Onbeş-yirmi günlük Karadeniz turumuzu tamamlayarak geçen haftasonu İstanbul'a ayak bastık. Ancak daha nefeslenemeden aynı günün akşamı kıymetli Müslim Karabacak beyle Güneydoğu'ya doğru yola çıktık. Derken bu arada yazılarımız aksadı. Okurlarımız kusurumuza bakmasınlar.
Bu arada gözlemlediğimiz en ciddi tablo ne, biliyor musunuz; Ankara'dakilerin Türkiye'si ile, aziz milletimizin Türkiye'si çok farklı? Ankara'dakilerle milletimizin arasında her alanda büyük uçurumlar oluşmaya yüz tuttu. Ekonomik yaklaşımlardan dış politik gelişmelere kadar önemli işlerde açı farkı büyüdükçe büyüyor.
Ankara'dakiler "ABD, AB ve IMF ekseni"nden hiç sapma göstermezken, AKP'yi büyük umutlarla işbaşına getirenler de dahil olmak üzere milletimiz "bu kadar da olmaz" diyor.
Amerikan tezkeresi, AKP iktidarının kıblesi bağlamında en somut göstergelerden biri oldu. Milletimiz, bu vahim tezkerenin arka planını ve sonuçlarını tahlil ediyor.
Irak'a Türk askerini göndermenin 'ulusal çıkarlarımız'la yakından uzaktan alakası olmadığında herkes hem fikir. AKP vekilleri müstesna. Tezkerenin, Amerika'nın Irak'ta ölüsünü azaltmak ve Amerikalılarla, onları işgalcı gören masum halk arasında 'tampon olmak' için çıkartıldığı açık.
8.5 milyar dolarlık faizli kredi uğruna bu 'body-gard'lık işine soyunmanı, bize çok pahalıya mal olacağı.
İşin jeo-politik, jeo-stratejik maliyetini bir tarafa bırakalım, askerimizin başına çuval geçiren Amerika'nın bizi Kuzey Irak'a sokmamasını, bölgeyi Yahudi Peşmergelerin denetimine terk etmesini bir yana koyalım? Bunlar, hesabı ödenemeyecek türden işler.
Ben işin bir başka noktasına dikkatinizi çekmek niyetindeyim.
Tezkere işi, toplum vicdanında mukaddes askerlik hizmetini "vatan-millet-namus meselesi" olmaktan çıkarttı. Maalesef, Amerika'ya hizmet noktasına, Amerika uğruna can vermek raddesine getirdi.
Hani komutan, "askerliğin önemine ve mukaddes oluşuna" vurgu yapmak bağlamında, er Hasan'a sormuştu ya, 'Vatan nedir?' diye? Hasan, 'Anamdır komutanım!' demişti. Ardından bir başka askere, aynı soruyu tekrar ederek 'Vatan nedir?' diye sorunca "Hasan'ın anasıdır komutanım!" demişti.
Şimdi bu soruya verilen cevaplar önemini yitirmeye, toplum hafızasındaki "mukaddes konum"unu kaybetmeye başladı.
Benim evladım niçin Amerikalının yerine ölsün canım, ne münasebet, demeye başladı milletimiz.
Hiç kimse haksızsın diyemez milletimizin bu içten sitemine.
Milletimizin bayrağını, vatanını, devletini ve namusunu muhafazası için gönderdiği evladını Amerikan aşkına Irak çöllerinde heba etmeye hiç kimsenin hakkı ve haddi olmasa gerektir; mahşeri vicdanın nabzı bu noktada atıyor.
Bizim askerlik geleneğimiz mukaddesata dayalı olduğu için, kiralık askerlik, hele de masum Irak halkına karşı Amerika'nın yanında ve emrinde tezkereli askerlik işini, hiç kimse kolay kolay sindiremez. Bu içten feveran, Allah muhafaza etsin, evlatlarımızın cenazeleri birer ikişer gelmeye başlayınca arşa dayanacaktır.
AKP hükümeti bunun altından kalkamaz. 8.5 milyar dolarlık faizli kredi AKP'ye çok pahalıya patlayacaktır.
Bazı bölgelerimizde şu bile konuşulmaktadır; madem AKP hükümeti Amerika'ya bu derece düşkün, o halde milletimizin evladını Irak'a göndermek yerine, AKP kendi üyeleri arasında seçeceği gençleri "Amerika'nın kiralık askerleri" olarak bölgeye göndersin, olsun bitsin? Bu teklif çok ciddi biçimde konuşulmaktadır.
Irak meselesi, asıl bundan sonra daha vahim hal alacaktır. Türkiye ve Irak'taki masumların ah ü figanı, AKP'nin sonunu getirecektir.
Tarihimizin hiçbir devrinde görülmediği şekilde işgalcilerle beraber olmak, korkarım, sadece AKP'ye değil, topyekün milletimize de pahalıya patlayacaktır. Allah esirgesin.
Bu noktada tek çare kalmıştır, o da, AKP'nin kendi üyelerinden seçme yaparak Amerika'nın yanına, ister maaşlı, ister kiralık "gönüllü asker" olarak göndermektir. Milletimizin evladını, ABD uğruna can pazarına sürmek değil.
