AKP kendi vebalini devlete fatura etmesin!

AKP-PKK süreciyle Türk devletine, Türk milletine ve Anayasa’ya takanlar, hem kendilerini, hem de milletimizi M. Kemal Atatürk’ün Gençliğe hitabesinde dikkat çektiği “dalalet ve hatta hıyanet” nitelikli çok büyük bir batağın içerisine sürüklüyorlar.
Halbuki huzurlu, mutlu, gelişmiş, zengin bir devlet ve millet olmak için ne devlette, ne millette, ne Anayasa’da hiçbir eksiğimiz, hiçbir noksanımız yok…
Hiçbir eşitsizlik yok, hiçbir ayırım yok!
AKP hükümeti ve ukala takımı (akil insanlar), Amerika’nın semirttiği Apo ve PKK’nın aklı ve fermanlarıyla milleti parçalanmaya ve vatanı bölünmeye sürükleyecek bir oyun içine girmesin…
Kimse kimseyi aldatmaya kalkışmasın!
Anayasa’nın amir hükümlerini ve devlet namına kendilerine yüklediği görevleri yerine getiremeyen ve yeterli hizmeti ortaya koyamayan bir Meclis var, bir Başbakan var, bir hükümet var, bir muhalefet var.
Bakalım Anayasa’ya… Devlet ne, görevi ne, hükümet ne, millet kim; var mı bir eşitsizlik, var mı ayırım!? Yok…
MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri,
Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak;
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak;
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
MADDE 44- Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, … topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır…
MADDE 45- Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, … bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak… bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.
Daha çok madde var, devletin temel vazifelerini ortaya koyan… Var mı bu maddelerde bir problem!? Yok…
Devlet, işte bu… Anayasa da bu!
Anayasa’nın devlete yüklediği görevleri, Cumhurbaşkanı, TBMM, Bakanlar Kurulu, hükümet ve kurumlar yapar.
MADDE 7, 8, 9, ve 112 devlet adına iş görmesi gereken yetkili ve sorumluları tek tek anlatır.
İcraatta ana sorumlu, hükümettir.
Hükümet hem yetkili, hem de görevlidir.
Mesela, hükümet, kişi ve toplumun refahını sağlayamıyorsa, devletin günahı ne, Anayasa’nın suçu ne?
Hükümet, tarımı ve çiftçiyi bitiriyorsa, devletin vebali ne, Anayasa’nın suçu ne?!
AKP hükümeti, ülkeyi batırıyor, toplumu dağıtıyor, milletin birliğini ve huzurunu sağlayamıyor ise;
vatan evladını fakr ü zaruret içinde kıvrandırıyor ise;
Anayasa’nın amir hükmü olan “emek ve üretimin gerçek değeri”ni vermiyorsa;
burada devletin günahı ne, Anayasa’nın günahı ne?
75 milyon arasında var mı bir ayırım ve eşitsizlik?!
Yok… İşte Anayasa maddesi:
MADDE 66- Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
MADDE 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir… Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Anayasa’nın ruhu olarak ifade edilen giriş bölümünde “Her Türk vatandaşının eşit hak ve yetkilere doğuştan sahip olduğunu” açıklar.
Herkes bu haklara doğuştan sahiptir; onun-bunun ikramı değildir. Bu hak ve imkanları topluma eşit olarak doya doya yaşatmak, hükümetin görevidir.
Hükümet, iş görmüyorsa;
millete hizmet etmek yerine, Amerika ve AB’ye hizmetle yıllarını geçiriyorsa;
devletin günahı ne, Anayasa’nın vebali ne?!
Vaziyet bu kadar açık iken; hükümet, kendi idari ve hizmet zafiyetlerini devletin sırtına yüklüyor, milleti avlamak için de ukala takımını (akil insanlar) kullanıyor… Bu yol yanlış, çok yanlış!
AKP kendi vebalini devlete fatura etmesin!
Belli ki, AKP’nin, millete hizmet bağlamında çözümü de yok, projesi de… O zaman kendilerine düşen vazife, delikanlı gibi, bizde bir çözüm yok deyip, işi ehline teslim etmektir. Devleti tasfiye etmeye, milleti dağıtmaya sürükleyecek işlere kalkışmak değildir!