına getirdiler.Devlete dönük bu büyük operasyon ve dönüştürme, Prof. Dr. Baş'ın tespitiyle, hakikatte bizzat milletin varlığına ve geleceğine dönük ameliyedir.Devlet geleneği, milletlerin asırlarla ifade edilebilecek uzun yıllardaki tarihi tecrübeleri ve medeniyet birikimleriyle oluşan hafızası, ilkeleri ve refleks mekanizmasıdır.Dost-düşman tanımlamaları, milletlerarası ilişkiler ve milletin geleceğine dönük projeksiyonlar bu devlet geleneğine göre şekillendirilir.Türkiye bu devlet geleneğini kaybetmiştir.Köksüz, ölçüsüz, iz'ansız, kültürsüz, şuursuz, geleneksiz, yüreksiz, ne oldum delisi, sonradan görme, tarih şuuru ve bağımsızlık ruhunu kaybetmiş siyaset ve bürokrasi takımı, devlet geleneğinin kemirgenleridir.Son devir İslamcı siyaset, maalesef Türk devlet geleneğini çürüten ve yok eden böyle bir misyon ifa etmiştir.Devlette gelenek, ilke, adalet ve sağlam bir mekanizma bırakmamıştır.AKP siyaseti, devleti, "parti devleti" haline dönüştürmüş; devlet, adeta milletin devleti olmaktan çıkarılmıştır.MHP siyaseti de bu AKP kuyusunun etrafında dönen dolap beygiri olmayı baştan beri sürdürmektedir.Dost kim, düşman kim karışmıştır? Dost-düşman tanımlaması devlet geleneği ve ilkelerine göre değil, AKP'ye göre, hatta genel başkana göre yapılır olmuştur.Hükümetin kıskacındaki "devlet geleneğini yitirmiş" böyle bir devlette, yarım saat önce dost kabul edilenler, yarım saat sonra düşman hale gelebilmektedir. Böyle bir devlet, bizzat hükümet eliyle etek giydirilerek "dansöz devlet" veya "şizofren devlet" haline getirilmiş demektir.Sadece şu birkaç örnek bile, AKP'nin, devletin geleneğini ve temel ilkelerini çürüterek nasıl "dansöz devlet" haline dönüştürdüğünün göstergesidir:Yıllarca kardeş Esad dediler, birlikte yediler, içtiler; bir gecede kardeş Esad'ı, zalim Esed'e çevirdiler? Vizesiz sınırımızdan düne kadar oluk oluk para ve mal akarken; şimdi oluk oluk kan akıyor.Benzer muameleyi elinden insan hakları ödülü aldıkları Kaddafi'ye çektiler; Libya şimdi kan ağlıyor.Düne kadar organik evliya diye F. Gülen'in eline-eteğine sarıldılar, onun Amerikan ve Vatikan himmetiyle hükümette serpildiler, emniyetten-maliyeye tüm devlet bürokrasisine onları yerleştirdiler, böylece devletin-milletin çarkına ettiler; gün geldi hesap döndü, şimdi ise bu kendi öz ortakçılarını "paralel yapı" diyerek temizlemeye çalışıyorlar. Dün Savcı Zekeriya Öz'e kahraman dediler, yürü kim tutar seni dediler, Ergenekon dediler, askere onun eliyle etek giydirdiler, komutanları karga-tulumba toplattılar. Bugün is kendi Öz kahramanlarını kırmızı bültenlik hain diye arıyorlar.Düne kadar Kandil ile, PKK ile güya açılım-saçılım pazarlığı yürüterek halkı aldattılar, sandıkta avladılar? Şimdi ise BOP'un nihai ve gerçek hedefinin Büyük İsrail olduğunu deklare eden şefleri ABD ile "açılım oyunları"nın üstünü kendi kalemleriyle çizip pazarlık masasının karşı tarafında oturanlara bombalar yağdırıyorlar? Dağa-taşa, doluya-boşa atılan bombalar ise, çarşıda-pazarda sivili-askeri öldürüyor.Ölçüsüz, ilkesiz ve dengesiz bu davranış biçimleri, AKP siyasetinin, devleti maalesef dansöz devlet veya teknik tabirle "şizofren devlet" haline dönüştürdüğünün göstergesidir.Türk milleti, bu ma'lul siyasetten kurtulmadığı müddetçe ortada ne devlet, ne vatan, ne de millet kalacaktır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019