Zaten oradaki Amerikan askerlerin büyük çoğunluğu da 3 bin dolarlık askerlerdir?
Bu arada gözlemlediğimiz en ciddi tablo ne, biliyor musunuz; Ankara'dakilerin Türkiye'si ile, aziz milletimizin Türkiye'si çok farklı? Ankara'dakilerle milletimizin arasında her alanda büyük uçurumlar oluşmaya yüz tuttu. Ekonomik yaklaşımlardan dış politik gelişmelere kadar önemli işlerde açı farkı büyüdükçe büyüyor.
Ankara'dakiler "ABD, AB ve IMF ekseni"nden hiç sapma göstermezken, AKP'yi büyük umutlarla işbaşına getirenler de dahil olmak üzere milletimiz "bu kadar da olmaz" diyor.
Amerikan tezkeresi, AKP iktidarının kıblesi bağlamında en somut göstergelerden biri oldu. Milletimiz, bu vahim tezkerenin arka planını ve sonuçlarını tahlil ediyor.
Irak'a Türk askerini göndermenin 'ulusal çıkarlarımız'la yakından uzaktan alakası olmadığında herkes hem fikir. AKP vekilleri müstesna. Tezkerenin, Amerika'nın Irak'ta ölüsünü azaltmak ve Amerikalılarla, onları işgalcı gören masum halk arasında 'tampon olmak' için çıkartıldığı açık.
8.5 milyar dolarlık faizli kredi uğruna bu 'body-gard'lık işine soyunmanı, bize çok pahalıya mal olacağı.
İşin jeo-politik, jeo-stratejik maliyetini bir tarafa bırakalım, askerimizin başına çuval geçiren Amerika'nın bizi Kuzey Irak'a sokmamasını, bölgeyi Yahudi Peşmergelerin denetimine terk etmesini bir yana koyalım? Bunlar, hesabı ödenemeyecek türden işler.
Ben işin bir başka noktasına dikkatinizi çekmek niyetindeyim.
Tezkere işi, toplum vicdanında mukaddes askerlik hizmetini "vatan-millet-namus meselesi" olmaktan çıkarttı. Maalesef, Amerika'ya hizmet noktasına, Amerika uğruna can vermek raddesine getirdi.
Hani komutan, "askerliğin önemine ve mukaddes oluşuna" vurgu yapmak bağlamında, er Hasan'a sormuştu ya, 'Vatan nedir?' diye? Hasan, 'Anamdır komutanım!' demişti. Ardından bir başka askere, aynı soruyu tekrar ederek 'Vatan nedir?' diye sorunca "Hasan'ın anasıdır komutanım!" demişti.
Şimdi bu soruya verilen cevaplar önemini yitirmeye, toplum hafızasındaki "mukaddes konum"unu kaybetmeye başladı.
Benim evladım niçin Amerikalının yerine ölsün canım, ne münasebet, demeye başladı milletimiz.
Hiç kimse haksızsın diyemez milletimizin bu içten sitemine.
Milletimizin bayrağını, vatanını, devletini ve namusunu muhafazası için gönderdiği evladını Amerikan aşkına Irak çöllerinde heba etmeye hiç kimsenin hakkı ve haddi olmasa gerektir; mahşeri vicdanın nabzı bu noktada atıyor.
Bizim askerlik geleneğimiz mukaddesata dayalı olduğu için, kiralık askerlik, hele de masum Irak halkına karşı Amerika'nın yanında ve emrinde tezkereli askerlik işini, hiç kimse kolay kolay sindiremez. Bu içten feveran, Allah muhafaza etsin, evlatlarımızın cenazeleri birer ikişer gelmeye başlayınca arşa dayanacaktır.
AKP hükümeti bunun altından kalkamaz. 8.5 milyar dolarlık faizli kredi AKP'ye çok pahalıya patlayacaktır.
Bazı bölgelerimizde şu bile konuşulmaktadır; madem AKP hükümeti Amerika'ya bu derece düşkün, o halde milletimizin evladını Irak'a göndermek yerine, AKP kendi üyeleri arasında seçeceği gençleri "Amerika'nın kiralık askerleri" olarak bölgeye göndersin, olsun bitsin? Bu teklif çok ciddi biçimde konuşulmaktadır.
Irak meselesi, asıl bundan sonra daha vahim hal alacaktır. Türkiye ve Irak'taki masumların ah ü figanı, AKP'nin sonunu getirecektir.
Tarihimizin hiçbir devrinde görülmediği şekilde işgalcilerle beraber olmak, korkarım, sadece AKP'ye değil, topyekün milletimize de pahalıya patlayacaktır. Allah esirgesin.
Bu noktada tek çare kalmıştır, o da, AKP'nin kendi üyelerinden seçme yaparak Amerika'nın yanına, ister maaşlı, ister kiralık "gönüllü asker" olarak göndermektir. Milletimizin evladını, ABD uğruna can pazarına sürmek değil.
Zaten oradaki Amerikan askerlerin büyük çoğunluğu da 3 bin dolarlık askerlerdir?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019